Bazı ülkelerdeki “Kur’an yakma eylemleri”nin özel bir projenin ve provokasyonun parçası olduğunu söylemek acaba ‘aşırı şüphecilik’ mi olur? Kur’an’ın mesajını gölgelemek isteyenlerin bu oyuna geldiğini anlaşılmıyor mu?
Her geçen gün daha fazla insanın “İslama teslim olduğu” bir atmosferde, ‘yeni Müslüman’ olacakları ürkütmek isteyenler bu planları yapmış olamaz mı?
İsveç’te Kur’an-ı Kerim’e yönelik saldırıya yüksek sesle itirazını dile getirdiği için provokasyonun düzenlendiği bölgeden polis tarafından uzaklaştırılan İsveçli Patrick Tovivanen’in sözleri bu bakımdan dikkat çekici: “(Kur’an yakan provokatöre itiraz ederken) Burada çirkin bir şey yapılıyor ve İsveç sistemi bozuluyor. İster sağcı olsun, ister solcu olsun İsveç’te yaşayan bir siyasetçi ya da başka biri, sakin olmalı ve kaos çıkarmamalı.”
Başkent Stockholm’de Irak asıllı Salwan Momika’nın Sergelstorg Meydanı’nda Kur’an-ı Kerim’i yakmasını eleştirerek güvenlik şeridinin arkasında bağıran İsveçli Tovivanen’i sivil polis, susturarak olay yerinden uzaklaştırmıştı.
Kur’an yakan ‘provokatörler’in İsveç ile bir oyuncak gibi oynadığını ve sistemi bozduğunu söyleyen hakperest Tovivanen, provokasyona tepkisini yüksek sesle dile getirdiği sırada (Kur’an yakan) Momika’nın yaptıklarını savunan bir vatandaşa da “Yaşlı başlı adamsın, yakında tabuta gireceksin. İsveç’i berbat eden bu adamı mı savunuyorsun?” diyerek itiraz etmiş. (AA, 27 Ağustos 2023)
İsveçli Patrick Tovivanen’in ortaya koyduğu tavır yaygınlaşırsa ne İsveç’te ne de başka bir ülkede kimse Kur’an yakmaya kalkışamaz. İsveçli Patrick Tovivanen’in tavrı, ‘fıtrat’ın konuşması olarak yorumlanabilir. Muhtemeldir ki bu şekilde düşünen çok sayıda “insaf ehli Avrupalı” vardır; ama bunlar seslerini yeterince duyuramıyor ya da duyurmaya çalışsalar da bu sesler medyada yer bulamıyor. İnanın İsveçli Patrick Tovivanen gibilerin tepkisi, çok sayıda siyasetçi ya da kuruluşun tepkisinden daha etkilidir. BM gibi kuruluşların yaptıkları ‘tepki çağrısı’ tam olarak karşılık bulmazken, insaflı insanların, hakperest Avrupalıların tepkileri çok daha etkili olur. Bu bakımdan İslam dünyasının yapması gereken şey, bir yandan diploması yolunu kullanırken öte yandan da ‘hür dünya’nın vicdanına seslenmeyi denemelidir. Ever vicdanları harekete geçirebilirsek hem “İslamdan korku” sona erer hem de apaçık bir provokasyon olan “Kur’an-ı Kerim yakma” eylemleri söner.
Bu provokasyonlara karşı İslam dünyanın herhangi bir şehrinde binlerce kişinin katılacağı bir ‘kınama mitingi’ mi etkili olur, yoksa 50 insaflı Avrupalının bu çirkinliklere itiraz eden çağrıları mı etkili olur; siz karar verin...