"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“İstihbarat başkanı dedi ki...”

Kâzım GÜLEÇYÜZ
26 Temmuz 2024, Cuma
12 Eylül ve 28 Şubat’ın en zor dönemlerinde demokrasi, adalet ve hukuku savunmak adına sergilediği cesur ve kararlı duruşla da hatırladığımız Kutlular Ağabey, “Deprem İlahî ikazdır” sözünden dolayı 276 gün hapis yattığı Kırklareli-Vize Cezaevine dair ilginç bir hatırasını Bizim Radyo’da şöyle anlatmıştı.

“Çıktıktan sonra, ben içerideyken orada görev yapan cezaevi savcısını, bilâhare atandığı başka bir ilçede ziyaret ettim. Sohbet arasında dedi ki: ‘Siz Vize’ye gelince bölge istihbarat başkanı bana geldi ve “Bu adamı hiç kimseyle görüştürmeyin, ziyaret için gelenlere de izin vermeyin” diye baskı yaptı. Ben ona ziyaret ve görüşün yasal hak olduğunu, engellenemeyeceğini ifade ederek, istediği şeyi yapamayacağımı söyledim.”

Askerî vesayetin en güçlü olduğu dönemlerden biri olan 28 Şubat sürecinin o en şiddetli aşamasında Kutlular Ağabeyin bir medya-siyaset-DGM kurgusuyla hedefe konulup mahkûm edilmesi ve hapse konulması da bir istihbarat organizasyonu idi.

Baştan sona bir hukuksuzluklar silsilesi olan bu utanç verici ve talihsiz olayın infaz merhalesinde de yasal hakları dahi kullandırmamak için yapılan tazyik, bu yapıda etkili birtakım derin mahfillerin hukuk tanımazlığını gösteren en tipik örneklerden biri olsa gerek.

 Ama neyse ki, savcının—ki Kutlular Ağabeyi ziyaret için Vize’ye gittiğimiz zaman bize de yardımcı olmuştu—sağlam ve dirayetli duruşu, bu keyfîliğe geçit vermemiş.

Bu olayın üzerinden 24 sene geçti.

Sekiz yılı aşkındır 15-20 Temmuz sürecini ve OHAL bitmesine rağmen bir türlü sonu getirilmek istenmeyen uzantılarını yaşıyoruz. 

Bu süreçten bazı örnekler: 

İstihbaratın hazırladığı listeler üzerinden yapılan gözaltı, tutuklama ve ihraçlar; bunların istihbarat bültenine dönüşen medyadaki yayınlar eşliğinde yürütülmesi; hedefteki kişi ve kesimlerin yine istihbarat güdümlü medyada insafsız “linç” operasyonlarına maruz kılınması; yargılamalarda bazı hâkimlerin sanıklara “Senin getireceğin belgelerin önemi yok, benim için asıl olan MİT raporu” diyebilmesi; cezaevlerindeki keyfî yasak ve uygulamalar...

Demokratik hukuk devletinden söz edebilmek için bunların artık bitirilmesi gerekiyor.

Şartı, çok kuvvetli bir ittifak ve dayanışma ile hukuk ve demokrasiye sahip çıkmak...

Okunma Sayısı: 3552
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Doğukan Pamir

    26.7.2024 15:56:24

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,millet iradesine kast eden, evlatlarımızın baş örtüsünü başından indiren, eğitimlerini elinden alan darbeci 28 Şubat davası hükümlüsü emekli orgeneral Ahmet Çörekçi, emekli korgeneral Hakkı Kılınç, emekli tuğgeneral İdris Koralp,emekli orgeneral İlhan Kılıç,Tümgeneral Kenan Deniz ve Osman kartal'ın kalan cezalarını affetti.(Resmi gazete /26.01.2023) Not: yoruma gerek var mı sizce?

  • Kerim Soyten

    26.7.2024 11:10:04

    Önceden asker baskısı, şimdi de istihbarat baskısı...

  • Mehmet

    26.7.2024 08:57:23

    Şimdiki hafiyeler eskilerden beterdirler. Bunların sadakatına nasıl itimad olunur? Adalet onların sözlerine nasıl bina olunur? Hem de cerbeze ile insan, adalet yaparken zulme düşüyor. Zira insan kusursuz olmaz. Fakat uzun zamanda ve efrad-ı kesîre içinde ve tahallül-ü mehasinle ta'dil olunan müteferrik kusurları cerbeze ile cem'edip, bir zaman-ı vâhidde bir şahs-ı vâhidden sudûrunu tevehhüm ederek şedid cezaya müstehak görür. Halbuki bu tarz, bir zulm-ü şediddir. Tarihçe-i Hayat - 63

  • Erhan

    26.7.2024 08:16:56

    O gün istihbarata yasalara dayanarak direnen savcı hakimler bugün olmuş olsalardı bu kadar mağduriyet ortaya çıkmamış olacaktı bu zulüm bu kadar rahat yol almamış olacaktı. şimdiki savcı hakimlere bakıyorsun, bir kurum memuru bile onlardan daha dirayetli, ben onların yerinde olsam siyasetin emrine geçip hem bu dünyadaki hayatımı, hem ebedi hayatımı feda etmektense, basar istifa ederdim, bana savcı bey, hakim bey dememiş olsunlar, öbür taraftan gider avukatlık yapardım avukat bey derlerdi eğer amaç koltuksa! yazık günah değil mi suçu olmayan, masum, mazlum insanlara, siyasetin emrine girerek, hele hele güle oynaya cezalar yağdırmak. aklı öldürürsen ahlak da ölür. akıl ve ahlak öldüğünde millet bölünür.Kadıyı satın aldığın gün adalet ölür. adaleti öldürdüğün gün devlet de ölür. Lafa gelince ceddimiz osmanlı icraata gelince, Cumhur İttifakı. suçu günahı olmayan, masum mazlum insanlara, siyasiler ve siyasilerin emrine giren, hukuk adamlarına bu dünya ve ebedi hayatı zindan eyle yarabbi.

  • Toygar

    26.7.2024 08:11:57

    O "zor" dediğimiz 28 Şubat döneminde bile, adalet kavramına sahip çıkabilen savcı, hakim varmış. Şimdilerde böyle bir şey olacak ve hakimi, savcısı buna "hadi oradan, yasa var" diyecek! ZORR BE!

  • Burhan Kula

    26.7.2024 07:34:58

    Yüzbinlerce insana yapılan bu haksız hukuksuz zülüm derhal bitirilmeli, AİHM kararları da bu yönde zaten

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı