‘Kuzca Hatibi’ ismiyle maruf Hüseyin Aslan merhum, Bediüzzaman’ın Ispartalı talebelerindendir.
Kendisi şimdiki Sütçüler ilçesinin (Cebel) Kuzca Köyü imam-hatibi olması hasebiyle ‘Kuzca Hatibi’ diye yâd edilmektedir. 1930’lu ve ‘40’lı yıllarda zaman zaman Bediüzzaman’ın yanına gider bir müddet kalıp döner, elle çoğaltılan eserlerinden de getirir, okur ve okutmaya hatta yazmaya gayret eder.
O zamanlarda Kur’ân harfleriyle yazmak ve Kur’ân dâhil dinî kitapları bulundurmak yasaktır. Yapılan aramalarda bu çeşit kitapları bulunduranlara eziyet edilmekte ve hapse atılmaktadır.
Kuzca Hatibi’nin bulunduğu köyün yazın daha serin olan ve ‘Yukarı‘ denilen bir yaylası da vardır. Bizim Hatip, belki arama olur da sıkıntı verirler diye kendisinde mevcut Risâle ve kitapları köydeki evinin tavan arasına kaldırır.
Bir gün taharri memurları onun evine de uğrarlar. Hoş-beşten sonra sorarlar:
– Sende de eski (eskimez) harflerle yazılı kitaplar var mı?
– Evet, var, der ve eliyle tavana doğru işaret eder: Yukarıda.
Memurlar da, köyün tepelerinde yazın yayla yeri olan ve ‘Yukarı‘ denilen mahalden haberdardırlar. Kuzca İmam-Hatibi Hüseyin Hoca’nın “Yukarıda“ cevabını, o yayla (Yukarı) olarak anlarlar. Yolu da elverişsiz olan (Yukarı’ya) tepelere çıkmayı gözleri kesmez ve köyden uzaklaşırlar, vesselâm.