'Çayın iyisi odun ateşinde, insanın iyisi gönül ateşinde demlenir' derler.
Serhat şehir Kars'ta da çayhaneler odun ateşinde demlenen çaylarıyla dikkat çekiyor. Çayhane işletmecileri güne her gün tan vaktinde başlıyor. Odun kırıp ocaklarını közleyen çayhaneciler, acı tatlı müşterilerinin her gününde yanlarında oluyor. Odun ateşiyle demlenen çayın tüm gün közü hiç sönmüyor.
Kars şehir merkezinde bir elin parmaklarının sayısını geçmeyen çayhaneler genellikle cami çevrelerinde yer alıyor. İmsak ile açılan iş yerlerinde ilk önce odun kırılıp ocak yakılıyor. Közlenen ateşin ardından ise meslek sırrı olan çaylar demleniyor. Sabah namazı sonrası birerli ikişerli müşterileri gıcırdayan kapıları açıp çay hazır mı diyerek çayhanelere giriyor. Kars'ta 20 yıldır çayhane işleten Ahmet Mamay odun ateşindeki çayın demini, tadını diğer ocak ve ısıtıcıların vermediğini söylüyor. İl dışından Kars'a gelenlerin çaylarından içtikleri zaman kesin bir sonraki ziyaretlerinde kendilerine uğradıklarını aktarıyor.
İMSAK İLE AYAKTALAR
Çayhaneci Mamay, imsak vakti olan saat 4'te kalktığını, iş yerine gelip ocak hazırlığı yaptığını, demlenen çayla müşterileri beklediğini ifade ediyor. Mamay, köz çayın lezzetli olduğunu anlatıyor. Kars’ta sabahının soğuğunda sobaların yandığı çayhanelerde, içeri girenler ilk önce sırayla tokalaşıyor, selamlaşmanın ardından önüne gelen çayı yudumluyor.
ANALARIN TANDIRINDAKİ ÇAY TADINDA ODUN ATEŞİNDE ÇAY
Çayhanelerde yudumlanan çayların lezzetinden bahseden müdavimler çocukluk yıllarında köylerinde analarının tandırda demledikleri çayın tadını aldıklarını söylüyor. Latifede yapan müdavimler, "Annelerimiz demi az atardı şimdilerde arkadaşlar demi de çok atıyor. Annelerimiz koskoca çaydanlığa az bir çay atardı, ama o lezzet farklı olurdu. Şimdilerde ise o tadı buralarda alıyoruz." diyor. Duasız da olmuyor çay ocağının bereketi ve devamlığı için dillerin döndüğü kadar dua ediliyor.
MAYIS'IN 15'İNE KADAR SOBALARI YANIYOR
Kültürel manada da dikkat çeken çayhanelerde dini sohbetler yapılırken, sesi güzel olanlar ise ilahiler seslendiriyor.
Bardakların hızlı hızlı yıkandığı çayların dolup dolup boşaldığı işletmesini 20 yıldır işleten Mamay, "Közde çayın müşterisi daha fazla oluyor. Bizim burası doğu olduğu için 7-8 ay karın altındayız. Bu Mayıs'ın 15'ine kadar sürer. Sabahları cemaat camiden çıktığı zaman üşüyor. Biz de zaten namazdan önce açıyoruz. Namaz sonrası arkadaşlar geliyor."
SİYASETLE İŞLERİ YOK, ACI VE TATLI GÜNLERİNDE BİR ARADALAR
Çay içip muhabbetlerin yapıldığını aktaran Mamay, "Bizim siyasetle işimiz olmaz. Herkes kendi halinde, dini konuları tartışır, bilgiler alırız. Bilmediklerimizi sorar öğreniriz." diye ekliyor.
Çayhanelerde müdavimler olduğunu dile getiren Mamay, gelmeyen biri olduğu zaman araştırdıklarını, sorun ve sıkıntısı var mı diye baktıklarını ifade ediyor.
Mamay, "Devamlı gelen biri bir iki gün gözükmediği zaman telefon açıyoruz. Rahatsız mıdır? Bir sıkıntısı mı var? Haberini alırız. Elimizden geleni esirgemez yaparız." diye konuşuyor.
1 BARDAK ÇAY 50 KURUŞ
Kazançlarından da bahseden Mamay, "Harcımız borcumuzu kurtarıyor. Evimize bir ekmek götürüyoruz. Yağlandırıp ballandıracak durumumuz yoktur. Günde satıyoruz 100-200 çay, odunun tonunu alıyoruz 500 liraya, bir bardak çayı ise 50 kuruşa veriyoruz." diye anlatıyor.
