"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Salt polisiye tedbirler çözüm değildir

Yusuf ÇAĞLAYAN
27 Mart 2015, Cuma
Toplumun farklı kesimlerinin temel hak ve özgürlüklerde bir geriye gidişin ifadesi olarak nitelendirip itiraz ettiği İç Güvenlik Paketi kanunlaşıyor.

Kanuna güvenlik boyutundan bakan hükümet ile temel hak ve hürriyetler boyutundan bakanlar arasında gerginlik devam ediyor. Hâlbuki toplumsal barış, özgürlük-güvenlik dengesinin kurulması ile mümkündür.

Fert ve toplumları belli tutum ve davranışlara sevk eden disiplinler iki türlüdür: İç disiplinler ve dış disiplinler... İç disiplin, bir insanın kendi iç dünyasında, dürüst ve ahlâklı olma mükellefiyetini hissetmesi, böyle bir sorumluluğun bilincinde olması; daha da önemlisi, bu sorumluluğu yansıtan tavır ve davranışları bilfiil gösterme iradesine sahip olmasıdır. Dış disiplinler ise, fertleri dıştan kontrol eden polisiye tedbirler, kanunlar ve mahkemelerdir. Toplumsal barışın kurulması ve korunmasında her iki disiplinin de yeri vardır. Ancak, kalıcı ve sürdürülebilir bir toplumsal barış kural olarak, fertlerin kendi hür iradesi ve kültürel ve manevî tabiatının onu sevk ettiği tutum ve davranışları ile kurulabilir. Fertlerin dış disiplinlerin zor, baskı ve caydırıcılığı ile mecbur kaldığı zoraki tutum ve davranışları ile toplumsal barışın kurulması mümkün değildir.

Bir toplumda gittikçe dış disiplinlerin yoğunlaştırılması, kural haline gelmesi, o toplum bünyesinde daha kapsamlı dış otoriteyi zarurî kılan bir kültürel bozulmanın tabiî bir neticesidir. Bir gelişmişlik değil, kültürel bir gerilemenin göstergesidir. Çünkü kültürel bozulmalar, insan unsurunun toplum barışını tesis edecek kişilik özelliklerini; ahlâk ve dürüstlük mükellefiyetini yitirmesine sebep olmaktadır. Bu ise dış disiplinleri bir telâfi mekanizması olarak kural haline getirmektedir. Bugün, ülkemizde mahkemelerin sayı ve nevi olarak yaygınlaşması, polis sayısının sürekli arttırılması, ağır bir kültürel zafiyet içinde bulunduğumuzun bir göstergesidir.

Dış disiplinlerin kural haline geldiği bir toplumda, temel hak ve özgürlükler yaşanabilir mi? Böyle bir toplum, hem özgürlük, hem de güvenlik toplumu olabilir mi? Bu mümkün değildir. Çünkü adlî, polisiye ve askerî tedbirler mahiyetleri icabı cebir ve caydırıcılık esasına dayanır. Hâlbuki yalnız kanunî ve polisiye tedbirlerle fertlerin kötü davranışlarına engel olmak ve onu iyi davranışlara cebretmek yeterli değildir. Toplum planında sulh, istikrar ve gelişme unsuru olan birçok vasıfları ferdî planda birer kişilik özelliği haline getirmek kanunî ve polisiye tedbirlerle sağlanamaz. Zira dış disiplinlerin sağladığı iyi itiyatlar sürekli olamaz. Dış disiplinler insan tabiatına aykırıdır ve sun’î, riyakâr ve sahte davranışlara sebebiyet verir. Gerçekten de, “kuvvete boyun eğmek, irade işi değil, zor işidir. Bu da olsa olsa bir ihtiyat (sakınma) hareketidir.”1 İnsana dıştan baskı yapan kanunî ve polisiye disiplin, bu baskıya maruz kalan fertte, korku ve gösterişe dayanan bir boyun eğme vücuda getirir. Fertlerin tutum ve davranışlarında korku, sakınma, dalkavukluk, yaranma, ikiyüzlülük gibi aşağı hisler hâkim olur. Toplumsal barış, böyle sun’î bir uysallık üzerine temellendirilemez.

Toplum hayatının fertlere yüklediği vazifeler, mensubu bulunduğumuz İslâm Dini ve onun potasında teşekkül eden kültürümüzün esasında mevcuttur. “Bu sebeple dini vazifelerimizi bir iman şevki ile yerine getirirken, farkında olmadan toplumsal vazifelerimizi de ifa etmekte idik.”2 Günümüzde bunca polisiye tedbirler ve yaygın mahkemelerle dahi sağlayamadığımız toplumsal barış ve düzen, doğru İslâm’ı ve İslâm’a lâyık doğruluğu temsil eden insan tipinin tabiatının bir gereği olarak kendiliğinden ortaya çıkmaktaydı. Çünkü İslâm, ahlâk, fazilet ve dürüstlüğü, vatan sevgisini, millete hizmet ideallerini kâğıt üzerinde değil, insanın en samimî duygularında, ruh, vicdan ve iradesinde yerleştirmektedir.

Toplum bireylerinin meşrû ile gayrimeşrû olanı birbirinden ayırması, meşrû-gayrimeşrû alanı birbirinden ayıran sınırda iradî olarak durması ve hürriyetini rasyonel olarak kullanması toplumsal barışın temelidir. Dinimiz, imanımız bize bu melekeyi kazandırır. Hürriyetimizi rasyonel olarak kullanmayı talim eder. Bizi hür kılar. Allah’a kul olan; kullara karşı hür olur. Evet, hürriyet imanın bir hassasıdır. “Zira rabıta-i iman ile Sultan-ı Kâinat’a hizmetkâr olan adam, başkasına tezellül ile tenezzül etmeye ve başkasının tahakküm ve istibdadı altına girmeye, o adamın izzet ve şehamet-i imaniyesi bırakmadığı gibi; başkasının hürriyet ve hukukuna tecavüz etmeyi dahi o adamın şefkat-i imaniyesi bırakmaz. Demek iman ne kadar mükemmel olursa, o derece hürriyet parlar.” 3

İslâm’ın bir mükellefiyeti olan ahlâk, fazilet ve dürüstlük gibi iç ve iradî disiplinler, insanın tabiatı haline getirilmezse, dış ve cebrî disiplinler toplumun tabiatı haline gelecektir. Bediüzzaman, Kemalizm’in yıkmaya çalıştığı, siyasal İslâm’ın ideolojiye kurban ettiği iman hakikatlerini tecdit ve ihya ederek, hakikî mütedeyyin bir iman toplumu inşa etmeyi esas tutmuştur. Birbirinin şerrinden dolayı polis kordonu altında yaşayan fertler hür olamaz. Böyle fertlerden kurulan toplumda barış ve güvenlik de söz konusu olamaz. Meşrû-gayrimeşrû alanları birbirinden ayıran sınırda mütemadiyen polis yığınağı yapmak çözüm değildir.

Dipnotlar:

1- J. J. Rousseau, Toplum Anlaşması, Çev: Vedat Günyol, M.E. B. Yayınları, Batı Klasikleri Dizisi: 46, İstanbul 1989, s. 6.
2- Sadrazam Sait Halim Paşa, Buhranlarımız, Baskıya Hazırlayan: Ertuğrul Düzdağ, Tercüman 1001 Temel Eser serisi, No: 9 s. 126.
3- S. Nursî, Tarihçe-i Hayat, İlk Hayatı/Şarkdaki aşâirle muhavere ve münâzaralar. s. 81.

Okunma Sayısı: 1992
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı