"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kâfir ile münafık, casus ile hâin farkı

M. Latif SALİHOĞLU
30 Ağustos 2024, Cuma
Okuma programına katılan kardeşlerle birlikte, Risâle-i Nur’dan okuduğumuz bahisleri yine birlikte mütalaa ve müzakere etmeye devam ediyoruz.

Yazının başlığında gördüğünüz tâbirlerin geçtiği yerleri yine aynı müşterek ruh, duygu ve düşünce ile müzakere etmek için, her bir kardeşimiz risâledeki yerlerini bulup okuyor. Daha iyi anlamak için, gerekirse birkaç kez tekrar ediyor. Ardından, o ifadelerin müzakeresine geçiyoruz. Bunları, bilvesile ile sizinle de paylaşarak, müzakere meclisini genişlet-mek istiyoruz. Tâ ki, istifade nimetimiz daha da ziyadeleşsin.

*

Casusluk hakkındaki yerleri okuyup anladığımız kadarıyla, Üstad Bediüzzaman, onlara karşı sert ve kesin bir tavır konulmasını doğru bulmuyor. Öyle ki, içimizde casusluk yapanı “Gözünüzle görseniz dahi perdeyi yırtmayın” diyor. 

Bu davranışın bir sebebi şu olsa gerek: Devletin veya başka bir merkezin casusu gelip ona verilen vazifeyi yapacak. Sen buna engel olamazsın. O kimse, zamanla belki ıslâh olur, nasibi varsa hidayete erer. Dahası, bizim zaten gizli-kapaklı bir işimiz olmadığı için, vazifesini doğru yaptığı takdirde, bize bir zararı dokunmaz.

Emirdağ Lâhikasında geçen ilgili bahis hakkındaki ifadeler, bu müşkilimizi şöylece hal ediyor: “Kardeşlerim, bu ahirde hissettim ki, Risale-i Nur şakirtlerinin tesanüdlerine zarar vermek için, birbirinin hakkında su-i zan verdiriyorlar, ta birbirini itham etsin. Belki ‘Filan talebe bize casusluk ediyor’ der, ta bir inşikak düşsün. Dikkat ediniz, gözünüzle görseniz dahi perdeyi yırtmayınız. Fenalığa karşı iyilikle mukabele edin. Fakat çok ihtiyat ediniz, sır vermeyiniz. Zaten sırrımız yok; fakat vehhamlar    çoktur.”

*

Gelelim, başlıktaki diğer meselelere...

İşârâtü’l-İ’câz tefsirinde, kâfirler, münafıklar ve hainlik yapanlar hakkında geniş izahat var. Dikkat çekici bir suâl-cevap faslında, bu mesele büyük ölçüde hülâsa ediliyor.

Suâl kısmında deniliyor ki: En uzun sûre olan Bakara’da kâfirlerin zemmedil-mesi hakkında iki âyet zikredilirken, münafıklar hakkında on iki ayetle meselenin hülâsa edilmesi neye binaendir?

Cevap kısmında dört-beş nükte ile mesele gayet güzel bir şekilde izah ediliyor.

Mevzuun devamında ise, fıskında devam ve ısrar eden münafıklara karşı, son merhalede sert, keskin ve korkutucu bazı ifadelerin kullanılabileceğine dair şu kısım yer alıyor:

“Bir şahıs, bir şahsı nasihatle fenâ bir şeyden men’etmek üzere şöyle tevcih-i kelamda bulunur: ‘Ey kişi! Aklın varsa, şu yapmak istediğin şey muhaldir. Hem nefsine zarardır. Hem iyiyi kötüyü tefrik edecek bir hissin yok mudur? Anlaşılan, hakikatı hurafe, tatlıyı acı gösteren seciyende bir hastalık vardır. Şüphesiz o hastalıktan kurtulup şifâyâb olmak istiyorsun. Fakat, senin bu halin o hastalığı izale değil, tezyid ediyor. Eğer bu hâlinle bir lezzet, bir zevk istersen, en şedit bir elemi intaç eden bir azap eline geçer. En nihayet, sarhoşluktan ayrılıp kötü hâlinden vazgeçmediğin takdirde, fesadın başkalara geçmemek üzere hortumun üzerine bir damganın vurulmasıyla, seni teşhir ve ilân etmek lâzımdır.” (Age: 88)

Yani, fesadın önüne geçmek için, münafık kişinin, son çare olarak teşhir ve ilân edilmesinin gereğinden söz ediliyor.

*

Hıyanete dair bir vecize, Sünuhat’ın başındaki “İfade-i Meram”da şöylece geçiyor: “Fert, mütekellim-i vahde olsa, müsamahası, fedakârlığı, amel-i sâlihtir. Mütekellim-i maa’l-gayr olsa hıyanet olur.”

Yani, bir kimse bir mecliste kendi adına konuşsa, rahatça konuşabilmeli. Ona müsamaha göstermeli. Şayet, bir kimse aynı mecliste başkasının nâm-ı hesabına konuşursa, onun yaptığı hıyanet olur. Dolayısıyla, ona karşı alınacak tedbir ve muamele de o vaziyete göre olmalı.

Okunma Sayısı: 2092
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • HÇeşitcioğlu

    30.8.2024 10:58:15

    “Fert, mütekellim-i vahde olsa, müsamahası, fedakârlığı, amel-i sâlihtir. Mütekellim-i maa’l-gayr olsa hıyanet olur.” Anladığım ise; kişi kendisi adına; müsamaha ve fedakarlık yapsa ameli salihtir. Fakat başkaları adına ( başkaların hak hukukuna ) müsamaha etse, haklarından fedakarlık yapsa ihanettir. Özetle; şahsi hukuk ve kamu hukuku arasındaki muazzam fark...Risale sadeleştirmesi ihaneti gibi.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı