Ortak bazı özelliklere sahip üç meşhûr adam var ki, ölüm günleri birbirine denk düşüyor. Birinci isimleri arasında da enteresan benzerlikler bulunan bu üç meşhûr, ölüm tarihine göre sırasıyla şunlar:

1. Ahmet Talât Aydemir: Albay. Doğum-ölüm: Bilecik 1917—5 Temmuz 1964.

2. Mehmet Tevfik Tığlı: Öğretmen-milletvekili: Isparta 1903—5 Temmuz 1981.

3. Mehmet Nusret Nesin: (Aziz Nesin) Mizâh yazarı: Heybeliada 1915—5 Temmuz 1995.

Ortak özellikleri dine ve dindarlara “muaraza-muhalefet” olan bu meşhûrları şimdi biraz daha yakından tanımaya çalışalım.

*

Müzmin darbeci Talat

Demokrat Partisi mensuplarına yapılan zulmü az bularak iki defa darbe teşebbüsünde bulunan Albay Talat Aydemir, askerî mahkeme tarafından yapılan yargılamada idam cezasına çarptırıldı. Aydemir'in cezası 5 Temmuz 1964'te Ankara'da infaz edildi.

Aydemir ve cuntacı arkadaşlarının ilk darbe teşebbüsü 22 Şubat 1962'de oldu. Bu başarısız darbeden dolayı alelusûl yargılanarak küçük cezalara çarptırıldılar.

“Müzmin darbeci” Aydemir, bir yıl sonra (21 Mayıs 1963) yeni bir darbe teşebbüsünde daha bulundu. Hatta, bazı askerî birliklerde tank ve toplarla harekete geçerek radyoda "Askerî ihtilâl oldu" şeklinde anons dahi yaptırdırlar. Ancak, yine başarılı olamayıp bastırıldılar, yakalandılar ve bu kez en ağır şekilde cezalandırıldılar: Aylar süren yargılamalar neticesinde, Talat Aydemir ile arkadaşı Fethi Gürcan idama mahkûm edildiler.

*

Zındıkaya âlet olan müftünün oğlu

Meşhûr “Eğirdir Müftüsü”nün oğlu, aynı zamanda öğretmen kökenli olan Isparta milletvekili Tevfik Tığlı, 5 Temmuz 1981'de Ankara'daki evinde öldü.

Tığlı, yıllarca hasta ve yatalak bir vaziyette yaşadı.

Müftü olan babası Üstad Bediüzzaman’a muarız iken, amcası Hakkı Tığlı ise, Hz. Üstad'ın has dostu, sadık talebesi ve hapishane (1935 Eskişehir) arkadaşı idi.

Bu zâviyeden bakıldığında, Tevfik Tığlı, yakın siyasî tarihimizin çok ilginç ve bir o kadar da şaşırtıcı simâlarından biri olarak karşımıza çıkıyor.

1931’den itibaren Barla'da başöğretmenlik yaptığı dönemde Üstad Bediüzzaman'a en büyük düşmanlığı yapmış, hatta zındıkaya âlet olma derekesine kadar düşmüş olan Tığlı, 1957 seçimlerinde Demokrat Parti’den milletvekili oldu. 

Ne gariptir ki, o seçimde Üstad Bediüzzaman tavsiyesiyle, onun talebeleri seçimde Tevfik Tığlı’nın lehinde çalıştı. Bu meselenin detayları hakkında Eğirdirli Demirci Salih Efendinin hatıralarına bakılabilir. (N.Şahiner; Son Şahitler, I. Cilt, s. 275; YAY 1993.)

*

Cenaze merasimi İslâma göre yapılmadı

Herhangi bir dine inanmadığını söyleyen mizah ve hikâye yazarı Aziz Nesin, 5 Temmuz 1995’te İzmir Çeşme’de öldü. 

Asıl adı Mehmet Nusret olan Nesin, cesedinin kadavra olarak kullanılmasını vasiyet etmişti. Ancak, bu vasiyet tıbbî sebeplerle yerine getirilemedi. 

Nesin’in diğer vasiyeti gereği, Çatalca’da mezar yeri belli olmayacak şekilde açılan bir çukura gömülerek üzeri örtüldü.

Kaderin garip bir tecellisi şu ki: Aziz Nesin’in hayatındaki kritik dönemeçler ile katliâmlı Başbağlar Hadisesinin tarihleri arasında dikkat çekici bir rastlantı var. Onun ölümü, Başbağlar katliâmının tam tamına ikinci yıldönümünde vuku buldu: 

2 Temmuz 1993’te Aziz Nesin’in de aralarında bulunduğu çoğu Alevî aydınların kaldığı Sivas’taki Madımak oteli kundaklanarak vahşice yakıldı. Teröristler, bunun intikamını 3 gün sonra gidip Sünnî diye bilinen Er­zin­can’a bağlı Baş­bağ­lar köyünün sâkinlerinden aldı: 5 Temmuz günü ak­şama doğru si­lâh­lı te­rö­rist­ler­ce ba­sı­la­n bu köy ya­kıl­ıp yı­kıl­arak harabeye çevrildi. Teröristler, ca­mi­den çı­kan 33 vatandaşı da kur­şu­na diz­erek vahşilikte sınır tanımayan bir kat­li­âma imza attı.