"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Spor, farklı insanları bir araya getiriyor

08 Ekim 2024, Salı 03:53
Kasaptaşı Gençleri Topluluğu herkesi günlük yürüyüşe davet etti (1)

ŞANLIURFA - SEBAHATTİN YAŞAR - YUSUF BARIŞ KONUR

Spor, uluslararası bir kültür taşıyıcısıdır

Spor, belki de insanlık tarihinde hiç olmadığı kadar günümüzde gündemde. Özellikle olimpiyat sporları, uluslararası düzeyde bir kültür taşıyıcısı gibi rol oynuyor. Bir anda önemli bir değeri dünyanın konuştuğu bir konu hâline getirebiliyor. Bu bağlamda, kendi değerlerini sağlıklı şekilde yaşayan bir sporcu, bu değerlerin dünyayla tanışmasına katkı sağlayabilir. Geçmişte Muhammed Ali örneği, bir boks maçında tüm dünyanın dikkatini çekmişti. Günümüzde ise atıcılıkta Yusuf Dikeç gibi isimler, kültür tanıtımına hizmet etmiş oluyor. Başarılı bir sporcu, elde ettiği başarıyla birlikte kendi değer yargılarını da dünyaya tanıtabilir. Muhammed Ali örneğinde olduğu gibi, pek çok insan İslâm'la bu başarılı şahsiyet sayesinde tanışmıştır.

Spor, inançlara saygı duyar

Tabiî sporu ele alırken belki alan uzmanlarının görüş ve düşüncelerine de özelde yer vermek daha iyi anlaşılmasına katkı sağlar. Mesela bir toplumun değer yargıları ile spor örneklerinin çelişmemesi ya da spor örneklerinin farklı toplum yapılarına saygı duyularak sürdürülmesi olması gerekendir. Sporu değerleri yok eden, tanımayan veya örseleyen bir unsur olarak değerlendirirsek o zaman toplumun bir kesimi spordan uzak kalır. Her spor dalı, toplumun kültürüne uygunluğunu gözardı etmemelidir. Bu dikkate alınırsa, zeki insanlar spora ilgi gösterir ve hem yerel hem de uluslararası anlamda başarılı olur.

Sporun inançlara saygılı olması, Müslüman bir sporcunun herhangi bir uluslararası kulübe transfer olduğunda ibadetlerini rahatça yapabilmesi için mescit ve diğer ibadet imkânlarının sağlanması ve moral değerler anlamında zinde olmasını temin etmesi demektir. Bu açıdan bakıldığında Müslüman ülkelerde bile pek çok altyapı problemi olduğu görülmektedir. Her türlü masrafı çok rahat bir şekilde yapan spor kulüplerinin, sporcunun inancının gereği olan ibadetleri yapabilmesini de temin etmesi gerekir. Aynı durum olimpiyatlar için de söz konusudur. Tabiî sporcunun da bunu rahatlıkla talep etmesi gerekir.

Ulusal veya uluslararası düzeyde spor organizasyonları düzenleyenlerin, insan fıtratının bir gereği olan mahremiyet, inanç farklılıkları ve sporcuların doğuştan sahip olduğu cinsiyet durumlarını dikkate alan bir anlayışla hareket etmeleri gerekmektedir.

Sporcu ahlâklı olur

Sporu, özellikle dinî değerleri dikkate alan ve saygı duyan bir anlayışla ele almak, sporun anlayış ve hoşgörü ile örtüşmesini sağlar. Din, insanlara maddî ve manevî faydalar sunan spor alanlarını dışlamaz; yalnızca, spor yapılırken insan için bir koruma kalkanı olan tesettür gibi dinin emirlerinin göz ardı edilmesini kabul etmez. Spor, insan için çok yönlü olumlu katkılar sunarken, din de insanın ve toplumun refahına yönelik kurallar ve kaideler sağlar. Bu nedenle, sporcuların dinin müsaade ettiği ölçüler içinde (meşru daire) ahlâklı olmaları elbette tercih edilen bir durumdur. Ahlaksız bir sporcu düşünülemez. Spor, dışlayıcı, ötekileştirici ve farklılığı yok edici bir anlayışla ele alınamaz; bu, sporun ruhuna aykırıdır. Spor, disiplin, terbiye ve kurallara uygunluk gibi anlamlarla ele alındığında, başarının kapılarını aralar. 

Spor, "hayat, faaliyet ve harekettir" hakikatine uygundur

Bir diğer önemli nokta, sporun meşguliyetlerinin kişiyi durağanlıktan kurtarmasıdır. Spor, insanı harekete, yeniliğe ve değişime (başkalaşmaya değil) yönlendirir. Ayrıca, kötü alışkanlıklardan ve stres meydana getiren boş zaman kavramından kurtulmayı sağlar. Bu sayede, kişiyi daha verimli, daha başarılı ve daha mutlu hâle getirir. Belki de ilerleyen çalışmalarımızda, alan uzmanlarıyla bu konuları birebir ele alarak röportajlar yapmak mümkün olacaktır. Ancak, bizim bu çalışmamız, bir şehrimizdeki küçük bir yürüyüş örneğinin insanları nasıl bir araya getirdiği ve nasıl bir dostluk atmosferi oluşturduğuna odaklanacaktır.

Günlük yürüyüş de güzel bir spordur

En kolay spor anlamıyla günlük yürüyüşler insanlık tarihi kadar eskidir. Ve insan Said Nursî’nin ifadesiyle, “Hayat, faaliyet ve harekettir” gereği günlük faaliyete, genel anlamıyla spora, en kolay şekli olan yürüyüşe, koşuya, güreşe, yüzmeye, atıcılığa vb. hep ilgi göstermiştir. 

Spor, kalabalık şehir hayatında özel bir nefes almaktır

Şehir hayatının daha bir kalabalıklaştığı, stresin arttığı, insanın kendine zaman ayırma imkânının iyice azaldığı bir dönemde insanlardan bir kısmı sabahın seher vakti ile uyanıp, bir kısmı sabah namazı ile birlikte yürümeye, harekete, faaliyete ihtiyaç duyuyor ve şehir merkezlerindeki yeşil parklarda bir araya geliyor,   yürüyor ve bu birliktelik zamanla dostluğa dönüşüyor.

Spor, hayata çok yönlü bir katkıdır

Hareketsizliğin yol açtığı maddî ve manevî sağlık problemleri, psikolojik yorgunluk, bedensel ve zihinsel üretimin durması, hayatı çekilmez hâle getiriyor. Farklı branşlardan doktorlar, hareket etmenin önemine dikkat çekseler de, çoğu zaman spor yapma isteği doktor tavsiyesi ile zorlaşabiliyor. Oysa insanlar hastalanmadan spor yapmaya ilgi gösterse, hayat kaliteleri çok daha yüksek olacaktır.

Bu çerçevede, Şanlıurfa’da bazı duyarlı insanlar güzel bir birliktelik oluşturmuş ve "Kasaptaşı Gençleri" adıyla bir araya gelerek günlük yürüyüş, yüzme, koşma gibi faaliyetler gerçekleştiriyorlar.

Sporun bir felsefesi vardır

Yeni Asya olarak bu topluluğu biz de izledik, aralarına katıldık ve farklı meslek kollarındaki insanların bu faaliyetleriyle ilgili görüş ve düşüncelerine yer verdik. Biz de biliyoruz ki, tarih boyunca büyük insanlar hep yürümeye, spora ilgi göstermişler. Batı’dan ve Doğu’dan pek çok düşünür-lerin, filozofların, bilim ve sanat insanlarının yürü-meyle ilgili görüş ve düşünceleri ve uygulamaları var. 

İnsanın günlük hayat koşuşturmacası içerisinde biriken negatif enerjisini atması, hareketlenmesi, rahatlaması, stresten kurtulması fizyolojik ve psikolojik olarak gelişimine ciddî katkı sunar. Bu yönüyle Peygamberimizin (asm) hadislerinde de spora teşvik anlamında yorumlar vardır.

Bedenen güçlü, ahlâken güvenilir olmak

Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. Mûsa ile ilgili bir ayette Peygamber Şuayb’ın kızlarının dilinden istihdama en uygun kelimenin bedeni yönden güçlü, ahlâkî açıdan güvenilir kişiler olduğu belirtilerek (Kasas Suresi: 26.) insanın yetkinlik kazanmasında beden ve ahlâk gelişiminin önemine dikkat çekilmiştir.1

Peygamber Efendimizin (yürüme, koşu, güreş, atıcılık gibi) meşru spora olan ilgisi dikkate alındığında dinen de Allah’ın emaneti olan bedenin sağlığı açısından her insanın gündemine alması gereken bir konu olarak ele alınabilir. Peygamberimizin (asm) tavsiye ettiği sporlar arasında, okçuluk, güreş, binicilik, atletizm (yürüyüş, koşu) sayılabilir.

Hasta da olsan sabahleyin fırla

Bu asrın bir din âlimi Said Nursî de, İstanbul Fatih’te sabah namazı sonrası çoğu zaman belli bir bölgede yürüdüğüne dair hatıralar var. Zübeyir Gündüzalp’ten Halil Yürür’e yazılan bir mektupta, “Sevgili Üstadımız hasta bir talebesine çok defa diyordu ki, '… Gündüz uykusunu sakın sakın fazla uyuma, yatsıda uyuyup sabahtan kalk, kendini Süleymaniye veya daha uzak Fatih’e koş. Gündüz bir iki saatten fazla uyku bütün hastalıkların başı olan sebeplerden birisidir. Hasta da olsan sabahleyin fırla, ya Allah deyip bu yaz havasından, İlâhî feyzinden istifade et.' Üstadımız yaz kış daima bütün ömründe çıkmış ve dağlara, bahçelere yürüyerek gitmiş… Emirdağ’ında, Barla’da o mecalsiz hâlinde mutlaka dışarı çıkıyor ve yürüyordu. Sıhhatin en büyük muhafızı üç nimet-i İlahiye’de; temiz hava, her gün yürüme, yemeği vaktinde ye.”2 diye belirtmiştir. Zaten Van’da Erek dağı yürüyüşleri ve günlük Çoravaniz Camii'nden Van Kalesi'ndeki Horhor Medresesi'ne olan günlük yürüyüşü yaklaşın on, on beş kilometreyi buluyor, Barla’da Çamdağı’na olan yürüyüşleri, yine iki mekan arası yine on onbeş kilometreyi bulur, İstanbul’da Yuşa Tepesi yürümeleri gibi yaşadığı şehirlerdeki hatıraları yürümenin hayatında hep varolduğuna dair örnekler olarak değerlendirilebilir. 

"Yürümenin Felsefesi" okunabilir

Yürümenin Felsefesi isimli kitapta da, Batılı pek çok düşünürün yürümek ile ilgili görüş ve düşüncelerine ve yürüme hatıralarına yer verilmiş. Aynı zamanda bu kitabın hemen girişinde, “Yürümek spor değildir. Spor teknik, kurallar, puanlama ve rekabet meselesidir, durmadan öğrenmeyi ve çalışmayı gerektirir; duruşları tanımak, doğru hareketleri bir araya getirmektir. Doğaçlama ve yetenek çok sonra gelir. Spor skor tutmaktır...” “Spor aynı zamanda dayanıklılık kazanmanın, yılmadan denemenin ve disiplinden haz almanın öğrenilmesidir. Ahlâkî bir sistem, bir iştir spor” denmektedir. Konunun devamında ise, “Yürümek spor değildir. Bir ayağı diğerinin önüne atmak çocuk işidir. Yürüyenler karşılaştığında ne bir sıralama vardır ne de puanlama. Yürüyen hangi yoldan geldiğini, en güzel manzaranın hangi patikadan görüldüğünü anlatır, görüşün hangi noktada daha iyi olduğundan bahseder.”3 diyerek, yürümenin spordan çok daha üst bir faaliyet olduğu dikkatlere sunulur. 

Bu eserde Friedrich Nietzsche, “Mümkün mertebe az oturmalı; açık havada yürürken doğmayan, şenliğine kasların da katılmadığı hiçbir düşünceye güvenmemeli. Önyargıların hepsi bağırsaklardan gelir. Daha evvel de söylediğim gibi, Kutsal Tin’e (Türk ve Altay inancında ruh, "tin" olarak da söylenir.) karşı işlenen esas günah, yerinden kıpırdamamaktır.” Ecce Homo.

Görüldüğü üzere, yürümek sadece bir yürümek değildir. Yürümenin bir felsefesi vardır ve bu felsefe çok derin anlamlar ve çok sağlıklı neticeler taşır. Biz bu derinliği ilgililerine bırakarak, Şanlıurfa’daki mütevazı bir topluluğun neşe dolu yürüşlerine yükledikleri anlamlara bakalım. Bu açıdan bakıldığında gönüllü Kasaptaşı Gençleri topluluğunu da ayrıca tebrik etmek gerekir.

Dipnotlar:

1- https://www.fikriyat.com/galeri/spor /peygamberimizin-tavsiye-ettigi-spor-faaliyetleri     

2- https://www.yeniasya.com.tr/h-muharrem-okur/sihhatli-olmanin-hayatimizdaki-onemi_536494        

3- Yürümenin Felsefesi, Frederic Gros, Kollektif kitap İstanbul, 2017, s. 9.

Okunma Sayısı: 4035
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı