Ancak Suudi Arabistan’ın ilk defa bu sene uyguladığı ‘turistik vize ile seyahat’ imkanı sebebiyle gayri resmi olarak hacca gidenler de oldu. Bu uygulama sonrası Diyanet kontrolü dışında hac ibadeti yapanlar da oldu. Hatta ‘turist’ vizesiyle hacca gidenlerin neredeyse ‘hac vizesi’ ile gidenler kadar olduğu dahi söylendi.

“Turist vizesi” ile hacca gidenlerin büyük sıkıntı çektiği ile ilgili haberler duyulduğunda idarecilerimizin “en başarılı spor dalı” gibi sahip çıktıkları “inkar etme” hastalığı nüksetti. TRT Haber’de yer alan “Suudi Arabistan ‘hac vizesi’ olmayanlara 10 bin riyal ceza uygulayacak” başlıklı bir bilgi şöyleydi: 

“Diyanet İşleri Başkanlığı, Suudi Arabistan’ın hac vizesi dışındaki vizelerle “kural dışı” hac ibadetini yapmaya çalışanlara 10 bin riyal para cezası uygulayacağını bildirdi. Diyanet İşleri Başkanlığı Hac ve Umre Hizmetleri Genel Müdürü, Suudi Arabistan makamlarının Müslüman ülkelerin her birine binde bir oranında hac kotası verdiğini, bu rakamın Türkiye için 85 bin civarına tekabül ettiğini söyledi. Suudi Arabistan Hac ve Umre Bakanlığının yayınladığı genelgeyle seyahat ve ticari vizelerle hac ibadetinin yapılamayacağını duyurduğunu hatırlatan (yetkili), şöyle devam etti:

“Suudi Arabistan Hac ve Umre Bakanlığı, bu sene hac zamanında hac vizesi dışındaki vizelerle kutsal topraklara girenlerin ülkeden derhal çıkaracaklarını ve cezalandırılacaklarını belirtti. (...) Bu çerçevede Türkiye olarak, Suudi makamlarıyla iş birliği içinde olacak ve yasa dışı yollarla hac yapmaya çalışanlarla ilgili her türlü tedbiri alacağız. Bu sebeple istenmeyen manzaraların olmaması, kendimizin ve devletimizin itibarını zedelememek için yanlış yollara tevessül edilmemelidir.” (trthaber.com, 16 Haziran 2024)

Bu ‘resmi’ habere rağmen, idarecilerimiz; kısaca, “Böyle bir şey yok. Biz ‘kaçak hacıları’ şikayet etmedik. Suudi Arabistan’ın kendi uygulamasıdır” diyerek ‘turist vizesi’ ile hacca giden Türk hacıların çektiği sıkıntıları inkar ettiler. İşin doğrusu, konu ile ilgili sosyal medyada yer alan haberleri dinleyince “Yaygın bir uygulama değildir her halde. Bir iki münferit olay olmuştur” diye düşünmüştük. Fakat, işin renginin hakikaten çok farklı olduğunu köyümüzdeki ‘kapı komşumuz’ hacılar gelince anladık.

Komşumuz Hacı Hamit Beyaz, hacda yaşadığı güzellikleri anlatırken mesele bu noktaya geldiğinde gözyaşlarını tutamıyor ve özetle; “Bize bunları yaşatanlara hakkımı helal etmiyorum. Bizim gibi ‘turist vizesi’ ile hacca gidenlere yaşattıkları sıkıntıları anlatmak mümkün değil. Sanki cinayet işlemiş kişiler gibi Suudi Arabistan polislerinden kaçıyorduk. Göz göre göre otellerimizde mahsur kaldık. Bu şekilde hacca gidenlerin çektiği sıkıntıları anlatmakla bitiremeyiz. Bu meseleye çara bulmayan ve Türk hacılarına eziyet edenlere hakkımız helal değil” diyor.

Ayrıntısı elbette idareciler bilir, ama tahmin ediyoruz ki benzer şekilde başka ülkelerden de çok sayıda kişi ‘turist vizesi’ ile hacca gelmiştir. Onlara dokunulmayıp, sadece Türk hacılara eziyet edilmesi sorgulanması gereken bir bilgi değil mi? 

Maalesef her zaman olduğu gibi yine vatandaşa kulak vermeme ve onların dertlerini dinlememe hadisesi ile karşı karşıyayız. Yalnız şunu da ifade edelim ki bu mesele ‘hacı Evleri’nde birinci gündem maddelerinden biridir ve idareciler bu meseleye çara bulamayarak yine çok ‘ah’ almış gibi görünüyor.