Risale-i Nurları tanıması İstanbul’da olur ve Üstadı Emirdağ’da ziyaret eder. Risale-i Nur’a hizmet için ev, evlenme, çoluk çocuk herhangi bir şeye sahip olma, bunların hepsini terk eder ve sadece hizmeti düşünür.

Merhum Mesut Zeybek ile kendisini ziyaret ederdik. Anlattıklarından birisinde Üstad Hazretleri 1953’de İstanbul’a geldiklerinde kendisi tek başına dershanede kalıyor. Fakat Üstad Hazretlerine, “Ben memleketime dönmek istiyorum, burada ne gelen var ne giden kimse yok.” Diyerek müsaade ister. Fakat Üstad Hazretleri müsaade etmez. “Burada tek başına da olsan yine kal, medreseyi kapatma” der. Ve şimdiki İstanbul’un mimarlarından biridir.

Kendisi merhum Mesut Zeybek’le Makedonya’ya gidecekleri zaman sohbet ederek gidecekleri vasıtaya kadar eşlik etmiştik. Allah rahmet eylesin. Çünkü rahmete müstahaktır.

***

Üstad Hazretlerinin Hüsrev ve Kahraman Tahiri’nin üçüncüsü dediği: Hasan Atıf Egemen

1900 senesinde Sinop’ta doğan Hasan Atıf Egemen, hayatı Aydın taraflarında geçtiği için Aydınlı Hasan veya daimi kullanılan ismi Atıf Hoca, İzmir’de 1988 senesinde bereketli bir ömür geçirerek 88 yaşında vefat eder.

Üstad Hazretlerini ilk defa 1941 yılında Kastamonu’da ziyaret eder ve 1943 yılında Denizli hapsine girer. 1949’da Aydın Nazilli’ye bağlı Sultanhisar’a yerleşir. Burada Risale-i Nurları yazarak belirli bir makama ulaşır. (Yani Hüsrev ve Kahraman Tahiri’nin üçüncüsü unvanını Üstad’dan alır.)

1951’de Konyalı Halıcı Sabri ağabey ile Nazilli’de bir hapis hayatı daha yaşar. Kendisini Merhum Mesut Zeybek ile ziyaret etmiştik. Osmanlıcası çok güzel olduğu için çok talebeye Osmanlıca öğretmiştir. Bunlardan birisi de benim. Ziyaretimizde sohbetten sonra kendisinden bizlere dua etmesini istedik. “Evet, size dua edeceğim fakat bir şartım var. Osmanlıcayı öğreneceksiniz” dedi. Biz de öğrendik. Kabri İzmir Çamlık’taki Ahmet Feyzi Ağabeyin kabrinin olduğu yerdedir. Allah rahmet eylesin. Nur içinde yatsın. Bize de şefaat etsin.