Görüş - Dr. İ. Seyda Durgun
GİRİŞ
Hakikatin birçok rengi ve boyutu vardır. Meselâ bir filin fil olduğunu nasıl anlarız?Mevlânâ’nın Mes-nevî’sinde anlatılan fil hikâyesi bu açıdan dikkat çekicidir. Benzer misalleri Said Nursî de verir ve hakikatin birçok veçhesi olduğunu vurgular. Diyelim ki karanlık bir odadasınız veya bir fili hiç görmediniz, ama tarif etmeniz gereki-yor. Bu durumda herkes kendi bilgisi ve kabiliyetiyle fili tarif etmeye çalışacaktır. Birisi kulağını, diğeri hortumunu, bir başkası ayağını tutar ve ona göre bir şeye benzetir. Oysa filin tamamı bunların hiçbiri olamayacaktır; herkes filden bir şeyi tarif eder, ama bir bütün olarak tarif edemez.
1. HAKİKATİ ALGILAMAK
1.1.Dünyayı nasıl algılarız?
Dünya nedir meselâ? Bir kitap mı, bir mezra mı, bir ayna mı, bir ticaret yeri mi, bir misafirhane mi veya bir seyir yeri midir? On Yedinci Söz’e bakarsak her biri doğru olmakla birlikte hepsidir.1 Anlaşılıyor ki hakikatin renkleri ve hatta aynı renklerin tonları da vardır. Gerçeklik, tıpkı bir prizmanın güneş ışığını farklı renklere ayırması gibi çok yönlüdür. Her birimiz, sahip olduğumuz tecrübeler, inançlar ve bakış açı-larıyla gerçeği farklı bir renkte görürüz. Bu, bizim gördüğümüz rengin yanlış ol-duğu anlamına gelmez, ancak eksik olduğu anlamına gelir. Tıpkı bir prizmanın sadece bir rengi göstermesi gibi, bizim de tecrübelerimizle sınırlı bir perspektifimiz yani bir bakış açımız vardır. Gerçeği tam olarak anlamak için, farklı renkleri bir araya getiren, yani tüm perspektifleri göz önünde bulunduran bir yaklaşıma ihtiyacımız vardır.
1.2.Suyun rengi konulan kabın rengini alır
Suyun rengi, konulduğu kabın rengine göre değişir, bu herkesin bildiği bir şeydir. Benzer şekilde, insanlar da çoğunlukla gerçeği olduğu gibi değil, kendi anladıkları ve gördükleri biçimde yorumlar ve ifade ederler. Meselâ kırmızı bir kapta suyu gören birinin “Suyu kırmızı görüyorum” demesi, kendi perspektifinden doğru olabilir; ancak bu, hakikatin tam bir ifadesi değildir. Hele bir de bu gözlemden “Bütün sular kırmızıdır” gibi bir genelleme yapmak, gerçekliğe tamamen ters düşer.
1.3.Herkesin Kendisine Mahsus Bir Dünyası Vardır
Said Nursî de bu konuda dikkat çekici bir benzetme yapar: “Herkes kâinatı kendi aynasıyla görür.”2 “Herkesin her günde şu âlemden mahsus bir âlemi var. Hem o âlemin keyfiyeti o adamın kalbine ve ameline tâbidir. Na-sıl ki ayinende gö-rünen muh-teşem bir saray, ayinenin rengine bakar. Siyah ise siyah görünür, kırmızı ise kırmızı görünür. Hem onun keyfiyetine bakar. O ayine şişesi düzgün ise sarayı güzel gösterir. Düzgün değil ise çirkin gösterir...”3 Ona göre dış dünyayı algılayışımız, bir aynaya benzer. Herkesin her gün kendine has bir âlemi vardır ve bu âlemin nite-liği, kişinin kalbi ve amellerine bağlıdır. Meselâ aynanın camı siyahsa, gördüğü manzara da siyahtır; kırmızıysa kırmızı-dır. Aynanın düzgünlüğü de önemlidir: Cam pürüzsüzse, karşısındaki sarayı güzel gösterir; eğer değilse, o sarayı çarpık ve bozuk olarak yansıtır.
2.SOSYAL OLAYLARDA HAKİKATİN ÇEŞİTLİLİĞİ
2.1. Önyargıların Hakikat Üzerindeki Etkisi
Bugün, farklı siyasî grupların bir olay hakkında birbirinden tamamen farklı yorumlar yap-maları, “kır-mızı camlı gözlük” örne-ğine benzer. Meselâ bir grup için eko-nomik reformlar ve yatırımlar ol-umlu bir gel-işme olarak görülürken, başka bir grup aynı re-formları halk-ın hayat stan-dartlarını zor-laştıran bir hamle olarak değerlendirebilir. Her iki taraf da kendi perspektifinden doğruluk payına sahip olsa da hakikatin bütününü kavrayamaz çünkü her biri kendi “camının rengi”ni yansıtır, yani kendi siyasî görüşünü doğru bulur.
