Peki bizi bundan kim kurtarabilir? Gözümüzü siyasî boğuşmalardan çevirip Kur’ân’a Asr-ı Saadet’e bakarsak tam reçete olduğunu göreceğiz. Zirâ Kur’ân aynı zamanda hem hikmet hem eğitim hem terbiye kitabıdır ve baştan sona ahlâkî değer, ölçü ve prensipleri ihtivâ eder. Çünkü, “İnananlar için doğru yolu gösteren bir kılavuz ve şifadır.”1 O, rûhî-bedenî her türlü rahatsızlıkları giderici bir rahmet, yanlışları doğrultan bir eserdir. Tarihin şehadetiyle, Ezvac-ı Tahirat (tertemiz, pak, iffet ve namus timsali hanımları) Sahabe ve hattâ düşmanlarının da tasdikiyla yüce Peygamber (asm) en güzel, en üstün bir ahlâkta idi. Ve o ahlâk da Kur’ân ahlâkıydı.2
Bizi çirkin, yanlış, kötü yollara düşmeden, doğru, güzel, huzurlu yolu gösterip kurtaracak Kur’ân ahlâkıdır. Zira, Kur’ân (mealen);
● Huy, yaratılışları çeşitli bütün evliyânın kitapçıklarını; meslekleri farklı bütün ilim adamlarının eserlerini özetle içinde barındıran ve altı yönü parlak ve vehim ve şüphelerin karanlıklarından arı;
● Hedefi ve gàyesi görüldüğü gibi sonsuz mutluluk;
● İçi, hâlis hidâyet; üstü, bizzarûre imân ışığı; altı delil/belge ve bürhan; sağı, teslim-i kalb ve vicdan; solu, teshîr-i akıl ve iz’an (akıl, şuûr ve anlayışları tesir altına alan); meyvesi, Rahman olan Allah’ın sevgisi, şefkati ve yardımını ile dolu... Melek ve ins ü cân için makbul bir kitâb-ı semâvîdir.”3 (Dolayısıyla, kâianata, hâdiselere, eşyaya, varlıklara, metafizik âlemlere bakışın edebini öğretir. Bizim, bunlarla uyumumuzu ve irtibatımızı sağlar. Bu da, bize yaşama ve davranış ahlâkını öğretir.)
● Kur’ân öyle kitap ki, kaideleriyle âlemin yaratılışının kitabından kader eli ve hikmet kalemiyle yazılmış mektup; geçerli olan İlâhî, ince, derin kanunları açıkladığından; adaletli hükümleriyle insanlığı düzen, ölçü/denge ve yükselmesine kefil-i mutlak, tam kefil ve her yönden üstad olmuştur. Ahlâkta da üstadımız odur. Kur’ân ahlâkı, gerçek, doğru ve dolu dolu bir hayatın yaşanması demektir.
● Nefis, şeytan, Deccal/Süfyan’ın kötülük ve zulümlerine, ahlâk dışı teklif ve vesveselerine ancak Kur’ân nurlarıyla karşı konulabilir. Ahlâkî değerlerin yazılı kaynağı ve problemlerin en mükemmel çözümlerini sunar. Her Müslümanın onu birinci müracaat kaynağı görmesi ahlâkî vazifesidir. Bizi ancak baştan sona ahlâkî prensipler manzumesi olan Kur’ân kurtarabilir.
Dipnotlar:
1-Fussılet Suresi: 44.; 2-Müslim, Salâtü’l-Müsâfirîn: 139; Ebu Dâvud, Tatavvu’: 26.; 3-Sözler, s. 330.