Günümüzde öğrenciler, eskiye göre daha farklı bir vaziyette.
Veliler de öyle. Şimdiki veliler –eskiye nazaran- öğrencinin kabahatinin arkasında durmaktadırlar. Nasıl mı? Meselâ; öğrenci bir kabahat mı işledi?
Annesi oradan bağırıyor: “Hoca, hoca! Çocuğumun zevkiyle oynama!” Böyle bir vasatta, biz de bu güzel mesleği –en verimli ve tecrübeli bir vakitte- bırakmak durumunda kalıyoruz.
Bilhassa dindar aileler buna çok dikkat etmelidir. Çocuğuna göstereceği şefkati yanlış bir vaziyette kullanmamalıdır. Ona göstereceği şefkati, bir yanlışı olduğunda görmemezlikten gelerek, o kabahati örtbas etmemelidir,
Bir yerde veya camide namaz kılınıyor, Çocukla gelinmişse, çocuklar başıboş bırakılmamalıdır. Çocuk çok küçükse veya yeni yürümeye başlamışsa serbest bırakılabilir, ama koca koca çocukları başıboş bırakıp onu bunu rahatsız etmesine müsaade edilmemelidir. Cemaatle namaz kılınıyor. Çocuklar o mescide koşturuyor, top oynuyor ve bağırıyorlar ise namaz kılan huşu içinde olamıyor. Hatta namaz kıldıranın sesini bile duyamayabilirler. Halbuki, o koca koca çocuklar illa top oynayacaklarsa -ebeveynleri namaz kılana kadar- dışarıya veya bahçeye çıkabilirler.
Peygamberimiz (asm), çocukları pek severmiş. Küçük çocukların, O namaz kılarken üzerine veya omuzlarına çıkmalarına ses çıkarmazmış. Fakat, koca koca çocukların toplu namaz kılınan yerde top oynamaları veya koşuşturmaları ve millet namaz kılarken bağırıp çağırmaları pek hoş olmasa gerektir. Hem namaz kılanların –onların nahoş davranışları sebebiyle- huşu içinde namaz kılmalarına mani olunmakta ve hem de imamın sesinin duyulmamasına sebebiyet vermektedirler.
Günümüz öğrencileri, -bilhassa okul çıkışlarında-sırt çantalarıyla arka ayakları üzerine dinelmiş kaplumbağalar gibi yolları işgal etmekte, otobüste ve duraklarda gürültülü bağırıp çağırarak konuşmaları milleti rahatsız etmektedir.
Burada ebeveynlere –bilhassa annelere- çok iş düşmektedir. Onlar çocuklarının bir hatasında, hemen ikaz etmeli ve onun yanlış olduğunu belirtmelidir. Yoksa şefkatlerini yanlış kullanarak göz yummamalıdırlar.
Şimdilerde okullarda öğretmenlik yapmak çok zorlaştı. Sinirler yıprandı. Yapabilenler, -sonuna kadar- devam etsinler. Veli, çocuğunun kabahatinin arkasında durursa tabiî öyle öğretmenlik yapmak zor olur. Öğrenci ve çocuk için her şey serbest. Öğretmen ise kısıtlı, öğrenciye “höt” demesi bile yasak. Öğrenci, -eskaza- bir şikâyetçi olursa, o öğretmen için idârî ve adlî soruşturma kaçınılmazdır. Ve o tahkikat, öğretmenin mutlaka ceza almasıyla neticelenir,
Evet, burada evde eğitim söz konusu oluyor. Ebeveyn çocuğunu önce evde eğitecek, sonra okula gönderecektir. Bizzat annelere çok iş düşmektedir.
Bediüzzaman Hz. “İnsanın en tesirli muallimi validesidir” sözünü boşuna söylememiştir. Ben öğretmenlik yaptığım yıllarda -bilhassa veli toplantılarında- öğrencinin olumsuz davranışlarını velisine söylerken, başka bir öğretmen arkadaşın, benim çocuklarım için sitayişte bulunmakta ve çocuğumun: azamî saygılı, ders çalışmasında ve ders dinlemekteki fedâkârlığı sebebiyle beni tebrik etmekteydiler.
Hasılı, evde eğitim ve ebeveynin – bilhassa annelerin, çocuklarını eğitmeleri ve şefkatlerini yerinde kullanarak, çocuklarının bir olumsuz davranışında-o davranışı hoş görmeyerek- onlara gereken ikazı yaparak, o davranışının yanlış olduğunu belirtmelidir, vesselâm.