Bu kadın ki o çocuk yaşında büyük bir ailenin hanımı olmuş. Daha çocukluğunu, gençliğini yaşayamadan kocaman Toprakcı oğullarının hanım ağası olmuş.
Koca bir evi evirip çevirmekten, tarlada çalışan işçileri sevk ve idareye kadar, on parmağında on marifet misali büyük bir hüner sahibi mahir bir anneydi. Bu kadar iş ve güçleri arasında asla kendi ana ve babasını unutmamış, onları fazlasıyla onurlandırmış ve gururlandırmıştır.
Genç yaşta ölen kardeşi onun en büyük özlemi ve burukluğudur. Her iki sözünden biri o oldu hayatı boyunca. En sevdiği ağabeyi ve ablasıdır. En yakın arkadaşı, dayısının kızı, ağabeyinin hanımı Şaizen yengem olmuştur. En kıymet verdiği ailesiyle bir ve beraber olmasıdır.
Mantısı, böreği, yağnıcı, fesellisi dillere destandı. Sofrasında her zaman ve her yerde sokaktan, komşudan, akrabadan bir kişi nasiplenirdi. O kimsesizlere muhtaçlara, kimse görmeden bilmeden yakacak, yemek, üst baş temin eden iyilik temsili bir kahramandı. Elinde avucunda olanı biriktirmez dağıtırdı. Ne verirsen elinle o gider seninle sözünün vücut bulmuş halidir. Bu yüzden o genci yaşlısı tüm mahallenin yengesi olmuştur.
Çevresindeki düğünlerde maddi ve manevi önder, cenazelerde geleni gideni ağırlayan dost ve komşu idi. O kadın benim anam idi. Gece ne zaman kalksam, seccade üstünde, secdede ya da duada bulduğum. Dizinde uyuduğum yastığım idi. O benimdi ben de onun. Hayatımda her nerde olsam hiç bir bayramda onları yalnız bırakmadım. Onlarla bir ve beraber olmak benim için bayramın ta kendisi idi.
Şair diyor ya; doymadım doyamadım. Onsuzluğa bir türlü alışamadım, alışamadım. Bir hazan vakti, yakalandı amansız hastalığa. Aslında bir kaç yıl önce bana demişti, bilmişti göç vaktinin yaklaştığını. Hasta olmadan o hastalığa kapılacağını. Biliyorum ki ona bildirilmişti çünkü o Allah’ın sevgili kulu idi. O günden sonra firak zamanı iki yıl sürdü. Her imkânım ölçüsünde onunla bir ve beraber olmaya gayret ettim. Ama doyamadım. Gün gün gözümün önünde eriyordu. Son günlerin birinde Samsun’da ‘bugün iyiyim son kez sana sevdiğin feselli yapacağım’ dedi. Hasta hasta geçti hamur tahtasının başına. Her ne kadar ısrar etsem de dinlemedi. O anda bile beni düşünüyordu. Çünkü o hep başkası için yaşadı. İnşallah Allah’ım da onu Cennetinde yaşatıyor.
Siz siz olun hâlâ ananız yaşıyorsa ya yanına gidin ya da yanınıza alın. Bu zamana kadar sizin için yaşamış o mübarekler için kalan son ömürlerinde sizde onlar için yaşayın. Çünkü dün geçti, gelecek meçhul. Yoksa son pişmanlık fayda etmez.
Hz. Havva’dan bugüne kadar vefat eden analarımıza Rabbim rahmet etsin. Bugün yaşayan tüm annelerin günleri mutlu olsun. Evlat hasreti çeken analara kavuşmayı, zulüm altındaki analara fecr-i sadıklar nasip etsin, evlat bekleyen kadınlara hayırlı evlatlar nasip etsin.