Yaz okulunda çocuklarla geçirdiğim zaman diliminde en çok şunu fark ettim ki ‘çocukların zihni ve farkındalıkları gerçekten çok açık’. Çocuklara ne anlatırsak ertesi gün dillerinde tekrarlıyorlardı. ‘Çocukların aklında kalmıyor’ diye bir durum yok.
Risale-i Nur eserlerinde şöyle yazıyor: ’Bir çocuk, küçüklüğünde kuvvetli bir ders-i imanî alamazsa, sonra pek zor ve müşkül bir tarzda İslâmiyet ve imanın erkânlarını ruhuna alabilir. Adeta gayr-ı müslim birisinin İslâmiyeti kabul etmek derecesinde zor oluyor, yabani düşer.’
Çocuklarımızı etkileyen ve nasıl bir birey olacağını şekillendiren ebeveynlerin duygu ve düşünceleridir. Çocuğumuza yol arkadaşı rehber olurken bizim arzularımız onları oldukça etkilemektedir. Çocuğuma güzel ahlaklı olması için dini eğitimde öğrensin diyerek yola çıktığımızda çok güzel sonuçlar alınmaktadır. Günümüzde bazı ailelerde şunu fark ediyorum dünyevileşme olduğu için çocuklarını dini kurumlara vermek istemiyorlar.
‘O şefkatli valide, çocuğunun hayat-ı dünyeviyede tehlikeye girmemesi, istifade ve fayda görmesi için her fedakârlığı nazara alır, onu öyle terbiye eder. “Oğlum paşa olsun” diye bütün malını verir, hafız mektebinden alır, Avrupa’ya gönderir. Fakat o çocuğun hayat-ı ebediyesi tehlikeye girdiğini düşünmüyor. Ve dünya hapsinden kurtarmaya çalışıyor; Cehennem hapsine düşmemesini nazara almıyor. Fıtrî şefkatin tam zıddı olarak, o mâsum çocuğunu, âhirette şefaatçi olmak lâzım gelirken dâvâcı ediyor. O çocuk, “Niçin benim imanımı takviye etmeden bu helâketime sebebiyet verdin?” diye şekvâ edecek. Dünyada da, terbiye-i İslâmiyeyi tam almadığı için, validesinin harika şefkatinin hakkına karşı lâyıkıyla mukabele edemez, belki de çok kusur eder.‘
Din konusu kainatta her şey ile bağlantılıdır. Din ile fen ilimlerinin birlikte okutulduğu ve güzel başarıların elde edildiği nice güzel yerler var. Yaz mevsiminde çocuklarımızın camilerdeki Kur’an derslerimiz çocuklarımızın zihnine güzel nakşoluyor.
Risale-i Nur sohbetlerinin olduğu rahmani ortamlarda ise çocuklar ile şenlenmektedir. Sohbetlere gelirken çocuklarımızı da getirelim ki onlarda güzel nurani atmosferden istifade etsinler. ‘Çocuğu bir yerlere bırakayım da rahat ders dinleyeyim ‘diye düşünüp evladımızı getirmediğimizde bir yanımız hep eksik kalıyor, belki de şefkat tokadı olabiliyor. Bin bir meşakkat sonucu evladımız ile dersin tadı bir başka güzel oluyor. Dershane içinde çocuk ile inip çıkmalar, odaları gezmeler hepsi tavaf gibi sevap oluyordur.