Çayın bilmediğiniz faydaları ve Üstad Bediüzzaman'ın hayatından çay hikayeleri
Cenab-ı Hakk tarafından Kainat Kitabı'nda yaratılan ve mevcudatın istifadesine sunulan bütün şifa vesilelerini, Büyük İslam Alimi Bediüzzaman Said Nursi'nin “İlâçlara hasiyetleri veren ve tesiri halk eden ancak o Şafi-i Hakikî’dir.” ifadeleri çerçevesinde tefekkür etmek gerekmektedir.
İşte gerekli kullanımıyla harika bir şifa vesilesi görecek şekilde tasarlanan çay hakkında bilinmesi gerekenler...
Çay günlük hayatın içinde en fazla tükettiğimiz içeceklerin başında geliyor. İçmekten büyük mutluluk duyduğumuz çayın birbirinden farklı faydaları söz konusu.
Keşfedildiği günden beri yaşayan tüm medeniyetlerde kendine mutlaka bir yer bulan çay, günümüzde de hem en çok tükettiğimiz içeceklerin başında geliyor, hem de faydaları her geçen gün keşfedilmeye ve farklı alanlarda da kullanılmaya devam ediyor. Bu kadar çok tükettiğimiz, sevdiğimiz, hatta üzerine şiirler yazdığımız çayın pek bilinmeyen kullanım alanlarını cayaski.com yazarı Elif Evren Akçaya anlattı.
Çay üzerine araştırmalar yapan ve yazılar yazan Akçaya, çayın içilmesi dışında da faydaları olduğuna dikkat çekti.
İŞTE ÇAYIN BÜNYESİNDE DERC EDİLEN FAYDALAR:
- Saçlarınız matsa, şampuanladıktan sonra, son su olarak ılık bir demlik çaydanlıkla durulamayı deneyin, bu işleme düzenli devam ettiğinizde saçlarınız parlayacaktır,
- Yemesi güzel ama ya sonra ellerden çıkmayan balık kokusu? Çare yine çay! Çıkmayan balık ya da soğan kokusu için elleriniz demli ılık çay ile yıkamayı deneyin.
- Yaz geceleri peşimizi bırakmayan ısrarcı sivrisinekler için daha önce demlediğiniz çay posasını kurutarak bir kapta yakmayı deneyin. Tabi, sonrasında kaçan sivrisineklere de el sallamayı unutmayın! Bu arada adaçayı yaktığınızda da aynı etkiyi alabilirsiniz.
- Buzdolabınızdan çıkmayan kokular için, minik bir kabın içine demlikte kalmış çay posasını koymayı deneyin. Kokuyu çektiğini fark edeceksiniz. Tabi öncelikle dolabınızı temizleyerek bu işlemi yaparsanız tamamen kokudan kurtulmuş olursunuz.
- Saçlarının rengi için kına kullanan hanımlar, eğer kınanın içine çay (demlenmiş suyu) eklerlerse kınanın rengi daha koyu ve kestane kabuğu renginde olur.
- Yağlı ciltler için de çay kullanabilirsiniz. Demlenmiş, oda sıcaklığında soğutulmuş çay ile cildinizi temizlerseniz etkisini kısa sürede fark edersiniz.
- Adaçayını demleyip,süzün ve soğumaya bırakın. Boğaz gargarası olarak kullanabileceğiniz adaçayı, iltihaplara ve boğaz ağrılarına oldukça iyi gelir ve kimyasal içermediği için doğal bir yöntem olarak istenen aralıkta kullanılabilir. Aynı zamanda dilinizi ısırdıysanız da siyah çay ile günde 3 defa gargara yapabilirsiniz. Acınız daha kısa sürede geçecektir.
- Yıllardır çaydan yardım aldığımız bir başka konu ise gözde oluşan çapaklar. Ilık poşet çay ile gözünüzün üzerinde gezdirebilir, ya da ılık çaya batırdığınız pamuk ile göz etrafınızı temizleyebilirsiniz. Bu yöntem aynı zamanda göz çevrenizi de yapılandırıyor ve şişliklerin inmesini de kolaylaştırıyor.
