"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dünyaya kazık çakamazsın

M. Latif SALİHOĞLU
29 Temmuz 2024, Pazartesi
İnsanı dünyaya çağıran, fani şeylere bağlayan çok sebep var.

Dünyadan gitmemek için, o sebeplere canhıraş müracaat ile türlü tedbirler alıyor insan. Vakit tamam olup İlâhî takdir geldiğinde ise, başvurulan sebepler boşa çıkıyor, alınan tedbirler işe yaramaz oluyor.

Onun içindir denilmiş: “Takdir, tedbiri bozar.”

*

Mukadderat bize gösteriyor ki, beşerî olan sebep, tedbir ve iktidarlar, ne kadar güçlü ve sağlam görünürse görünsün, yine de inkıraza, yıkılmaya mahkûmdur. Yani, fani olan her şeyin gelmesi gibi, gitmesi de mukadderdir.

İşte görüyoruz, tarihe damgasını vurmuş kudretli hükümetlerin çoğu, bir gün kendi sonlarının geleceğini düşünmemiş olabilirler. Ne var ki, bu durum, onların da vahim âkıbetini değiştirmemiş.

*

Mâzi derelerine bakıldığında, hiç olmaz denilen, hiç beklenilmeyen bazı gelişmeler, hiç umulmadık şekilde oluvermiş. Öyle ki, bunu görenlerin bazıları şaşırmışlar, hayret içinde hayrette kalmışlar.

Yaşanan hayret ve şaşkınlığın birden çok sebebi vardır: Sağlama alınmış gibi görünen menfaatlerin bozulması. “Bu liderin yerine geçecek başka lider yok” şeklindeki bir bağnazlığın zihinleri ipotek altına alması. “Bu hükümet giderse, devlet de elden gider” şeklindeki sığ kafaların devlet kapısını işgal etmesi. Ve nihayet, “Bu iktidar yıkılırsa, din de yıkılır” gibi bir zehabın içine girilmiş olması.

Bütün bunlar bize gösteriyor ki, dün olduğu gibi bugün de travmatik raddeye kadar varan taaccüp ve şaşkınlıklar yaşanmaya devam edecek.

Zira, hayatın genel seyri ile birlikte giden şu “değişim” kaidesi hiç değişmedi, bundan sonra da değişmeyecek. Mecburiyet tahtında, bunu herkes kabul etmeli. Dolayısıyla, hazırlığını ona göre yapmalı, tedbirini ona göre almalı. Bilhassa seçimle gelenlerin yine seçimle gitmeyi, gidebilmeyi içlerine mutlaka sindirebilmeli. Aksi halde, sindirim zorluğu çekeceği muhakkaktır.

*

Daha evvelkiler gibi, bu hükümet de mutlak surette dağılıp gidecek, yerine bir başka partinin kabinesi gelip oturacak. Değişen tek şey, hükümetlerin mukadder ömürlerinin kısalığı, yahut uzunluğudur.

Burada nazara vermeye çalıştığımız ölçü, münhasıran halihazırdaki hükümet için değil, beşerî bütün sistemlerdeki hükümetler için geçerli.

Şu var ki, kendilerini Sultan Abdülhamid ile ve onun istibdat devri ile özdeşleştirenlerin, bir şekilde iktidardan gitmekle, benzer travmaları yaşaması mukadderdir. Maalesef, o gün olduğu gibi bugün de iktidarı başkasına devretmeme gibi kırılgan bir şartlanma hali görünüyor.

*

Son olarak, yakın tarihten bir misal vererek nokta koyalım: Bozulmuş İttihat ve Terakki’nin Cumhuriyet dönemi versiyonu olan Halk Partisi, hiç rakip bilmez, muhalefet tanımaz şekilde, bu ülkede tam yirmi yedi sene (1923-1950) bir “devr-i istibdat” ile hüküm sürdü. Sonra, hiç umulmadık şekilde milletten unutulmaz öyle bir tokat yedi ki, yetmiş beş yıldır tek başına iktidar yüzü göremediği gibi, hâlâ kendine gelebilmiş de değil. 

Tarih boyunca yaşanan gelişmeler bize şunu net bir şekilde gösteriyor ki: Millet devlet için değil, devlet millet için lâzımdır. Yani, devlet bilâ kayd û şart milletin hizmetinde olmalı.

Buna göre, millete dayanmayan, asıl gücünü milletin hür iradesinden almayan hükümetler, belki bir daha dirilmemek üzere tarihin mezarlığına gömülürler.

Olur mu, olur. Bazılarının aklına, hayaline sığışmaması, bunun olmayacağını göstermez. Onun için, saltanat süren her hükûmet, yerine başka hükûmetlerin de gelebileceğini peşinen kabul etmesi gerekiyor. Bu kabul, onun zararına değil, tam aksine onun hayrına ve menfaatinedir.

Okunma Sayısı: 2429
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı