"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

AKP’nin Kemalizm tercihini yeni fark edenlere bir kez daha

Kâzım GÜLEÇYÜZ
04 Eylül 2024, Çarşamba
16 yılı aşkın bir süre önce, 25.4.08’de çıkan yazımızdan: AKP lideri Atatürkçülüğü ibra ettirme çabasını sürdürmekte ısrarlı ve kararlı görünüyor. Son örneği Meclisteki 23 Nisan konuşması:

“Atatürk, devrimleri millete emanet etmeden yaşatmanın mümkün olmadığına inanmış; yeni düzeni millete dayatmayı değil, benimsetmeyi amaçlamıştır... Atatürk ilke ve inkılaplarının koruyucusu, onları hayata geçiren TBMM’dir, bir bütün olarak Türk milletidir.” (aa, 23.4.08)

Peki, devrimlerin hangisi halka benimsetilerek yapıldı?

Millî Mücadeleyi yöneten ve Kurtuluş Savaşını zaferle neticelendiren Birinci Meclisin zaferden sonra dağıtılıp M. Kemal’e muhalif olmakla suçlanan çoğunluğun tasfiye edilmesi ve bilâhare mutlak iktidarın cumhuriyet adı altında bir tek parti-tek şef diktasına teslim edilmesi mi?

Bir taraftan “Hâkimiyet bilâkaydü şart milletindir” denirken, diğer taraftan bu sözle bağdaşması imkânsız dayatmalara girişilmesi mi?

Takrir-i Sükûn Kanunu ve istiklâl mahkemeleriyle herkesin sindirilip, en ufak bir muhalefet hareketine hayat hakkı ve şansı verilmemesi mi?

Milleti bir gecede cahil durumuna düşüren, Kur’an başta olmak üzere eskimez harflerle yazılmış bütün eserleri “yakılacak yasaklı kitaplar” takibatının hedefi yapan, çocuğuna Kur’an öğretmeyi dahi yasaklayıcı baskı ve takiplerin temel dayanağı olarak uygulanan harf inkılâbı mı?

Medreselerin kapatılıp okullardaki din derslerinin tamamen kaldırılması ve çocukların dinlerinden habersiz yetiştirilmeye başlanması mı?

Şapka devrimine muhalefet suçlamasıyla, aralarında din âlimlerinin ve kadınların da bulunduğu birçok insanın darağacına çekilmesi mi?

Ezanın yüzlerce yıldır okunagelen aslî ve orijinal halinden uzaklaştırılıp Türkçeleştirilerek minarelerden okutulması mı?

Kanun zoruyla olmasa da, cumhuriyet baloları, danslı eğlenceler, karma eğitim, 19 Mayıs merasimleri ve güdümlü medyanın propagandalarıyla tesettürün kaldırılmaya çalışılması mı?

Örnekleri ilânihaye çoğaltmak mümkün. Ama bu kadarı dahi konuyu toparlamak için yeterli. (…)

Erdoğan, Atatürk’ün bütün inkılaplarını milletin onayıyla gerçekleştirdiğini iddia ediyor. Oysa bu, tarihî gerçeklerle de, bir ara telâffuz eder gibi olduğu, ama hayli zamandır ağzından duymadığımız “DP misyonunun takipçisi artık biziz” söylemiyle de tamamen çelişen bir iddia. Çünkü Menderes inkılapları “halka mal olanlar” ve “olmayanlar” olarak ayırmış ve toplum tarafından benimsenmeyenlerin tekrar gözden geçirilmesini istemişti. Üzerine bu kadar büyük hışım çekmesinin ve maruz bırakıldığı zulmün en önemli sebeplerinden biri bu yaklaşımıydı.

Şimdi AKP lideri, CHP’yi dahi sollayarak tam tersini yapmaya kalkışıp, inkılapların tümünün daha baştan millete mal olduğunu öne sürüyor. Bize de “Yazık” deyip ibretle izlemek kalıyor.

Okunma Sayısı: 3089
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Necati

    5.9.2024 01:15:03

    AKP nin Kemalizme münafıkane politikası ile CHP den daha fazla hizmet ettiği bir gerçek. Çünkü AKP döneminde Kemalizm ihtilâl dönemlerin de bile olmadığı kadar kuvvetlendi.

  • Erhan

    4.9.2024 18:21:33

    İktidarı artık ciddiye almamak lazım

  • A. Yılmaz

    4.9.2024 09:35:59

    AKP'nin CHP'yi sollaması mümkün değil de demokrat partinin kemalizmden uzaklaşması elzem. Demokrat parti şu an çok kemalist bir çizgiye kaymış durumda.

  • S.topuz

    4.9.2024 05:02:32

    ..."Hem büyük Deccal’ın, hem İslâm Deccalı’nın üç devre-i istibdadları manasında üç eyyam(Günleri) var. “Bir günü, yani bir devre-i hükûmetinde öyle büyük icraat yapar ki, üçyüz senede yapılmaz. İkinci günü, yani ikinci devresi, bir senede otuz senede yapılmayan işleri yaptırır. Üçüncü günü ve devresi, bir senede yaptığı tebdiller on senede yapılmaz. Dördüncü günü ve devresi âdileşir, bir şey yapmaz, yalnız vaziyeti muhafazaya çalışır.” diye, gayet yüksek bir belâgatla ümmetine haber vermiş.” Bediüzzaman Said Nursî, Şualar – 587 Demekki DECCAL ve Süfyan Dördüncü DEVRESİNDE, DEVRE-İ İSTİBDATLARINI tamamlamışlar. Yalnız şimdiki boğuşmalar ve kargaşalarla, kurmuş oldukları düzen ve sistemlerinin hükmünün muhafazası ve devam ettirilebilmesinin mücadelesi ve gayretindeler, ne pahasına olursa olsun.Yani bir halt edemeyip, mevcud durumu muhafaza gayretiyle, hükmen mağlup sayılacaklarının bir işareti de denilebilir sanki!?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı