Müsbet hareket çok etkili ve önemli bir metottur. O kadar ki; hakkı ile yerine getirilebilse bugün savaşlar son bulabilir, vicdan sahipleri zulme 'dur' diyebilir.
Pasif direniş, sivil itaatsizlik veya Bediüzzaman Hazretleri’nin geliştirip tanımladığı hali ile müsbet hareket; yıkıp dökmeden, şiddet ve türevlerinden uzak durarak haksızlıklara 'dur' diyebilmektir.
Müsbet hareket, Risale-i Nur'un ilim ve irfana, tebliğ ve iknaya, muhabbet ve şefkate dayanan irşad metodudur. Bu meslek bütün mücedditlerin ortak yoludur. Hepsi, Allah Resulü'nden (a.s.m.) aynı dersi almış ve asırlarının şartlarına göre bu yolda yürümeye azamî hassasiyet göstermişlerdir.
Bu hareket öylesine etkilidir ki; Mahatma Gandhi müsbet hareket metoduyla ülkesi Hindistan’ın İngiliz işgalinden kurtulmasına vesile olmuştur.
Siyahîlerin hiçbir değer görmediği Amerika Birleşik Devletleri’nde Martin Luther King, müsbet hareket metodu sayesinde siyahî vatandaşların haklarını kazanmasını sağlamıştır.
Bediüzzaman Hazretleri ise; müsbet hareket ile kalplere dokunmuştur. Bu sayede yüz binlerce insanın imanının kurtulmasına vesile olmuştur.
Bediüzzaman'a yapılan her türlü zulüm, haksızlık ve suikast girişimine karşı, O'nun olumlu ve yapıcı tavrı birçok insanın yüreğinde makes bulmuştur.
ŞİDDET DEĞİL BOYKOT...
Peki, müsbet hareketin bu denli etkili olduğu aşikâr iken; günümüzde müsbet harekete gereken önemi veriyor muyuz? Bu sorunun cevabı maalesef 'hayır.'
Hepimizin yüreğini yaralayan, İsrail’in Filistin’e olan saldırılarından sonra “biz ne yapabiliriz?” sorusuna cevap arıyor milyonlarca insan. Cevaplardan birisi, müsbet hareketin çok güzel bir örneği olan boykottur. Kırmadan, dökmeden İsrail mallarına ve İsrail'e destek veren ülkelerin mallarına sessizce aktif boykot uygulamak...
Ancak görüyoruz ki; bir takım boykot karşıtları: “Sanki ne işe yarayacak, savaşı mı durduracak? Mermiye mermi ile karşılık verilir” zihniyeti ile boykotu eleştirip insanları şiddete kanalize ediyorlar.
Müsbet hareketi savunanlar bu metoda sahip çıkıp boykota daha sıkı sarılması gerekir. 'Acaba haklı olabilirler mi' diye tereddüde düşüp boykotu gevşetmeyelim.
Öyle ki, boykotun başladığı Şubat ayında, birçok İsrail malı ve İsrail destekçisi ülkenin markaları dükkanlarını İslâm ülkelerinde kapatma kararı almıştı. Boykot gevşetilince, bu markaların tekrar satış rekorları kırmaya başladıklarını görüyoruz.
MÜSBET HAREKETİN NETİCELERİ
Ne kadar da çabuk pes ediyoruz!
Halbuki boykot ve beraberinde gelen İslâm’ın öngördüğü şekilde müsbet ve yapıcı hareket mutlaka neticesini veriyor.
Görüyoruz ki; bugün İsrail’in Uluslararası Adalet Divanı’nda yargılanmasına, İsrail Başkanı Netanyahu’nun Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasına ve en büyük İsrail destekçisi ABD’nin İsrail’i barış ve ateşkes görüşmeleri yapmaya zorlamasına vesile oldu.
Belki daha da önemlisi; Batı’dan her geçen gün İslâm ile şereflenen yüreklerin sayısı artıyor. Sosyal medya Kelime-i Şehadet getirenlerin sesi ile yankılanıyor.
Öyle ise; yol 'Müsbet Hareket Yolu' olmalıdır. Duânın yanı sıra, boykota dört elle sarılmalı ve zulme sessiz kalınmamalıdır.
Çünkü “zulme sessiz kalan, haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.” Allah (cc) bizleri dilsiz şeytan olmaktan muhafaza eylesin.