Ciddi bir kuraklık gelip kapımıza dayandı.
Başka pek çok konuda olduğu gibi su ve kuraklık konusunda da önceden tedbir almak nedense aklımıza gelmiyor. Yağmur yağdırmak insanların elinde olmadığına göre susuzluk ve kuraklığa karşı alternatif tedbirlerin önceden düşünülüp hayata geçirilmesinde fayda vardır.
Tabii ki her işte olduğu gibi bu konuda da ehil olanlara söz hakkı vermek icap eder. Eski Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Mustafa Öztürk, kuraklığa karşı alınması gereken tedbirleri anlatmış. Tedbirler elbette bunlarla sınırlı değil. Mesele, bilenlerin konuşması ve işi yapacak olanların da bu teklifleri dikkate alıp hayata geçirmesinde düğümleniyor.
“Önümüzdeki dönemlerde en fazla kuraklık çekecek ülkelerin başında da Türkiye geliyor” diyen Prof. Dr. Öztürk’ün tespitleri şöyle: “Çözüm nedir? Türkiye’deki bütün atık sular ileri kademe artırılacak, sulama ve kullanma suyu olarak kullanılacak. Mevcut sular yerine atık sular kullanılacak. Tarımda suyu seven ekime son verilecek. Yağmur suyu hasadını acilen uygulamaya koymamız lazım. Denize kıyısı olan şehirlerimizde yavaş yavaş deniz suyunu içme suyu olarak kullanma ile ilgili fizibilite çalışmalarını yapmalılar. Su yoğun sanayii işletmeciliğinden vazgeçilmeli. Yeraltı suları beslenmeli.”
Prof. Dr. Mustafa Öztürk, şunları da söylemiş:
“Türkiye, İkinci Akdeniz kuşağı bölgesinde olduğu için iklim değişikliğinden ve küresel ısınmadan, sıcak hava dalgalarından ve kuraklıktan en fazla etkilenecek ülkelerin başında geliyor. (...) Sıcak hava dalgası da kuraklığı tetikliyor. Yani önümüzdeki dönemlerde en fazla kuraklık çekecek ülkelerin başında da Türkiye geliyor.
“Ülkeler konuşuyor, konuşuyor, konuşuyor ama çözüm üretemiyorlar. Yılda 46 milyar tona yakın sera gazı salımı yapılıyor atmosfere. (...) Amerika, Avrupa Ülkeleri, Rusya, Suudi Arabistan, Kanada gibi ülkeler sera gazı salımında üst sıralarda yer alan ülkeler. Ve bu ülkelerde sera gazının azaltılmayla ilgili fiili uygulama yok. Sadece konuşuyorlar. Bu ülkelere Türkiye’de dahil.
“Türkiye’nin kuraklık ve sıcak hava dalgasıyla ilgili eylem planlarını ortaya koyması lazım. Bu geç kalınacak bir durum değil. Birkaç ay sonra eğer meteorolojik şartlar böyle devam ederse, ülke tarımsal kıtlığa gidebilir. Tarımsal kıtlık demek pahalılık demektir. Tarımsal kıtlık demek, tarımsal ürünlere eşit erişememek demektir.” (Konuşan: Yağmur Kaya, Artı Gerçek, 21 Ocak 2023)
Elbette dertler ve çareler bunlarla sınırlı değil. Mühim olan derdin farkına varmak ve hep birlikte çare aramak değil mi? Türkiye’yi idare edenlerin bir gün dahi beklemeden “Su ve kuraklık çare toplantıları” düzenlemesi doğru olmaz mı? Tarım ürünleri zaten pahalı. Bunun üstünde bir de ‘kuraklık zammı’ gelirse vay halimize. Allah beterinden muhafaza etsin. Amin.