"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hayırlı amellerin değişkenliği-4

Hasan Doğan
21 Temmuz 2024, Pazar
Geçen yazımızda hayırlı amellerin değişkenlik göstermesi durumlarından üçüncü kısmı olan, vakar-gurur, tevazu-zillet ve mahviyet kıyaslamalarından bahsetmiş idik.

Bu yazımızda ise dördüncü kısım olan: “Meselâ: Tertib-i mukaddematta tefviz tembelliktir, terettüb-ü neticede tevekküldür. Semere-i sa’yine, kısmetine rıza kanaattir, meyl-i sa’yi kuvvetlendirir; mevcuda iktifa dûnhimmetliktir” kısmını Risale-i Nur penceresinden izahına çalışacağız. Bir işin daha başında iken “Benim rızkımı ve nasibimi veren Allah’tır, ben ona tevekkül ettim” demek tenbelliktir. Çünkü önce biz kendimize ait olan vazifeyi yapıp sonra neticeyi Cenab-ı Hak’dan taleb edeceğiz.

Bu hususta bir iki misal verecek olursak; birinde bir Sahabi Peygamberimize “ben devemi serbest bırakıp Allah’a tevekkül etsem olur mu?” dediğinde, Efendimiz: “Sen önce deveni bağla sonra tevekkül et” demiş. Keza bir keresinde de boş oturan birkaç Sahabeye rastlayan Peygamberimiz onlara: “Siz burada niye böyle boş boş oturuyorsunuz?” deyince, onlar “Biz mütevekkiliz; Allah’a tevekkül ediyoruz. O bizim rızkımızı nasıl olsa verir” demişler.

Efendimiz ise onlara: “Siz mütevekkil değil, müteekkilsiniz yani yiyicisiniz” demiş. İşte kader bahsinde de özellikle Cebriye batıl mezhebi insanın iradesini devre dışı bırakarak adeta müteekkil bir duruma işaret eder ve her şeyi yapan Allah olduğu için dolayısı ile bizim çabalamamız boşunadır der adeta.

Peki ne zaman tevekkül etmiş oluruz? Vazifemizi yapıp neticeyi Allah’tan beklediğimiz zaman tevekkül etmiş oluruz. Bu durum; bir çiftçinin ekinini ekip, bir talebenin dersine çalışıp, musibet ve bir hastalığa düşmüş birinin çareleri aradıktan sonra ve hakeza neticeyi Allah’a havale etmesi durumları tevekkül oluyor. Bu husus 23. Söz’ün 1. Mebhas’ının 3. Noktasında tafsilatı ile izah edildiği gibi, tevekkül eden ve etmeyenin en güzel misalini yükünü gemiye bırakanın tevekkül ettiğini ve ben kuvvetliyim sırtımda yükümü muhafaza ederim diyenin tevekkül etmediğini ve herkese mudhike yani maskara olduğunu izah eder.

Peki, bir çok işimizde vazifemizi yapıp neticeyi Allah’a havale edip tevekkül ettik, o zaman ne olacak sonuçta. İşte bu tevekkül neticesinde semere-i sa’y, yani çalışmamızın karşılığına ve kısmetimize razı olursak kanaat etmiş oluruz ve Cenab-ı Hakk’ın rızasını kazanırız. Bu durum bizim çalışma şevkimizi de arttırır. Peki kanaat etmeyip hırs gösterirsek, yine Üstadın 22. Mektubun 2. Mebhas’ında tafsilatı ile izah ettiği hırs ve neticesinde de hasarete uğrayıp çalışma şevkimizin de kırılacağını söylüyor. O halde neticeye razı olduk ve kanaat ettik ve böylece bu bize yeter artık çalışmaya gerek yok mu demeliyiz.?

İşte böyle yaptığımızda da Üstad, bu durumu dûnhimmetlik yani gayretsizlik olarak ifade eder. Bu hususta Peygamber Efendimizin bir hadisi ile mevzumuza nihayet verelim inşaallah. Der ki Resulullah: “İki günü eşit olan ziyandadır.” 

Rabbim bizi gerçek manada tevekkül eden ve kısmetine rıza gösterip mevcuda iktifa eden gayretsiz kullarından eylemesin inşaallah. 

Okunma Sayısı: 806
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Necmi TORUN

    21.7.2024 17:11:57

    Muhteva itibarıyla güzel bir makale .Tebrik ederim. Yalnız son paragraf dua cümlesinin "ve"' ye kadar olan kısmı cümlenin fiili(yüklemi) ile uyumlu değil ve olamaz. Acaba yanlışmı anladım?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı