DP’nin 14 Mayıs 1950’de milletin reyleri ile 27 yıllık tek parti istibdadını devirip iktidar olmasından sonra Türkiye’nin üçüncü cumhurbaşkanı seçilen Celal Bayar’ın 1949 sonlarında Yakup Kadri Karaosmanoğlu ile sohbet ederken anlattığı olay, istibdadın kendi bekasını sürdürmek için neler yapabileceğini gösteren çok tipik örneklerden biri:
Bayar Bursa’da laikliği anlatan bir konuşma yapmış.
Sonrasında, Eşref Edib’in çıkardığı Sebilürreşad dergisi, bu konuşmadan dolayı onu dinsizlikle suçlamış. CHP de bu dergiden binlerce nüsha alıp memleketin her tarafına dağıtmış.
Bunun üzerine Bayar İsmet İnönü’ye giderek, “Paşam, hani parti mücadelesinde din istismarcılığı yapmama hususunda sözleşmemiz vardı?” diye sorunca ondan şu ilginç cevabı almış:
“Ne yapalım, bizim arkadaşlar senin bir zaafından istifade etmişler.” (Ülkü Demirtepe,“Politikacıların Röntgeni” yazı dizisi, Milliyet, 25.10.1991.)
Cumhuriyet Türkiye’sinde istibdadın simge kurumu olan eski CHP, rakibi Demokrat Partiyi, “mürteci” saydığı bir derginin Bayar’a yönelttiği dinsizlik suçlamasını kullanarak yıpratmaya çalışıyor!
Bayar, rejimin tabularında CHP’den farklı düşünmediği halde, sırf tek parti diktasına karşı, büyük ihtimalle kişisel hesaplarla da olsa alternatif bir partinin başını çekenler arasında yer alarak demokrasi ve hürriyetlere katkı sağladığı için—ki Üstad da bu sebeple seçimden sonra ona tebrik telgrafı gönderiyor— istibdadın hedefi hâline geliyor, halkı ondan soğutmak için “dinsizlik”le suçlanıyor; bunda da Millet Partisi taraftarı bir dergi kullanılıyor.
Normalde, laikliği savunan Bayar’a herkesten fazla ve önce CHP’nin sahip çıkması ve “mürteci” dergiye de “haddini bildirmesi” gerekirken!
Demek ki, derdi o değil; onun için asıl mesele istibdadın devamı ve hürriyetçilerin zayıflaması.
Onun için de, Bayar’ın laiklik bahsinde muhtemelen dindarları inciten bir üslûpla yaptığı konuşmayı, Demokratlarla dindarların arasını açmak için kullanıyor... (Cemaatler ve Toplum-Devlet-Siyaset kitabımız, s. 26)