Memleketimizde Mart ve Eylül aylarında saatler ileri-geri alınarak elektrik tasarrufu (!) yapıldığından söz edilir.
Bu neye göre yapılır, ne kadar tasarruf sağlandığı hangi ölçüye göre hesaplanır? Bilemiyorum, ama şahsen saatlerin ileri-geri alınmasıyla elektrik tasarrufu sağlandığına ben kani olamıyorum. Yaklaşık 40 senedir bu saat ayarlaması yapılır, ama benim tasarruf sağlanabildiğine dair şüphelerim geçmemiştir. (Belki başka bir sebebe binaen de bu uygulama yapılıyordur.)
Eğer gerçekten elektrik tasarrufu yapılacaksa, ana yollardaki yüksek mumlu lambaların (hâlâ yanıyorsa) gündüz söndürülmesi icap eder. Başta devlet daireleri ve okullar olmak üzere, elektriğin boşu boşuna ve devamlı surette açık bırakılmaması için tedbirler alınır. Elektriği kaçak kullananlar tesbit edilip bunu yapmaları önlenir. (Bu yapılmadığı gibi kaçak elektriğin bedelinin, borcunu ödeyen vatandaşa fatura edilmesi de sadece bizde vardır.)
Elektrik tasarrufu için yapılacaklar saatlerle oynamaktan ziyade, israfı önlemekle gerçekleştirilebilir kanaatindeyim. Devlet dairelerinde kaloriferler yanıyor, üstelik klimalar da var. Bunlar yüklü elektrik harcarken üstüne, masa altlarında elektrikli ısıtıcılar da uzun müddet yakılmaktadır. Bunlara bir çekidüzen verilmelidir.
İstanbul’un vesair şehirlerin ana yolları üzerinde yanan yüksek mumlu lambaları gündüz söndürülmeli, metro, tramvay, otobüs ve hatta vapurlarda yazın klimalar çalışırken camlar açtırılmamalıdır. Üsküdar’da sokaklara sık aralıklarla lambalar asıldı. (Bunlardan biri de yattığım odanın penceresine bakıyor ve gece beni uyutmuyor.) Bunlar daha seyrek ve ihtiyaç olan yerlere yapılsaydı. Ayrıca direklere ve ana caddelerin üzerlerine hazırlanan bol ışıklı pano ve belediye reklâmları, insanların pek dikkatini çekmediği gibi, fazla da elektrik sarf ediyor. Taşrada da bazı mahallerde ve bahçelerde sokak lambalarının şahısların bahçe içlerine dikildiği ve evlerin sanki istifadesine sunulur şekilde yerleştirildiği görülmektedir. Her görülebilen israfın ve alınacak tedbirlerin sıralanması yapılacak olsa yazımız uzayıp gidecektir.
Her neyse, bu saatlerin ileri alınmasıyla alâkalı olarak bazılarımızca malûm bir ilçede ve köylerinde mukim olanlar, saatlerini gece 3’ten 4’e bir saat ileri alabilmek için gece 3’ü beklemektedirler. Ora halkının erken yatmak âdeti iken gece yarısı olduğu halde ışıkların hâlâ yanık ve uyumadıkları tesbit edilince; köylerin muhtarları, kaza ve belde belediye başkanları şu anonsu yapmak mecburiyetinde kalmışlardır:
“Saatlerinizi ileri almak için gecenin 3’ünü beklemenize lüzum yok, sabah kalktığınızda da ileri alabilirsiniz, duyurulur.”
Aynı mahallin insanlarından biri de saatlerin geri alınacağı vakit, evde ne kadar kol, masa ve duvar saati varsa toplayıp saatçiye götürür. Hemşehrisi olan saatçi de, “Sadece bir saat geri alınacak, diğerlerini geri götür.” cevabını verir, vesselâm.