Geçenki yazımızda hayırlı Amellerin Değişkenliğinin birinci kısmı olan neviden nev’e değişikliğini işlemiştik.
Bir diğer değişkenlik durumu da sınıftan sınıfa değişkenlik gösterdiğini de üstad şöyle izah eder; “Meselâ: Zayıfın kavîye karşı izzet-i nefsi, kavîde tekebbür olur. Kavînin zayıfa karşı tevazuu, zayıfta tezellül olur.” Yani zayıf birinin karşısındaki kuvvetli olan birine izzet-i nefis göstermesi normal bir vaziyet olduğu halde, kuvvetli olan birinin zayıfa karşı izzet-i nefis göstermesi tekebbüre yani büyüklenmeye sebep olur. Kuvvetli olan kişi zaten yeri belli olduğu halde kendisinden daha zayıf olanın üzerinde bir baskı kurup böbürlenmesi çok soğuk kaçar, ancak zayıf olanın ise kendisinden daha güçlü ve kuvvetli olan biri karşısında hakkını ve hukukunu koruyamaması durumu olduğunda da tezellüle sebebiyet verir ki bu durum toplumda havassın avamı ezmesine sebebiyet verir.
Ayrıca, Üstad Risale-i Nurun muhtelif yerlerinde bu mevzuyu izah eder. 22. Mektup olan Uhuvvet Risalesinin 5. Vecih’inde hayat-ı içtimaiyede inat ve tarafgirliğin muzır olduğu bahsinde “ihtilafın ümmette rahmet olduğu” hadis-i şerifini izah ederken de o ihtilafın müsbet ihtilaf olduğunu izah eder.
En güzel izahını da mevzumuz ile alakalı olarak şöyle yapar: “Hem tarafgirlik marazı, mazlum avamı, zalim havassın şerrinden kurtarıyor. Çünkü bir kasabanın ve bir köyün havassı ittifak etseler, mazlum avamı ezerler. Tarafgirlik olsa, mazlum bir tarafa iltica eder, kendisini kurtarır.” Dolayısı ile Zayıf durumdaki fertlerin zayıflığının şe’ni kendilerinden daha kuvvetli olan şahıs ve gruplara karşı, ittifak ederek haklarını müdafaa etmeleri gerektiğini izah eder.
Keza Münazarat adlı eserinde kendisine; şeyh, ağa ve beylerin meziyetleri gereği onlara tezellül etmeleri ve kendileri üzerinde tahakküm kurmaları gerektiği ve onlara hürmetin elzem olduğunu sual eden avama da şöyle cevap verir; “Velâyetin, şeyhliğin, büyüklüğün şe’ni tevazu ve mahviyettir; tekebbür ve tahakküm değildir. Demek tekebbür eden, sabiyy-i müteşeyyihtir (şeyhlik taslayan çocuktur); siz de büyük tanımayınız.”
Bu izah edilen mevzu aynı zamanda kuvve-i gadabiyenin vasat mertebesi olan şecaat durumunu da tam isbat eder ki hak ve hakikat namına olduğu için bizden ne kadar büyük ve rütbesi ne olursa olan bize tahakküm eden birine şecaat cesaretini göstermemiz gerektiğini de bize ders veriyor.