12 Eylül ve 28 Şubat’ın en zor dönemlerinde demokrasi, adalet ve hukuku savunmak adına sergilediği cesur ve kararlı duruşla da hatırladığımız Kutlular Ağabey, “Deprem İlahî ikazdır” sözünden dolayı 276 gün hapis yattığı Kırklareli-Vize Cezaevine dair ilginç bir hatırasını Bizim Radyo’da şöyle anlatmıştı.
“Çıktıktan sonra, ben içerideyken orada görev yapan cezaevi savcısını, bilâhare atandığı başka bir ilçede ziyaret ettim. Sohbet arasında dedi ki: ‘Siz Vize’ye gelince bölge istihbarat başkanı bana geldi ve “Bu adamı hiç kimseyle görüştürmeyin, ziyaret için gelenlere de izin vermeyin” diye baskı yaptı. Ben ona ziyaret ve görüşün yasal hak olduğunu, engellenemeyeceğini ifade ederek, istediği şeyi yapamayacağımı söyledim.”
Askerî vesayetin en güçlü olduğu dönemlerden biri olan 28 Şubat sürecinin o en şiddetli aşamasında Kutlular Ağabeyin bir medya-siyaset-DGM kurgusuyla hedefe konulup mahkûm edilmesi ve hapse konulması da bir istihbarat organizasyonu idi.
Baştan sona bir hukuksuzluklar silsilesi olan bu utanç verici ve talihsiz olayın infaz merhalesinde de yasal hakları dahi kullandırmamak için yapılan tazyik, bu yapıda etkili birtakım derin mahfillerin hukuk tanımazlığını gösteren en tipik örneklerden biri olsa gerek.
Ama neyse ki, savcının—ki Kutlular Ağabeyi ziyaret için Vize’ye gittiğimiz zaman bize de yardımcı olmuştu—sağlam ve dirayetli duruşu, bu keyfîliğe geçit vermemiş.
Bu olayın üzerinden 24 sene geçti.
Sekiz yılı aşkındır 15-20 Temmuz sürecini ve OHAL bitmesine rağmen bir türlü sonu getirilmek istenmeyen uzantılarını yaşıyoruz.
Bu süreçten bazı örnekler:
İstihbaratın hazırladığı listeler üzerinden yapılan gözaltı, tutuklama ve ihraçlar; bunların istihbarat bültenine dönüşen medyadaki yayınlar eşliğinde yürütülmesi; hedefteki kişi ve kesimlerin yine istihbarat güdümlü medyada insafsız “linç” operasyonlarına maruz kılınması; yargılamalarda bazı hâkimlerin sanıklara “Senin getireceğin belgelerin önemi yok, benim için asıl olan MİT raporu” diyebilmesi; cezaevlerindeki keyfî yasak ve uygulamalar...
Demokratik hukuk devletinden söz edebilmek için bunların artık bitirilmesi gerekiyor.
Şartı, çok kuvvetli bir ittifak ve dayanışma ile hukuk ve demokrasiye sahip çıkmak...