Bediüzzaman'ın hayatından çay hikayeleri
Tenekeci Abdullah Gayretlioğlu anlatıyor
Çay kaşığına Bediüzzaman’ın vefası
Ben tenekeciyim ya, bir gün Bediüzzaman’ın çay kaşığı kırılmış, baktım Zübeyir geldi. “Üstad’ın selâmı var bunu yapıver” dedi. Bakır, teneke, altın lehim tutar da alüminyum lehim tutmaz. Denedim lehim tutmuyor… Gittim o kaşık gibi yüz paraya bakkaldan bir çay kaşığı aldım. “Bunu götürün Üstad’a verin” dedim. Üstad bakmış “Bu benim kaşık değil, ben kendi kaşığımı istiyorum” demiş. Bu sefer Ceylan geldi “Üstad bunu istemiyor kendi kaşığını istiyor” dedi. Ben ocağı yaktım, tenekeden bir bilezik yaptım, kendi kaşığına sıkıca geçirdim. “Hah tamam bu kaşık bana yirmi beş senedir hizmet ediyor” demiş Üstad. (Ağabeyler anlatıyor - Ömer Özcan)
Üstad Hazretleri elinde bir çay tepsisi, içeri girdi
Son Şahitler'den yüzbaşı Refet Barutçu Ağabey, l934 senesinde Isparta'da Ada Kahvesi denilen bir mahaldeki bağ içinde iki katlı bir evde bulundukları bir sırada cereyan eden bir hatırasını şöyle anlatıyor:
"Hüsrev Altınbaşak ile birlikte Nur Risalelerini yazarak çoğaltıyorduk. Üstad da üst odada idi. Bir ara kapı tıkırdadı ve açıldı. Bir de ne görelim, Üstad Hazretleri elindeki bir çay tepsisinde iki bardak çayla içeri girdi.
"Biz heyecan ve mahcubiyetle; 'Aman Üstadım' diye fırlayıp elinden tepsiyi almak istedik, elini kaldırarak 'yo, yo ben size hizmet etmeye mecburum' dedi.
"Aman Yarabbi bir de mecburiyet ekliyor. Bu ne tevazu, bu ne nezaket.... Ben bu nezaket ve tevazuyu ne Mekteb-i Âliyede, ne Mekteb-i Harbiyede, ne de ailemde hiçbir yerde görmedim."
(Son Şahitler, Necmeddin Şahiner)
Bardağın dibinde kalan çay
Bediüzzaman hazretleri Çayı çok severdi. Günde birkaç defa talebelerine çay demletir ve hep beraber içerlerdi. Bardağına da birkaç damla limon damlatırdı.
Barla’da kaldığı günlerde, Eğirdir Dağ Komando Talimgahında binbaşı olan talebesi Hulûsi Bey onu ziyarete gelmişti.
Hulûsi Bey çok değer verdiği bir talebesiydi. Onunla yaptığı mektuplaşmaların neticesinde pek çok risale ortaya çıkmıştı. Hatta Mektubat adlı eser bu şekilde meydana gelmişti.
Talebesine çay ikram etmek istedi. Zaman zaman gelip, hizmetini gören talebelerinden hiçbirisi yanında yoktu.
Kalktı, kendi eliyle çay yaptı.
İki bardağı vardı: Birisi küçük, diğeri ise büyük ve saplı...
Küçük olana kendi çayını doldurdu; büyük ve saplı olana da misafiri Hulûsi Beye...
Hulûsi Bey, her ne kadar:
– Zahmet etmeyin Üstad’ım, ben yapayım, dediyse de Bediüzzaman dinlemedi ve misafirine kendi elleriyle demlediği çayı ikram etti.
Hulûsi Bey, çayı demli severdi. Bediüzzaman’ın ona doldurduğu çay ise hem demli, hem de büyük bardakla idi.
Üstad’ıyla yaptığı sohbetin demiyle, demli çay güzel bir birliktelik oluşturmuştu. İştahla çayını içti.
Bardağın dibinde birazcık çay kalmıştı.
Bu, Bediüzzaman’ın hemen dikkatini çekti. Misafirini kırmak da istemedi. Yumuşak bir üslupla:
“Kardeşim,” dedi. “Sen sünnet bilmez misin…”
Hulûsi Bey mahçup olmuştu. Bardağın dibinde kalan son yudumu da içti. Büyük bir ders almıştı, hem de uygulamalı...
Ömrünün sonuna kadar bu sünneti uyguladı ve gördüğü herkesi uyardı. (Bediüzzaman'la Yaşayan Öyküler - Ömer Faruk Paksu)
http://www.yeniasya.com.tr/aile-saglik/cayin-bilmediginiz-faydalari-ve-ustad-bediuzzaman-in-hayatindan-cay-hikayeleri_373614