"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yaşama sevincin nerde? - Ân diyarı (70)

Ali HAKKOYMAZ
14 Eylül 2024, Cumartesi
Selim Ali!

Okullara edebiyat dersi konmuş ama adı var kendi yok; öteki dersler gibi…

Edebiyat okumakla başlar. Okumuyoruz. Okumayınca düşünemiyoruz. Düşünerek yaşamayınca; yaşadıklarımız bizi dehşete düşürüyor. Her yanlış bir yere tosluyor. Milyonlarca nüfus, bir şiir kitabı okumuyor. 

Kiminle hangi ince bir konuyu konuşacaksın? Kelimesiz birisiyle çay içemez, gökyüzüne bakamazsın. 

Öğretmeni, öğrencisi kitap okumayan bir ülkenin hayalleri olmaz ki yarına anlatılacak hayatı olsun!

Edebiyat ne peki?

“Estetik hâllerin, incenin incesi dillerin, mevsimlerin selâmının, hayatın mânâsının kapısına bırakır, bizi.” mi diyorsun da… kim anlatacak ki bunları, Selim Ali?!

Ben edebiyat derslerinde o keyfi tadamadım mesela! 

Yangından mal kaçırır gibi… İş olsun diye… Yasak savma kabilinden… Gösteriş niyetine… Resmiyet hesabına… Ciddiyetin cilvesine dokunmadan… hebâ olan yıllar(ım, ah!)

Bilgin Abi diyor ki:

Şiire uzak adamlara ehliyet, bir iki dünya şairini, denemecisini tanımayanlara pasaport verilmesin!

İstediğiniz kadar okul yapın; harfleri birbirine tutturmaktan, iki ikiyi dörtlemekten öte gidemezsiniz! Çünkü ne içine/niçine, ne asıla/nasıla/aslı neye kapalısınız. Çünkü “ufuk” kelimesiye bir akrabalığınız yok! Sonsuza yürüyen insanı et kemik sanmak, hey! Yanıyorsunuz, yakıyorsunuz, yanılıyorsunuz! Şöyle göz göze gelsek; kinsiz, kansız, karşılıksız konuşsak da... kelimelerimiz yok!

Hayatsız hayatlar, habersiz yaşamaklar alıp başını gidiyor Selim Ali; sen kendinde misin? İnsanın insandan, kendinden kaçışı nereye kadar? 

Dünya savaşlara da doymadı gitti! Savaşa gösterilen gayret; kitaba ayrılsaydı... yok, yok; derdiniz başka! Ve fakirleşmesi bitmeyen dünyanın savaşı çok demektir.

Fakirliğin olduğu yerde;

Kavga, gürültü çok olur.

Yok; şöyle miydi:

Kavganın, gürültünün olduğu yerde;

Fakirlik mi olurdu!

Anlatamadım; yok, yok!

Karnımız aç, sırtımız yufka...

Cehaletimiz pek...

Bir sevincim var yalnız;

Kaçırmam bu kafiyeyi!

Gökyüzü ne zaman baksam ipek!

Silah sesleri dinletiyorlar bize.

Kuş seslerine hasret kaldık.

Hayatın seslerini siliyorlar durmadan.

Durmadan kayboluyor kokusu hayatın.

Hayatın öylesine renkleri var ki… Bir bir siliniyor. Sesine çok da kulak verdiğimiz yok. Koş koş, boş boş bir hayat gibime geliyor çok zaman. 

Yok, yok!

Yaşadığımı zannetme; nefes alıyorum diye;

Unutuyorum yaşamayı sık sık;

Bulutları, gökyüzünü göster!

Perdeyi çek, pencereyi aç:

“Eylülü görüyor musun?” de!

Boş bırakma beni; a

Aa sıra havadan sudan bahset!

Yaşadığımı hatırlat; lütfen!

Deklanşöre takıldı kaldı:

Bakışlarımız, bulutlar, rüzgâr...

Bir kare gibi gözükse de...

Hareketsiz bir sinema gibi...

Her fotoğraf bana bir ayna…

...tutar...

Birikir rüya fotoğrafları.

Çok telâşlısın;

Yükün de ağır.

Nefeslerinin farkında değilsin.

Bunca gürültü ortasında;

Yaşamayı unutur insan;

Susssss!

Bana kalırsa; biraz dur şöyle;

Ne zamandır bakmadığın aya bak!

Bak bakalım; bu gece hilal mi dolunay mı?

Biraz “yaşamak” ayır kendine!

Gerçek yaşamak nedir; bildin mi? Ben arayıp duruyorum da… öyle kolay olmadığını öğrendim. Ân ân, adım adım, nefes nefes ilgi isteyen bir hayatın içinde olduğumuzu kendimize sormak cesaret işi olsa gerek.

Hayatın rengini siliyorlar.

Bulutlar kararıyor durmadan.

Gökyüzü hep mavi midir?

Ritmine âşina mıyız rüzgârların?

Ve kelimelerimi süpürüyorlar Bilgin Abi, bir boşluğa… Sonra bir boşluğa bakar gibi bakıyorum her şeye.

Şairler bile geç fark ediyorsa hayatı; daha bir üstüne düşmek gerekiyor çok şeyin. 

Ümidin ve korkunun yerine hayalperestlik, endişe, evham (kuruntu) kuruluyorsa; vasat da ifrat ve tefritle unutulduğunda… yol alabilir miydik?

Kelimelerimi alıyorlar dilimden.

Toprağın yumuşaklığına hasretim.

Ne oluyor böyle anlamadım;

Hayatı sıkıştırıp duruyorlar.

Kıyametin kopacağını bilsen de… elindeki ağacı dik’menin bir sırrı da… o demlerde ağaca ihtiyacın çok olacağına bir remizmiş.

Okunma Sayısı: 651
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı