Prof. Dr. İbrahim Özdemir’in 27.8.24 tarihli manşetimize konu olan makalesinden bazı pasajları buraya da alalım:
Dedeler, nineler, anneler, babalar, eşler, nişanlılar, çocuklar, torunlar, kardeşler ve akrabalar; kısacası milyonlarca insan, hukukun üstünlüğüne olan inanç ve umutla Eylül’ü, yani yeni adlî yılı büyük bir umutla bekliyor.
Türkiye’de birçok kişi için son yıllar, hukukun giderek daha karmaşık hale geldiği ve adaletin yerini belirsizliğin aldığı bir dönem oldu. Bu belirsizlik, özellikle KHK mağdurları için büyük bir sorun haline geldi. KHK’larla işlerinden atılan, toplumdan dışlanan ve ekonomik olarak zorluk çeken milyonlarca insan, yeni adlî yılın onlara bir umut ışığı getirmesini bekliyor. Bu süreçte hayatını kaybeden veya intihar edenlerin sayısı bilinmiyor. Bilinen şey, bu sayının her geçen gün arttığıdır.
Adalet Bakanlığının, Eylül’de başlayacak olan yeni adlî yıl ile, hukukun üstünlüğü ve cezaların şahsîliği ilkeleri çerçevesinde hareket ederek mağdurların sesini duyması elzemdir.
KHK’lar, 2016’da Türkiye’de ilan edilen OHAL süresince, hızlı ve etkili bir yönetim aracı olarak kullanıldı. Ancak bu süreçte alınan kararların çoğu, hukuk sistemine olan inancı ciddi şekilde zedeledi.
KHK mağdurlarının yaşadığı mağduriyetlerin giderilmesi, toplumda adaletin yeniden tesis edilmesi için kritik bir adımdır. Bu nedenle, Adalet Bakanlığının hukukun üstünlüğünü yeniden tesis etmeye yönelik adımlar atması ve cezaların şahsîliği ilkesini gözetmesi gerekmektedir.
Said Nursî, “Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez” ayetindeki prensibin Kur’an’ın evrensel bir adalet düsturu olduğunu ve bireylerin topluluk adına suç işleyenlerin günahlarından sorumlu tutulamayacağını vurgular. Ona göre bu ilkeler İslam toplumlarının huzuru ve adaleti için hayatî bir öneme sahiptir. Hukuk ve insan hakları, ekonomi dahil her şeyden daha önemlidir.
Olağanüstü şartlarda çıkarılmış olsa da etkileri tıpkı deprem gibi halen devam eden KHK’larla ilgili yeni bir döneme geçilmesi gerekiyor. Milyonlarca insanımız ve insanlığımız “suçun şahsîliği” ilkesinden hareketle mağdurların mağduriyetlerinin giderilmesini bekliyor. Dahası, AİHM ve TC Anayasasının suç saymadığı unsurlarla yıllardır hapishanelerde mağdur olanların mağduriyetlerinin de “hukukun üstünlüğü” çerçevesinde çözülmesi gerekiyor.