Medya, toplumun dış dünyayı algılama şekli üzerinde oldukça etkilidir. Tıpkı Bediüz-zaman’ın “ayna” benzetmesindeki gibi, med-yanın siyasi olayları sunma şekli, izleyicinin veya okuyucunun hakikati hangi renkte ve ne biçimde gördüğünü belirler. Farklı siyasî eği-limlere sahip medya kuruluşlarının, aynı ol-ayı tamamen zıt biçimlerde yansıtması bu duruma örnek verilebilir. Bir olay, bir medya kuruluşunda eleştirel bir gözle aktarılırken, başka bir medya kuruluşu aynı olayı övgü dolu ifadelerle sunabilir. Bu da haki-katin parçalı algılanma-sına sebep olur.
2.2. Sosyal Medyada veya Kendi Kabında Gelişen Algılar
Sosyal medyanın da insanlara bir çeşit ayna görevi gördüğü söylene-bilir. Ancak sosyal medya, algoritmalar aracı-lığıyla kişileri benzer görüşlerle donatılmış bir dijital kabın içine hapseder. İnsanlar, burada çoğu kez kendileri gibi düşünen-lerin içeriklerini gördükleri için, siyasî olayları da bu dar perspektiften algılar-lar. Meselâ bir seçim sürecinde herkes kendi desteklediği adayın veya partinin başarıya ulaşacağını düşünme eğilimin-dedir, çünkü gördükleri bilgiler bu yönde şekillenir. Bu durum, “her şey kırmızı” ya da “her şey mavi” diyerek gerçeği tek renkten ibaret sanma hatasını doğurur.
2.3. “Galileo’nun Matematik Dili”, Verilerin Manipülasyonu ve Genelleme Yapmak
Galileo, “Doğanın dilini anlamanın yolu, matematik ve geometriyi öğren-mekten geçer”4 diyerek önemli bir konuya dikkat çekmişti. Bu anlayış, günümüzde de yalnızca bilimde değil insan, toplum ve siyaset gibi karmaşık insan etkileşimlerinin olduğu alanlarda da geçerlidir. Veriye dayalı analiz ve gerçekçi bir bakış açısı, doğru sonuçlara ulaşmak için kritik öneme sahiptir. Ancak veriler ne kadar güçlü olursa olsun, manipülasyon veya çarpıtma ile yanıltıcı bir araç hâline gelebilir. Veriler, gerçekleri objektif bir şekilde ortaya koyabilir. Ancak yanlış bir lensle bakıldığında, hakikat eğilip bükülür ve bir yanılsa-maya dönüşebilir.
Meselâ bir grupta bir düşünce veya bir eğilim seslendirilirken 20 kişinin görü-şünü alıp, bu sonucu tüm grubun düşüncesi gibi yansıtmak ciddî bir yanlılığa ve tarafgirliğe neden olur. Bu durum, geri kalan 80 kişinin iradesini yok saymak anlamına gelir. 20 kişinin görüşü, grubu temsil eden bir bütün değildir; bu, Galileo’nun eksik bir geometrik formülle kâinatı anlamaya çalışması kadar hatalı olur.
Manipülasyon sadece genel-lemelerle sınırlı kalmaz, aynı zamanda eksik bilgi sunma veya bazı verileri görmezden gelme yoluyla da yapılır. Bu, eksik bir perspektif oluşturur ve tartışmalarda adaletsiz bir ortam oluş-turur. Mesela X platformunda yapılan bir “bir faaliyet başlığı/hashtag” kam-panyasında sadece belirli yorumları ön plana çıkaran algoritmalar, sanki herkes aynı fikirdeymiş gibi bir duruma neden olabilir. Halbuki farklı görüşler çoğun-lukta olabilir, ancak bu bilgiler göz ardı edildiği için insanlar bu farklılığın far-kına varmaz.
2.4. Hakikate Ulaşma İhtiyacı: Tüm Renkleri Görebilen Bir “Ayna” Oluşturmak
Tüm bu farklı bakış açılarının üstesinden gelmek için, hakikatin bütün yönleriyle algılanabilmesi önemlidir. Tıpkı her rengi yansıtan bir “ayna” gibi, haki-kate ulaşmak isteyen kişilerin farklı görüşleri dinleyerek daha geniş bir perspektif geliştirmeleri gerekir. Bu, top-lumda “ortak bir gerçeklik” algısının oluşmasına katkıda bulunabilir. Meselâ siyasî partilerin farklı kesimlerin ihtiyaç-larını anlayarak uzlaşma kültürünü benimsemeleri, gerçek çözüm önerilerinin ortaya çıkmasını sağlayabilir.
-DEVAM EDECEK-
Dipnotlar:
1- Risale-i Nur/Sözler/On Yedinci Söz, S. 187; 2- https://kulliyat.-risaleinurenstitusu.org/asa-yi-musa/hatime/153; 3- Sözler, 21. Söz, 1. Makam, 5. İkaz, https://www.yeniasya.com.tr-/risale-i-nur-dan/her-yeni-gun-yeni-bir-alemin-kapisidir_592012; 4- Galilei, G. (1997). "Galileo on the World Systems: A New Abridged Translation and Guide". University of California Press.