Kizb, çok fenâ bir fiildir. İslâm dîni bu fiili kesinlikle yasaklamıştır.
Çünkü İslâmiyet’in üssü’lesâsı sıdk olduğu için kizbe asla müsâmaha yok. Ancak içinde yaşadığımız âhirzaman asrında, asr-ı saadetten günümüze gele gele, sıdk ve kizb ortasındaki mesâfe azalıp, omuz omuza gelmiş durumda. Bir dükkânda her ikisi beraber satılmaya başlandığı gibi, ahlâk-ı içtimâiye de bozulmuş durumda. İşte böyle dehşetli bir âhirzaman asrının insanlarıyız. Ne yapmalıyız ve neler yapabiliriz? Bu dehşetli asrın maddî ve mânevî hastalıklarından korunabilmek ve kurtulabilmek için Kur’ân’ın mânevî bir mucîzesi ve dersleri olan Risâle-i Nûr’a sarılmalıyız. Bediüzzaman, günümüzün dehşetli bir hastalığı hâline gelen kizb konusunda ehemmiyetli îzahatlar yapmıştır. Bakara Sûresi’nde “Söylemiş oldukları yalanlar sebebiyle…”1 âyetinin işâreti “kizbin şiddet-i kubh ve çirkinliğine işârettir. Bu işâret dahi, kizbin ne kadar tesirli bir zehir olduğuna bir şâhid-i sâdıktır.”2
Yalan yalana mukaddemedir
Bir kere insan yalan konuşmaya dursun, gerisi çok kolay gelecektir. Çünkü “Yalan, yalana mukaddeme olduğu için…”3 ‘Ne olacak, zaten bir kere yalan konuştum, ikinci-üçüncü defa yalan konuşsam ne olacak?’ kapısı açılacaktır. Bu hâl insanın psikolojik bir vaziyetidir. İnsanın kararlılık ve metanetinin kırıldığı nokta burasıdır. İnsan birçok hataya ve günaha böyle başlar. Yalan bu asrın insanlarının en çok istimal ettiği bir fiil olarak görülüyor. İnsanlar kaçamak bir yol bulmak için çok çabuk yalana başvuruyor. Sanki yalan insanların kusurlarını örtmeye yarayan en sağlam sığınak ve liman konumunda. Yalanın toplum hayatında bu kadar kolay ve sık istimal edilmesinin altında elbette zaaf-ı imân gelmektedir. Yoksa bu kadar çirkin ve zararlı bir fiili ehl-i İslâm istimal etmemelidir. Ayrıca bu zamanda propaganda-i siyâset, yalana fazla revaç vermiştir. Bu nedenle yalanın müthiş çirkinliği gizlenip, doğruluğun parlak güzelliği görünmemeye başlamış. Bediüzzaman’ın ifadesiyle “Siyaset-i hazıra, o kadar çok yalan ve hile ve şeytanat içine girmiş ki, vesvese-i şeyâtîn hükmüne geçmiştir.”4 Buna binâen “Şu zamanda, kizb ve sıdkın ortasındaki mesafe o kadar kısalmış ki, âdeta omuz omuza vermişler. Sıdktan yalana geçmek, pek kolay gidiliyor. Hattâ, siyâset propagandası vasıtasıyla yalancılık, doğruluğa tercih ediliyor. İşte, en çirkin şey, en güzel şeylerle beraber bir dükkânda, bir fiyatla satılsa, elbette pek âli olan ve hakîkat cevherine giden sıdk ve hak pırlantası, o dükkâncının marifetine ve sözüne itimad edip körü körüne alınmaz.”5
Kizbin mâhiyeti
Kizbin mâhiyeti nedir? Öncelikle ona bakalım. “Kizb(yalan) ne kadar te’sirli bir zehirdir. Kizb, küfrün esâsıdır. Kizb, nifâkın birinci alâmetidir. Kizb, kudret-i İlâhiyeye bir iftiradır. Kizb, hikmet-i Rabbâniyeye zıttır. Ahlâk-ı âliyeyi tahrîb eden, kizbdir. Âlem-i İslâmı zehirlendiren, ancak kizbdir. Âlem-i beşerin ahvâlini fesâda veren, kizbdir. Nev-i beşeri kemalâttan geri bırakan, kizbdir. Müseylime-i Kezzab ile emsâlini âlemde rezil ve rüsvây eden, kizbdir. İşte bu sebeplerden dolayıdır ki, bütün cinayetler içinde tel’îne, tehdîde tahsis edilen, kizbdir.”6
Kizbin bu kadar şiddetli tel’în ve tehdîd yüklü ifadelerle beyanı başka bir eserde mevcut mu bilmiyoruz.
(Konu devam edecektir…)
Dipnotlar:
1- Bakara Sûresi, 2:10
2- İşârâtü’l-İ’câz, 2013, s.152
3- Muhakemat, 2013, s.43
4- Sözler, 2013, s.784
5- Age, s.786
6- Age, 2013, s.152