Cevat Rıfat Atilhan, Tarihçe-i Hayat’a konulan makalesinde Üstad Bediüzzaman’ı anlatırken sözü Mahatma Gandi’ye getirip, onun için “Hindistan’ın kurtuluş rehberi Mahatma Gandi. İngiliz ceberutuna, İngiliz emperyalizmine ve onun korkunç istilâ ve istismarına baş kaldırmış ve yıllarca büyük davasına hizmet ederek İngiltere’nin bütün haşmet ve kudretini, azîm iradesi önünde âciz ve meflûç bir hale getirmiştir” dedikten sonra Üstadla Gandi’nin mücadele tarzındaki benzerliğe dikkat çekiyor.
Gandi’nin İngiliz işgaline karşı yürüttüğü ve Hint dilinde Ahimsa denilen “şiddetsizlik” metodu ile Üstadın mücadelesindeki “müsbet hareket” prensibi birbiriyle örtüşüyor.
Gandi Hint toplumunun manevî önderi, Müslümanlara ve Filistin’e yönelik müsbet yaklaşımıyla da farkını gösteren bir şahsiyet.
Hilafeti Müslümanların gücünün ve birliğinin sembolü olarak gören Gandi, 1919’da Hindistan’da kurulan ve hilafeti savunmanın yanı sıra Hindularla Müslümanlar arasındaki birliğin güçlendirilmesinde ve İngiliz işgaline karşı verilen müşterek mücadelede önemli bir rol oynayan hareketi destekledi. Hint Müslüman liderlerle ortak çalışmalar yaptı.
Gandi Mart 1921’de Bombay Chronicle gazetesine Filistin için şunları söyledi:
“Müslümanlar Filistin’i istiyor ve Peygamberin emri olan Filistin’in velayetini ellerinde tutmalılar. Ancak bu, Yahudi ve Hıristiyanların Filistin’e özgürce gidemeyecekleri, hatta orada ikamet edemeyecekleri ve mülk sahibi olamayacakları anlamına gelmiyor. Gayrimüslimlerin yapamayacağı şey, Filistin’de egemenlik yetkisi elde etmektir. Yahudiler, yüzyıllardır Müslümanların dinî fetih hakları altında kontrol ettiği bir yerde egemenlik haklarına sahip olamazlar.”
1931’de The Jewish Chronicle’a “Siyonizm, Filistin’in işgali anlamına geliyor ve bu bana çekici gelmiyor. Yahudilerin Filistin’e dönme özlemini anlayabiliyorum. Bunu ister Yahudi, ister İngiliz olsun süngü yardımı olmadan yapabilirler. Bu durumda Filistin’e barış içinde ve Araplarla tam bir dostluk içinde gideceklerdir” diyen Gandi, Yahudilere Kudüs’ü “ebedî bir vatan” değil, “ruhanî bir yer” olarak görmeleri tavsiyesinde bulundu.
1939’da “İngiltere İngilizler için neyse yahut Fransa Fransızlar için neyse, Filistin de Araplar için odur” dedi. 1947’de BM Genel Kurulunda gündeme getirilen Filistin Taksim Planına, Başbakan Nehru ile birlikte karşı oy kullandı. Filistin’in bölünmesini ve Yahudiler ile Araplar arasında paylaşılmasını reddetti.
Nelson Mandela da benzer duruşa sahip. Fark, Güney Afrika Mandela çizgisinde yürümeye devam ederken, Hindistan’ın Gandi çizgisinin çok uzağına savrulmuş olması.