Öncelikle Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi 2. Sınıf öğrencisi Enes Kara’ya Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyoruz. Kederli ailesine sabır ve sıhhat diliyoruz, taziyetlerimizi sunuyoruz. Fakülte camiasına ve evinde kaldığı cemaate de başsağlığı diliyoruz.
Elbette gencecik ve istikbal vadeden bir talebenin, hayatına böyle müessif bir şekilde son vermesi fevkalâde üzücüdür. Sorumluları varsa elbette araştırılmalı, soruşturulmalı, bir başka genci daha kaybetmeden, gereken yapılmalıdır. Türkiye’mizin hiçbir genci kaybetme lüksü yoktur. Gençlerimiz istikbalimizdir, aydınlığımızdır.
Ama böyle bir hadiseden sonra, bilir bilmez, gencin kaldığı yurdu suçlamak, babasına yüklenmek, yurdundan da, babasından da geçip cemaatleri itham etmek, kabul edilir şey değildir.
Ölüm Acısı Su-i İstimal Edilmemeli
Cemaatlerin ve tarikatların suçu, nedense hiç bitmez! Bazen on yıllarda bir olay olur; vay, sen misin orada kalan, orası zaten şöyle, böyle… Buralar her zaman, suç üreten suç makinesi gibi sunulur! Allah insaf versin!
Efendim, insanın olduğu yerde her şey olur. İncelersin, sabredersin; olay araştırılır, soruşturulur, ortaya konur. Sorumluluk gerektiren bir ihmal ve yanlış varsa tesbit edilir ve gereği yapılır. Yorum yapacaksan, sabırlı ve insaflı biçimde ondan sonra yaparsın.
Olayı anlamadan yorum yapılır mı? Provokasyon gibi! Acının üzerine! Senin derdin, cemaatlere vurmak, tarikatları suçlamak mıdır?
Lokal bir olayı mübalâğa ile büyütüp, bir günah keçisi bulmak ve olayı genişleterek bütün cemaatlere ve tarikatlara yüklenmek akıl işi değildir! Toplumu güdülemektir. İnsanları şartlandırmaktır. Olayı çözümsüz bırakmaktır. Suçsuz insanları ve camiaları zan altında bırakmaktır. Cemaatlerin ve tarikatların pırlanta hizmetlerine gölge düşürmektir.
Bu, kabul edilemez.
Rahmet Diliyoruz
Cemaat ve tarikatlar sevgi ekerler, barış ekerler, şefkat, merhamet, kardeşlik, nezaket, nezahet, iyilik ve insanlık ekerler. Kin, nefret, husumet, adavet, baskı, zorlama, zorbalık, şiddet, vandalizm ekmezler; bu müptezellikler onların semtlerinden geçmez!
Onlar insan yetiştirirler. Onlar bu milletin barış ve huzurunun teminatıdırlar. Onlara öyle rast gele taş atsanız, tutmaz!
Bilâkis onlara taş attıkça onlar parlar. Çünkü onlar suç örgütü değildirler. Meselâ bu meselede en az sizin kadar, en az kamuoyu kadar, hatta daha da fazla onlar üzülmüşlerdir! Çünkü onlar insanın, hayatın, canın, imanın değerini bilirler.
Hele Risale-i Nur okuyanlarda şefkat, merhamet, sevgi ve kardeşlik temelinde dinsizliğe karşı, ateistliğe karşı, deistliğe karşı iman hizmeti esastır. Çünkü iman hakikatlerinin okunduğu, ispat edildiği, yaşandığı, milyonlarca gencin imanını kurtardığı hareketin adıdır bu. Varlık sebepleri imanın ispatı ve hakikatinin izahıdır. Aklın ve kalbin açlığını doyurmaktır.
Bu camia, yetmiş yıl önce Zübeyir Gündüzalp’in dediği gibi; “Teessür ve ıztırap karşısında, kalpten bir parça kopsaydı, ‘Bir genç dinsiz olmuş’ haberi karşısında, o kalbin, atom zerrâtı adedince param parça olması lâzım gelir.” 1 Vizyonuyla hareket eder.
İşte size bir mektup parçası: “Sol görüşlüyüm, Bir kumpasla tutuklandım. Hiçbir delil olmadan... Hakkımdaki haberlerin hiçbiri doğru değildi. Yeni Asya diye bir gazete olduğunu koğuş arkadaşlarımdan öğrendim, okumamak için de hayli direndim. Gazeteniz imdada yetişmeseydi, isyan bayrağını çoktan çeker, belki de intihar ederdim.” 2
Gündemdeki gencin, çıkmazlarını aşamayarak ölüme gitmesi, hiç şüphesiz bir talihsizliktir.
Böyle müessif olayların, bir daha olmamasını diliyoruz.
Kamuoyunu sabra, sükûnete ve akl-ı selime çağırıyoruz. Ve ölen gencimize tekrar rahmet diliyoruz.
Dipnotlar:
1- Şuâlar, s. 577. 2- 04.06.2017 tarihli Yeni Asya Gazetesi.