27 Mayıs 1960’ta Demokrat Parti hükûmetini deviren militarist cunta, darbenin 3. günü (29/30 Mayıs gecemi) İçişleri Bakanı Dr. Namık Gedik’i işkence çektire çektire katletti.
İleride katillerin ortaya çıkmaması ve kimsenin hesap vermemesi için de, şehit bakanı Ankara Harp Okulu’nun yüksek penceresinden aşağı atarak, o vahşi cinayete “intihar” süsü verdiler.
Ne acıdır ki, bu yalana sâdık ve samimi Demokrat olmayan pek çok kimse inandı; esasen siyasî muarızlık sebebiyle inanmak istedi.
Eşref Edib gibi muteber şahsiyetlerin, söz konusu (intihara dair) yalan-yanlış bilgiyi kendi neşriyatında sanki doğruymuş gibi yansıtması, dahası hadiseye tamamen kendi karihasından “Oh olsun” der gibi bazı eklemelerde bulunması, meselenin anlaşılmasını büsbütün zorlaştırmış oldu.
Netice itibariyle, zihinlerde hasıl olan kargaşa sebebiyle, şehit Namık Gedik’in ruhuna gidecek olan duâ ve Fatihaların okunmasına mani olunmuş oldu. Bu ise, o aziz zâtın bu kez mânen katledilmesi anlamına geliyordu.
Düşünün ki, Başbakan Menderes, Maliye Bakanı Polatkan ve Dışişleri Bakanı Zorlu’ya giden rahmet duâları, çok daha vahşi bir şekilde katledilen İçişleri Bakanı Gedik’ten esirgenmiş oldu. Bu da, haliyle bir hicrân yarasıdır.
*
Yaklaşık yirmi yıldır, Demokrat hükûmetinin Dahiliye Vekili Dr. Namık Gedik’in intihar etmediğini, tam aksine darbeciler tarafından intihar süsü verilerek katledildiğini yazdık, durduk. Hemen her vesileyle, onun da diğer şehit arkadaşlarıyla birlikte anılması gerektiğini hatırlatmaya çalıştık.

Şehit Namık Gedik'in Ankara Cebeci'deki mezarı.
Ayrıca, daha evvelki yazılarımızda merhûm Gedik’in meçhulde kalan mezar yerinin bulunması ve mezarı başında da bir anma programının yapılması tavsiyesinde bulunmuş idik. Çokça araştırmamıza rağmen, mezar yerinin nerede olduğunu tesbit edememiştik. Darbe cuntası, merhum
Gedik’in naaşını Ankara’daki Karşıyaka Mezarlığında açılan bir çukura atıp üstü de hiç belli olmayacak şekilde kapatılmışlardı. Yani, mezar yeri yıllarca gizli ve belirsiz şekilde bırakılmıştı.
Ne var ki, uzun yıllar sonra mezar yeri belli oldu. Merhumun aile efradı tarafından aldığımız bilgiye göre, şimdiki durum şöyledir: Namık Gedik'in naaşı, birkaç sene evvel çekirdek aile arasında yapılan mutevazı bir törenle Ankara Cebeci Mezarlığına nakledildi.
Resimde görülen merhumun mezarı, ada 103, parsel 230'da yer alıyor. Gidip mezarı başında kendisini rahmet dualarıyla anacak kimselere bilvesile duyurmuş olalım.
*
Son olarak, Said Nursî’yi Ankara’daki Beyrut Palas’ta ziyaret eden Namık Gedik’in “Hilye-i Saadet”ten bahseden 13 Nisan 1960 tarihli “TBMM Özel” antetli belgede yer alan ibretlik birkaç cümleyi iktibas edelim. Merhum Gedik’in ifadeleri şöyle: …Bu Nur’un 21 Aralık 1959'da, Bediüzzaman Said Nursî'nin Ankara'da Beyrut Palas Otelinde ziyaret ettiğimde, Başvekilimiz Adnan Menderes'e hediye verilmesi için bana teslim edilmiş idi. Muhterem Said Nursî, Hilye-i Saadeti kısa hikâyesi ile bana teslim etti. Muhterem, her sabah namazdan önce Hilye-i Saadeti 3 defa öpüp alnına götürdüğünü, her sabah Peygamberimize duâ ettiğini, gözyaşlarının Hilye-i Saadetin üzerine döküldüğünü, kendisi için bunun çok önemli olduğunu beyan etmiş, bu emanetin bundan sonra Başvekilimiz Adnan Menderes'e emanet edilmesinin önemli olduğunu izah etmiş ve verilmek üzere bana teslim edilmiştir….