Bazen başımıza istemediğimiz ve hak etmediğimizi düşündüğümüz olaylar gelir. Üzülür belki de yıkılırız; başımıza gelen bu olaylar karşısında ve sorgulamaya başlarız: “Neden bu olaylar beni buluyor?” diye…
Ve ne zaman başıma istemediğim bir olay gelse Risale-i Nurlarda geçen o muazzam cümle gelir aklıma: “Beşer zulmeder kader adalet eder.” Okumasını bilene, başına gelen her olay bir derstir; bilmeyene ise zulüm…
Oldukça yaşlı bir adam, kendisi gibi kamburlaşıp yere yanaşmış bir ağacın altında ağlıyordu. Biraz önce irikıyım bir genç yanına sokulmuş ve kendisinden içki parası istedikten sonra bir de tokat atmıştı. Yaşlı adamın yere yıkıldığını görenler, hemen yardımına koşup: “Geçmiş olsun dede.” dediler. “O serseri ne istedi ki senden?”
Adamcağız bir şey olmamış gibi toparlanmaya çalışırken: “Eski bir borcum vardı, onu istedi.” dedi. “Yapması gerekeni yaptı sadece.”
Çevresindekiler, ihtiyar adamı yerden kaldırdıktan sonra eline bastonunu tutuşturup aceleyle işlerine koşuştular. Herkes ayrıldığında, hadiseyi başından beri görmüş olan bir delikanlı onun koluna girerek: “Fazla hırpalandınız.” dedi. “Ağacın gölgesinde biraz oturalım mı?”
Yaşlı adam yorgun bakışlarını yukarıya yöneltip: “Benim bu ağacın altında dinlenmeye hakkım yok yavrum.” dedi. “Ölünceye kadar da olmayacak.”
Delikanlı, söylenenden bir şey anlamamıştı. Meraklı gözlerle kendisine bakarken, onun tekrar hıçkırıklara boğulduğunu fark etti. Yaşlı adam, iniltiye benzeyen bir sesle: “Elli yıl kadar önceydi,” diye devam etti. “Rahmetli babamı, sigara parası almak için bu ağacın altında azarlamıştım. Yani biraz önce evladımın beni dövdüğü yerde...”
Delikanlı ne diyeceğini bilemedi ve şimdi biraz daha bitkin görünen ihtiyarın sakinleşmesini bekledikten sonra, onu arabayla evine bırakmayı teklif etti. Adam, titrek adımlarla yoluna koyulurken: “Evim oldukça uzaklarda yavrum. Ama ben yürüyerek gideceğim oraya. Babamın da onu azarladıktan sonra, üzüntüsünden yayan döndüğü gibi, hem şehir dışındaki kabristana uğrayıp bir Yasin’le öpeceğim ellerinden...”
Unutmayın: İnsan ektiğini biçer. Bu zamana kadar tarlasına maydanoz tohumu ekipte, Sekoya ağacı yetiştirene hiç rastlanmamıştır.
Şura suresi 30. ayeti kerimede Cenab-ı Hak bu durumu ne de güzel izah etmiş: “Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir…”
Belki de yaşadığımız ve bir türlü anlam veremediğimiz tüm sıkıntı, musibet ve istemediğimiz tüm durumlar eski borçlarımız yüzündendir; ne dersiniz yanılıyor muyum?