Emevi Camii, Şam Kalesi'nin yanında şehrin merkezinde yükselen, İslâm dünyasının ayakta kalabilen en eski mabetlerinden biri. Şam'ın tarihi kadar eski olan Emevi Camii, yeryüzünde bulunan camilerin en büyükleri arasında yer alıyor. Güzelliği, ihtişamı, sanatsal ve tarihî değeriyle bilinen Emevi Camii'nin geçmişi milâttan önceye kadar dayanıyor.
HEM KİLİSE, HEM CAMİ OLARAK KULLANILMIŞ
Emevi Camii'nin geçmişine baktığımızda, Hıristiyanlık öncesi Roma'da üçüncü yüzyılda Jüpiter tapınağı inşa edilir. Roma, Hıristiyanlık dinini kabul ettikten sonra tapınak dördüncü yüzyılda John The Baptist (Vaftizci John) adına kiliseye çevrilir. Şam'ı fetheden Müslümanlar, Hz. Ebu Ubeyde b. Cerrah'ın (ra) gözetimi altında 635 yılında camiye çevirir. Bu tarihten sonra yapının doğu tarafı cami olarak Müslümanlara hizmet eder, batı tarafı ise kilise olarak Hıristiyanların mabedi olmaya devam eder. Yetmiş yıl boyunca aynı yapı hem kilise hem de cami olarak iki dinin ibadethanesi olur. Müslüman nüfusun zaman içinde artması sonucu cami olarak kullanılan bölüm yetersiz kaldığından binanın tamamı camiye çevrilir. Bu tarihî yapı Müslümanlar tarafından restore edilirken avlusunda bulunan, Hıristiyanlara ait göz alıcı mozaik resimlere sanatsal ve tarihî değeri olduğu için dokunulmamıştır. Mabedin dışı figürlerle, camları da birbirinden güzel renklerle bezenmiş küp şeklindeki taşlarla süslenmiştir.
ASRIN MÜCEDDİDİ DE BURADA BULUNMUŞTUR
Emevi Camii'nin mimarisi ise oldukça önemli ve etkileyici. Caminin 3 minaresi ve 4 ana kapısı bulunmaktadır. Dört tane mihrabı bulunan Emevi Camii'nde dört mezhebin imamlarına ait dört tane de minber var. Namaz vakitlerinde Hanefi, Şafii, Maliki ve Hanbeli imamlarından herhangi biri gelerek cemaate namaz kıldırıyor.
Bediüzzaman Hazretleri Şam'a geldiği sırada, Emevi Camii'nin minberine çıkar ve buradan Arapça olarak hutbe okur. Bakıldığında her köşesinden tarih akan Emevi Camii, zengin bir kültürel geçmişe sahip.
Ne yazık ki, Irak üzerine kurulan yabancı ve yalancı planlar sonucu, Irak yakılıp yıkılırken, Emevi Camii de bu yıkımdan nasibi almış, İslâm âleminin bu şaheseri, yine Müslüman geçinen, fakat yabancıların maşası olarak kullanılan hain eller tarafından harabe haline getirilmiştir.