Ağustos-2004 MGK kararlarının yaklaşık 10 yıl sonra kademeli bir şekilde uygulanmaya başlamasıyla girilen süreçte ülke yine MGK kararlarının baş belirleyici olduğu ve MGSB-gizli anayasa-kırmızı kitapla yönetildiği bir sisteme döndü.
15-20 Temmuz 2016 darbe girişimi-OHAL sürecinde bu sistem daha da tahkim edildi.
Ardından OHAL ortamında yapılan 16 Nisan 2017 referandumunda yüzde 51.5 oyla kabul edildiği açıklanan tek adam rejiminin yürürlüğe girmesiyle de iyice pekiştirildi.
Sonrasındaki gidişat gerek OHAL boyunca, gerekse referandum öncesinde yaptığımız ısrarlı uyarıları sürekli doğrulayarak şekillendi.
Yeni sistem, senelerce “milletin adamı” diye takdim edilen lideri kelimenin tam anlamıyla “devletin adamı”na dönüştürdü.
Ve Saray, içlerinde eskinin hızlı 28 Şubatçılarının da bulunduğu ekiplerce dolduruldu.
İktidar partisinde, kurucu isimler dahil, öncü kadroların çoğu dışlanarak tasfiye edildi ve parti, Davutoğlu’nun ifadesiyle kriptolar, 28 Şubatçılar, rantiyeciler ve hısım-akrabalardan oluşan grupların eline kaldı.
Yapı olarak da, işleyiş itibarıyla da hiçbir demokratik niteliği ve güvencesi bulunmayan böyle bir kontrol altındaki parti üzerinden Meclis de sıkı denetim altına alındı.
Dahası, yeni sistem Meclisi neredeyse tamamen etkisiz ve işlevsiz hale getirdi; kabine ile bağını çok büyük ölçüde kopardı; önceki sistemde var olan denetim mekanizmalarını ortadan kaldırdı; yasama yetkisini de “başkanlık” kararnameleriyle sınırladı.
İşleyiş, “Beni millet seçti” deyip, kendisini Meclise karşı sorumlu hissetmeyen bir “başkan” üzerinden şekillendi ve yürütüldü.
Hem iç siyasette, hem dış politikada.
Demokrasinin kalbi mesabesinde olan TBMM’nin çok temel konu ve kararlarda bile dışlanması ve bypass edilmesi, ülkeyi son derece ciddi sorun ve risklerle karşı karşıya getirdi ve getirmeye hâlâ devam ediyor.
Demokrasinin yeniden inşası için öncelikle Meclisin kuvvetlenmesi, bunun için de Demokratların ayağa kalkıp demokrasi mücadelesine öncülük etmesi ve demokrasiye samimiyetle inanan herkesin adalet ve hürriyet ortak paydasında bir araya gelerek güçbirliği yapması gerekiyor.
Üstadın dediği gibi: “Mevcudiyet-i milleti göstermek lâzım. Mevcudiyetinizi ittihadla gösteriniz.”