Kâzım Güleçyüz’ün tutuklanmasına dair hukukî değerlendirmesi sorulan Üstün, “Sayın Kâzım Güleçyüz’ü Türkiye kamuoyu çok yakından tanır. Güleçyüz’ün “terör”le, “terör propagandası”yla uzaktan yakından herhangi bir alâkasının olmadığı bilinir. Çünkü geçmişi göz önündedir. Şeffaf bir gazetecilik yapar. Sayın Güleçyüz aynı zamanda bir fikir adamıdır. Bir durum karşısında fikrini söylemesi hem kanun önünde, hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları çerçevesinde “terör propagandası” gibi aslâ ağır bir suçun kapsamına girmez. Aslında meseleleri sakince tahlil etsek çok kolayca sonuçlara varabiliriz. Ne var ki olaylar karşısında bir hukukçu, bir yargıç edâsıyla yaklaşılmıyor; bazen hissî, hatta intikam duygularıyla hareket ediliyor” dedi.

İfade hürriyeti zayıf iddialarla yok edilemez

Üstün, ifade hürriyetine dikkat çekerek, “Dünyada “güçlendirilmiş bir özgürlük”ten bahsediliyor ve deniyor ki “hiçbir özgürlüğü vermeseniz de insanlara ifade özgürlüğü verirseniz insanlar diğer özgürlüklerine kavuşur.” Bundandır ki ifade özgürlüğü, tüm özgürlüklerin en tepesinde bir nirengi noktası teşkil ediyor. Çünkü diğer özgürlükler ancak ifade özgürlüğüyle elde edilebilir. Dolayısıyla ifade özgürlüğü zayıf iddialarla yok edilemez. Türkiye’de son zamanlarda maalesef böylesi bir yaklaşımla karşı karşıya kalıyoruz. Bu asla doğru değil. Türkiye artık bir demokratik olgunluğa ulaşmış. Artık herkes ifade özgürlüğünün ne demek olduğunu, sınırlarını, çerçevesini aşağı yukarı biliyor. Burada bir zorlama yapılmamalı. Zorlama işler sürekli toplumu yaralıyor, geriyor, tahrik ediyor. Enerjimizi de boşa, birbirimize karşı harcatıyor. Enerjimizi iyi işler için harcamalıyız” ifadelerini kullandı.

Tutukluluk sistemi kolay devreye girmemeli

Üstün son olarak da “Temennim, Sayın Güleçyüz’ün ilk duruşmada derhal tahliyeyle özgürlüğüne kavuşması; akabinde beraat etmesidir. Yargılama yürüyecekse yürüsün, Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru hakkı dahil bütün süreçler tüketilsin. Bu hâdise üzerinden tutukluluk sisteminin kolay devreye girmemesini ve ifade özgürlüğünün tüm özgürlüklerin anası olduğu kabul edilerek, geniş bir çerçevede olayların değerlendirilmesine bir vesile olmasını dilerim” dedi.

ANKARA - YENİ ASYA