“Said’in nüfuzu var. Eserleri hem tesirli, hem kesretlidir. Ona temas eden ona dost olur” diyenlere, nüfûzu bulunduğunu, ancak bunun kendisinin değil, Risale-i Nur’un olduğunu söylüyor, “Ve o kırılmaz; ona iliştikçe kuvvetleşir. Ve millet ve vatan aleyhinde hiçbir vakit istimal edilmemiş ve edilmez ve edilemez. İki adliye, on sene fasıla ile şiddetli ve hiddetli yirmi senelik evrakını tetkikat neticesinde, bir hakiki sebep cezamıza sebep bulmaması, bu davaya cerhedilmez bir şahittir” diyor ve eserlerin tesirli, millet ve vatana tam menfaatli, hiçbir zarar dokundurmadan yüz binlerce adama kuvvetli iman-ı tahkikî dersi vermekle, saadet ve ebedî hayata tam hizmette tesirli olduğunu söylüyor ve sonra da şöyle bir örnek veriyor:
“Denizli Hapishanesinde, kısmen ağır ceza ile mahkûm yüzler adam, yalnız Meyve Risalesiyle, gayet uslu ve mütedeyyin sûretine girmeleri, hatta iki-üç adamı öldürenler, onun dersiyle daha tahta bitini de ödürmekten çekinmeleri ve o hapishane müdürünün ikrarıyla, hapishanenin bir terbiye medresesi hükmünü alması, bu müddeaya reddedilmez bir senettir, bir hüccettir.”1
Hayatta en zor işin insanların huyunu değiştirmek, kötüleri iyi insanlar hâline getirmek olduğu düşünülürse buna bütün toplumların ihtiyacı olduğu kendiliğinden anlaşılır.
İşte Bediüzzaman, elindeki Kur’ân hakikatleriyle bunu başarmıştı. Bunun yüz binlerce, milyonlarca örneğinden biri Denizli hapishanesinde nice katillerin ıslâh-ı hâl edip tahta kurusunu öldürmekten çekinir hâle gelmesiydi. Afyon Hapishanesinde de benzer örneklerine rastlıyoruz.
Bunlardan biri Kasap Tahir’dir. Namus meselesinden dolayı adam öldüren, iri yarı, gözünü budaktan esirgemeyen bu belâlı insanı suçu sebebiyle zincire bağlamışlar. Hapishane avlusuna bile bu zincirleriyle çıkarılıyor. Birgün Bediüzzaman Hazretlerini görür, onun bir Allah dostu olduğunu bildiği için yalvarmaya başlar: “N’olur hocam, kurtarın beni bu halden!”
Bediüzzaman Hazretleri bir-iki dakika onu izler, niyetinde samimi olduğunu anlar ve onu tesellî eder: “Bu sana takılan şeyler idam mahkûmiyetinin zincirleri değil, senin tesbihindir. Onunla namazının tesbihini çek! Söz ver, namazını kılmaya başla. Ben de sana dua edeceğim. İnşaallah kurtulursun” der.
Bir süre sonra temyiz mahkemesi Tahir’in idam kararını bozar ve Tahir zincirlerden kurtulur. Demokratların çıkardığı afla da hapishaneden çıkar.
Kasap Tahir efeliği ve cesareti sebebiyle gerek Afyon’da ve gerekse hapishanede bir kısım düşmanlar kazanmış ve onu öldürmeye karar vermişler. Fakat onlar da Bediüzzaman’ın derslerini dinleyerek bu niyetlerinden vazgeçmişlerdir.
Dipnotlar:
1. Emirdağ Lâhikası, I:18.
25.01.2006
E-Posta:
[email protected]
|