"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Tarafsız Bölge”ye dostça bir eleştiri

Süleyman KÖSMENE
07 Eylül 2016, Çarşamba 13:05

Kabul Etmiyoruz

Geçtiğimiz Salı günü Ahmed Hakan Tarafsız Bölge programında cemaatlerin ve tarikatların darbe yapma potansiyelini konuklarıyla tartışmış. Ben, sonradan okuyucularımın uyarısıyla youtube’den izledim. 

Eleştirim şu:

Sayın Hakan, cemaatleri ve tarikatları tartıştırıyorsunuz. Fakat onlardan konuk dâvet etmemişsiniz. Cemaatleri ve tarikatları linç ettirdiniz. Cemaatler ve tarikatlar bunu hak etmiyorlar.

Program boyunca Risale-i Nur hareketi ve Bediüzzaman Said Nursî hakkında yanlış sözler sarf edildi. Ama orada cevap verecek muhatap yoktu. Bu bir garabetti.

Bu haksızlıkları kabul etmiyoruz.

Devlete Sızma Zihniyeti Nurculukta Yoktur

Konuklarınızdan Kenan Alpay’a hakkı savunduğu için, Ahmed Yavuz’a da hocaların iftira furyasına uymadığı için tebrikler. Tarihçi Sinan Meydan belli ki, Said Nursî’nin Rumuzat-ı Semaniye ve Sırr-ı İnna Ateyna Risalelerini okumuş ve notlar almış. Bu Risaleler üzerinden Said Nursî’ye sitemleri yer aldı. Fakat bu Risalelerdeki ebced çıkarımları ile darbenin ne alâkası var; anlaşılamadı.

Sinan Meydan, devlete sızma zihniyetinin kökeni olarak, Menderes döneminde Said Nursî ile Demokrat Parti’nin dirsek temasının incelenmesi gerektiğini söyledi.

Sayın Meydan! Said Nursî meşrûtiyetin ilânı zamanından beri, birçok âlimin küfür rejimi dediği demokrasiyi ve cumhuriyeti, âyetlerden ve Asr-ı Saadetten deliller de getirerek Kur’ân namına savunmuştur. Menderes hükümetini, Demokrat misyonu temsildeki dürüstlüğü doolayısıyla desteklemiştir. Bu destek aynı zamanda Nurculuğun da kökenini ihtiva etmiştir. Nurculuğun siyasetle ilgili görev tanımı devlette kadrolaşmak değil; Demokrat misyonu dürüstçe temsil eden partiyi desteklemekten ibarettir.

Dolayısıyla Risale-i Nur öğretisiyle örtüşmeyen devlette kadrolaşmak ve devleti ele geçirmek gibi bir faaliyet Nurcuların gündeminde olmaz. Böyle bir faaliyeti gündemine alan grup da Nurcu olmaz. Ve faaliyetlerinden de Nurculuk -ne kökeni itibariyle, ne de bu gün geldiği nokta itibariyle- sorumlu olmaz.

Hocaların İftiraları

Hocalara gelince… Özellikle Mustafa İslamoğlu şahsında ekranlar maalesef aradığı hakperestliği bulamadılar. Bir sürü iftira, tezvirat, saptırma, sataşma buldular. Ki bu, ilim adına tam bir fecaatti.

Mustafa Öztürk Hoca da bir ara bu sataşmalara kapıldı ve Said Nursî’nin Sikke-i Tasdik-i Gaybi’de otuz üç âyeti ebced hesabıyla yorumlamasına ileri geri lâflar etti. Mustafa Hoca, buradaki yorumlara katılmayabilir şüphesiz. Nitekim bu yorumlar için bizzat Said Nursî, hocalara “fihi nazarun” demelerini tavsiye ediyor.1

Hocalar Said Nursî’yi kendini “eleştirilemez” görmekten de vurmaya çalıştılar.

Oysa Said Nursî kendini eleştirilemez görmüyor. 

Bakın ne diyor:

“Mihenge vurmadan almayınız. Zira çok silik söz, ticarette geziyor. Hatta benim sözümü de, ben söylediğim için hüsnüzan edip, tamamını kabul etmeyiniz; belki ben de müfsidim veya bilmediğim hâlde ifsat ediyorum. Öyle ise, her söylenen sözün kalbe girmesine yol vermeyiniz. İşte, size söylediğim sözler hayalin elinde kalsın; mihenge vurunuz. Eğer altın çıktı ise kalpte saklayınız, bakır çıktı ise çok gıybeti üstüne ve bedduâyı arkasına takınız, bana reddediniz, gönderiniz.”2

Hocalar Said Nursî’nin Risale-i Nur’un kendisine Allah’tan nazil olduğunu söylediğini de iddia ettiler.

Delil isteriz. Delil gösterilmezse iftirayı sahibine iade ederiz, hesabını Allah’a bırakırız.

El-iyazu Billâh!

Hocalar Said Nursî’yi, kendini putlaştırmakla da itham ettiler. “Bediüzzaman” unvanını da buna örnek veriverdiler.

El-iyazu billâh! Böyle bir ithamla dünyada en son anılacak kişi Said Nursî’dir!

Said Nursî tarikatların bin yıllık şahıs merkezli hizmet tarzını kabul etmemiş; şahs-ı manevî merkezli bir hizmet tarzını miras bırakmıştır. Bu sebeple Nurcuların bir şeyhi, bir halifesi, bir lideri yok -sırf putlaşmasın diye-; meşveret sistemleri vardır. Yeni Asya sistemi bunun en bariz örneğidir.

