İnsan, ahsen-i takvim üzerine, eşref-i mahlûkat olarak yaratılmıştır.
Bu Kur’ân ve hadislerde böyle belirtilir. Buna ‘fıtrat da diyebiliriz. Her insan farklı fıtrat ve karakterde yaratılmıştır. İnsan yapısını en güzel şekliyle Bediüzzaman Hazretleri, Risale-i Nur’da; “İskelete et giydirilmiş” şeklinde tarif eder. Evet, insanın asıl olan bedeni iskelettir. Ona, -Bediüzzaman’ın da ifade ettiği gibi- et giydirilerek yapısı meydana getirilmiştir. Ve ruh üflenerek, duygular ilâve edilerek en mükemmel şekliyle ortaya çıkarılmıştır. İnsanın da bu duygu ve uzuvları yerinde ve iyi kullanması icab eder.
Okulda bazı öğrencilerin -ebeveyninin eğitmediği veya eğitemediği- olumsuz ve problem öğrencilerin bulunması eğitim ve öğretimi etkiler. En yakınları veya birkaç nesil geriye gidilerek onlarda bir problemin veya olumsuzluğun olduğu tesbit edilir. Bu da, genetik bir olumsuzluğun var olduğu gerçeğini ortaya çıkarır. Zaten bu şekliyle, yaz-boz tahtası haline getirilen eğitim sistemiyle aksaklıklar devam edecektir.
Eğitimcilerin, pedagojik bir yaklaşımla meseleleri halletmesi biraz mümkün olabilir. Okullarımızda ‘Rehberlik’ servisinin kurulması ve olması zaten bu yüzdendir. Evet, ‘her insan kendi fıtratı üzerine doğar’. Sonra, ebeveyninin telkinleriyle onların yolu üzerinde yürür. Ancak daha sonra mükemmeli yakalar ve doğru yolu bulur. İnsan da bu uzuv ve duyguları iyiye kanalize etmek, doğru yerde kullanmak durumundadır. Aksi halde problemler ve meselelerin çıkması kaçınılmazdır, vesselâm.