"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Hakta sebat”ın meyvesi

M. Latif SALİHOĞLU
02 Ağustos 2024, Cuma
Bir önceki yazıda, zulüm ve baskılar karşısında “sabır ve tahammül” göstermenin meyvesinden söz etmiştik. Bu yazıda da, hakkı bulduktan sonra “hakta sebat” etmenin meyvesi, neticesi, mükâfatı üzerinde durmaya çalışalım.

Bu noktalarla bağlantılı olarak, meselâ kendi hayatımı, mizacımı, tabiatımı yokluyorum. Yani şahsî olan sabır, sebat ve tahammül kabiliyetime bakıyorum, doğrusu güven verici bir sermaye, itimat edecek bir kabiliyet, tatmin edecek bir kapasite bulamıyorum.

Lâkin, inandığım ve bütün zerratımla teslim olduğum kudsî hakikatlere baktığımda, büyük ölçüde durumun değiştiğini görüyorum.

Nefsimi susturan o kudsî hakikatler, bana şu tesirli dersi veriyor: Her ne sûretle olursa olsun, inandığına göre yaşamalısın. İnandığın istikamette, tam bir azim ve kararlılık içinde gitmelisin. Asabî davranmamalısın. Tehevvüre kapılmamalısın. İtidâlini bozmamalısın. Nemelâzım deyip gitmemelisin. Gördüğün zulüm, baskı ve haksızlık karşısında, emsâlsiz bir sabır, tahammül ve dirayet göstererek durmalı, durabilmelisin. Aksi hâlde, netice-i imtihanı kaybedersin. Bak, senin aziz Üstad’ın hiç haktan yüz çevirdi mi? Hiç “Benden bu kadar” deyip pes etti mi? Hiç ye’se kapılıp karamsarlığa düştü mü? Âhir ömre kadar, inandığı istikamette hizmetine, faaliyetine devam etmedi mi? Madem öyle, o hâlde sen de gördüğün sıkıntılar ne olursa olsun, başına ne gelirse gelsin, yaratılış gayeni unutmadan ve inandığın istikametten zerre inhiraf etmeden “sevk-i İlâhî” ile üzerine tevdi edilen hizmete, vazifeye tam bir azim ve kararlılık içinde devam etmelisin.

Evet, inandığım kudsî ve bâkî hakikatler, bana bunları tesirli bir sûrette ders veriyor. Hâzâ min-fadli’r-Rabbî.

*

İnsan, esasında fıtraten hakkı, hakikati aramaya meyyaldir. Araya araya hakkı, hakikati, istikameti bulmak ister. Lakin, bu herkese nasip olmaz.

Onun için, hakkı bulmak büyük bir mazhariyet iken, hakta sebat etmek en büyük bir mazhariyettir. Zira, bazıları var ki, hakkı ararken boynuna batıl düşer; aralarındaki farkı bilemez, batıla yapışıp kalır. İşte, bu insan için çok büyük bir imtihandır.

Bir diğer büyük imtihan ise, hakkı bulduktan sonra, onda sebat etmek, onda karar kılmaktır. Hayatının sonuna kadar, hak olan o dairede, o mustakîm çizgi üzerinde sebat etmektir; sarsılmadan ve inhiraf etmeden gidebilmektir, asıl büyük imtihan.

İşte, mü’min kimse en çok bunun için duâ etmeli: Âhir ömre kadar, tâ son nefese kadar imandan, haktan, istikametten sapmama, ayrılmama duâsı…

*

Mevzuyu toparlayacak olursak, ayrıca şunları da bilmekte, mütalaa etmekte fayda var: Sebep her ne olursa olsun; misâl, şartlar ne kadar ağır olursa olsun, yine de insan inandığı prensiplerden tâviz vermemeli; hayatını ve hizmetini inandığı istikamet çizgisinde idame ettirmeye çalışmalı.

Şu var ki, istikametini tam bir sadâkat ile muhafaza ve idame ettirmek, hiç kolay ve basit bir mesele değildir: Kimi evhamdan-korkudan, kimi rızık ve geçim kaygısından, kimi de makam, mansıb, şân, şöhret gibi zaafları sebebiyle, yerinde sebat edemeyip siperini terk ediyor, edebiliyor.

Bu gibi durumlarda, şüphesiz, tehlikeye daha ziyade hedef oluyor ve sâdıklara nazaran daha çok yaralanıp zarar görüyor.

Bu hakikati talebelerine ders veren Hz. Bediüzzaman, çok çarpıcı misaller veriyor. Meselâ diyor ki: “Ey kardeşlerim! Çoğunuz askerlik etmişsiniz: …En ziyade yaralananlar, siperini bırakıp kaçanlardır. En az yara alanlar, siperinde sebat edenlerdir.” (Mektubat: 406)

Kezâ, aynı dersi bir başka uslûp ile şöyle veriyor: “Vehham ve zarardan sakınmak için bizden uzaklaşan bâzı dostların kuvve-i mâneviyelerini teyid için ve hizmetimizden bâzı maksatlarla çekilen ve maksatlarının aksiyle tokat yiyenler, çok misâllerden yedi misâl ile gösterir ki: Siperini bırakıp kaçanlar, daha ziyâde yaralanırlar.” (Mektubat: 492)

Okunma Sayısı: 1700
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdullah Tunç

    2.8.2024 14:56:46

    Hakta sebat ve metanet fevkâlade önemli.Bu iki kavram Risale'lerde çok yer alıyor. Sadece bir fikir vermesi açısından bir cümleği aktarayım, bakın, görün ne kadar önemli... "Aziz sıddık kardeşlerim. Sizin sebat ve metaneti niz, masonların ve müna fıkların plânlarını akim bırakıyor."Bugün kü maddi ve manevi sıkıntıların temelinde; hakta sebat ve metanet göstermememiz dir.

  • Erhan

    2.8.2024 09:07:19

    İnsan, esasın fıtraten hakkı, hakikati aramaya meyyaldir. Araya araya hakkı, hakikati, istikameti bulmak ister. Lakin, bu herkese nasip olmaz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı