Güney Afrika’nın açtığı davada Uluslararası Adalet Divanının, “İsrail’in Gazze’de yürüttüğü askerî operasyonları derhal durdurmasını; ‘Soykırım Sözleşmesi’nde yasaklanan fiillerin işlenmemesi için gerekli önlemleri almasını ve insanî yardımların yerine ulaşması için her adımı atmasını” öngören ve “İsrail, alınan kararları sahada uyguladığına dair bir ay içinde Adalet Divanına rapor sunmak zorundadır” diyen ara kararı, siyonist azgınlığa ve destekçilerine vurulmuş müthiş bir hukuk şamarı.
İsrail “kararı tanımama” numaralarına yatsa da, bütün çabalarına rağmen önleyemediği bu şamarın ve şokunun altından kalkamaz.
İslam ülkeleri başta olmak dünyanın kuru kınamalarla yetinip seyirci kalmaya devam ettiği bir vahşet ve soykırımı durdurmak için Güney Afrika’nın tek başına attığı cesur adımla bu neticenin alınmasını sağlaması her türlü tebrik ve takdirin üzerinde bir insanlık zaferi.
Bu bahtiyar ülkenin vicdanlı ve âdil yöneticileri, bu hamleleriyle, adalet ve hürriyet mücadelesinin unutulmaz önderi Nelson Mandela’nın hayrül-halefleri olduklarını ispatladılar.
1990’a kadar ırkçı beyaz azınlığın utanç verici bir ırk ayrımcılığı üzerine bina ettiği insanlık dışı bir rejimle yönetilen Güney Afrika’da, bu zulmün simgeleşen mağdurlarından iken, 1990 yılı başında gerek dünyadan gelen yoğun baskılar, gerekse iç dinamiklerdeki değişmeler sonucu serbest bırakılan ve daha sonra ülkesinin devlet başkanlığına yükselen bir liderdi Mandela.
İnsan hakları mücadelesi verdiği için tam 27 yıl boyunca ırkçı rejimin zindanlarında tutulan Mandela’nın en çok üzerinde durulan örnek özelliklerinden biri, özgürlüğüne kavuştuktan sonra bir intikam arayışına girmemesi, tam tersine bu eğilimde olanları da engellemesiydi.
“İntikam sevdasına kapılırsak iç savaş çıkar ve bundan hepimiz zarar görürüz” diyordu.
Bu yapıcı tavrı, ırkçı rejimin haksız uygulamaları yüzünden Güney Afrika toplumunda oluşan derin tahribatın tamirine, yaraların sarılmasına, zencilerle beyazlar arasında uyumlu bir beraberlik ortamının tesisine büyük katkılar sağladı.
Mandela’nın ülkesi bu tavrın ve ortamın kazandırdığı özgüvenle şımarık, azgın ve zalim İsrail’e ve destekçilerine unutamayacakları bir ders verdi. Bir kez daha helal olsun!