Said Nursî sırf putlaştırma tehlikesi yüzünden, mezarının da bilinmemesini vasiyet etmiştir.3 Ve 27 Mayıs Cunta hükümeti, onun bu vasiyetini bilmeyerek yerine getirmiş, mezarını ortadan kaybetmiştir. Bu vasiyet dolayısıyla, Nurcular onun mezarını aramıyorlar.

Bediüzzaman unvanını da ona kendisi vermemiş, devrinin uleması ve ma’şerî vicdanı vermiştir. O kendisine “Bid’atuzzaman” unvanını lâyık görmüştür.4

Öte yandan, Allah’ın ulûhiyet manası taşımayan isimlerinin (Ali, Veli, Kadir, Celil, Cemil, Bedî… gibi) insana verilmesi de ehl-i sünnetçe caizdir. Bunda şirk yoktur.

Dipnotlar: 1- Kastamonu Lâhikası, s. 224. 2- Eski Said Eserleri, Münâzarât, s. 230.  3- Emirdağ Lâhikası, s. 109, 110. 4- Muhakemat, s. 7.

Bediüzzaman,Cemaat,Tarikat İddialarına Cevap Geldi

Konuyla ilgili benzer haberler:

Emekli generalden Üstad'a çirkin iftira

Emekli Tümgeneral Ali Erdinç, Aydınlık gazetesinde dün yayınlanan yazısında Üstad Bediüzzaman Said Nursi'ye akıl almaz iftiralar attı.

31 Mart vakası için "Kalkışmanın ele başları İngilizler için çalışan Derviş Vahdeti ve Said-i Nursi’ydi" diyen Erdinç, Üstad için "Said-i Kürdi (daha sonra Said-i Nursi adıyla Nurculuk tarikatını kuracaktır)" cümlesini sarf ederek Nurculuğu tarikat mesleğiyle karıştırdı.

Oysa Üstad Bediüzzaman "Zaman tarikat zamanı değil, imanı kurtarmak zamanıdır. Tarikatsız Cennete giden pek çok, fakat imansız Cennete giden yoktur." diyerek Nurculuğun bir tarikat olmadığını Emirdağ Lahikası II'de belirtiyor.

Devamını okumak için tıklayınız:

http://www.yeniasya.com.tr/gundem/emekli-generalden-ustad-a-cirkin-iftira_409113

Etiketler: bediüzzaman
Okunma Sayısı: 12144
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Orhan Dindar

    7.9.2016 12:10:16

    Zaruri ve yerinde İzahlarınız için teşekkür ederiz muhterem hocam. Yalnız bir husus iltibas edilmiş kanaatimce. Yazınızda, hocaların 1. Şua hakkındaki itirazları için bizzat Said Nursî’nin, “fihi nazarun” (Bu konu tartışma götürür) demelerini tavsiye ettiğini ifâde etmişsiniz. Fakat ilgili bahis dikkatle okunduğunda, kanaatimce, Bediüzzaman bilakis, “fihi nazarun” denilemeyeceğini ifade ediyor galiba. Bu hususu tetkik eder ve bizleri tenvir ederseniz memnun oluruz. Böylece mühim bir hususun yanlış anlaşılmamasını ta temin etmiş olursunuz. Hürmet ve muhabbetlerimle.

  • garip talebe

    5.9.2016 21:02:07

    İlim ehli neden ben böyle bir eseri vücuda getiremiyorum diye tırnaklarını kemirsin dursun biz hizmetimize Risale-i Nur ile devam edeceğiz son nefesimize kadar.iftiracıları Allah'a havale ediyorum...Allah böylelerine nasıl muamele edeceğini bilir..

  • Harzemşah

    5.9.2016 19:58:36

    Kaleminize kuvvet güzel bir yazı ama bu makaleyi mutlaka ahmet hakana ulaştırmak lazım

  • okan

    5.9.2016 15:13:40

    Ustada ve risale i nura yapilan saldırılarda cevap vermekt, gerekeni soyleyip mufterilere haddini bildirmekte geç kalıyorsunuz.Daha önceleri yeni asya bu konuda gayet başarılıydı. Bu sıralar uzerinizde bir atalet var. Bir takım olayların uzerinden zaman geçince verilen tepki yeterli etki göstermiyor...Allah yeniasyayı hakikattan,sunneti seniyeden,risale i nurdan ayırmasın

  • çetin acar

    5.9.2016 11:12:09

    okumayan fakat çok konuşan cahillere müsbet daireden çok güzel cevap. allah razı olsun

  • Abdurrahman KOÇAK

    5.9.2016 10:11:08

    Sayın Süleyman Kösmene Allah sizden ebediyyen razı olsun...Yeni Asyaya da teşekkürler böyle bir gazete olmasaydı bu hoca ünvanlı yarı cahil, okumadan araştırmadan hüküm veren zatlara hangi mecradan cevap verilecekti.

  • Arif Altay

    5.9.2016 05:44:34

    Güzel bir cevap olmuş. Tebrikler.

  • Hasan Muharrem Okur

    5.9.2016 01:18:15

    Hocam ,Allah razı olsun.Yazınızı çok beğendim

  • Ehl-i Hak

    5.9.2016 00:47:36

    Hocam biraz geç oldu ama inşaallah bu sözler sahiplerine ulaşır.Keşke programa telefonla bağlanılıp bunlar söylenseydi zira birçok iftira gerçekmiş gibi algılandı.Bu hakikatlerin sıkça tekrar edilmesi gerekiyor.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı