Şiddetle alakası olmayan on binlerce insanın “terörist” ilan edilmesi ve hapse atılmasına Kader nasıl fetva vermişti? Suçlandıkları “terörist” yaftasından masum oldukları halde neden buna maruz kaldılar?
İşte sırlarından birisi: “Kim bir zalime zulmünde yardım ederse, Allah o zalimi o yardım edene musallat eder!”1
Mükerreren hürriyetçi, demokrat olmadıklarını, müstebit olduklarını, yönetime liyakatlerinin bulunmadığını yazdığımız, çizdiğimiz, anlattığımız ve dahi çoğunluk yaşayarak da gördüğü halde “mezardan adam kaldırıp, yurtdışından uçaklarla adam taşıyıp” AKP ve Erdoğan’ı iktidar yapmak için canhıraşane çalıştılar. Evet, “Harp boğuşmalarını merakla takip eden, bir tarafa kalben taraftar olur. Onun zulümlerini hoş görür, zulmüne şerik olur”2 Zalime ”fiilen, iltihaken ve iltizamen” ve dahi alenen ve kavlen destek verenlerin “tarafgir nazarı, taraftar olduğu taraf cereyanın kusurunu görmez, zulmüne rıza gösterir, belki alkışlar. Halbuki küfre rıza, küfür olduğu gibi, zulme razı olmak dahi zulümdür”3 hakikatine masadak oldular.
Kur’an ve Sünnet-i Seniyye’nin iman, ibadet, ahlak, içtimai, siyasi ölçü ve stratejilerini ortaya koyan Risale-i Nur’un değil, başkalarının peşine takıldılar! Ve o cezaya kader feva verdi!
Yalnız kaderin adalet, beşerin zulmetmesi meselesini doğru anlamak gerekir. Kader adalet etti, diye zalim zulmetmemiş olmuyor! “Meselâ, hâkim seni sirkatle mahkûm edip, hapsetti. Halbuki, sen sârık değilsin; fakat, kimse bilmez gizli bir katlin var. İşte, kader-i İlâhî dahi seni o hapisle mahkûm etmiş. Fakat, kader, o gizli katlin için mahkûm edip adâlet etmiş; hâkim ise, sen ondan mâsum olduğun sirkate binâen mahkûm ettiği için zulmetmiştir. Kader, senin gizli hatalarına binaen, o musibet eliyle seni terbiye ediyor.”4
Musibetler şunlar için de gelebilir: “Bir kısmı keffâretü’z-zünubdur. Bir kısmı ihtar-ı Rahmânîdir ve bir kısmı, gafleti dağıtıp, beşerî olan aczini ve zaafını bildirerek bir nevi huzur vermektir.”5 Allah’ı bırakıp sebep ve yöneticileri rab edinip aklımızı başımıza almazsak daha beter balalar gelmeyecek mi?
Dipnotlar:
1-Suyutî, Camiu’s-Sağir, c. 33578., vd.;
2-Şuâlar, Enst./inter., s. 184.;
3-Kastamonu Lâhikası, s. 112.; 428.;
4-Sözler, s. 428.; 5-Lem’alar, s. 18.