Evvela Peygamber Efendimiz (asm) “Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle buğz etsin ki bu da imanın en zayıf derecesidir.” (Müslim) ve “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” buyurmuştur.
Üstad Bediüzzaman da bir eserinde, mesela “‘Tuh o asrın gayretsiz adamlarına!’ denildiği zaman yüzümüze tükürükleri gelmemek için veyahut silmek için yazılmıştır.” der.
Bu ifadeler çerçevesinde biz de bir hususu hatırlatmak istedik.
Yüce Rabbimiz buyuruyor ki: “De ki: ‘Hak geldi, batıl yok oldu. Hiç şüphesiz batıl yok olucudur.” (İsra: 81) Evet elbette hak gelince batıl zail olur ve olmaya da mahkûmdur, çünkü Rabbimiz öyle buyurmaktadır.
Fakat bazı saf ve muhakemesiz mü’min kardeşlerimiz yıllardan beri bu ayeti sürekli dillerinde dolandırarak “Hak gelecek batıl zail olacak” diye kendilerinden başka düşünce sahiplerini ‘batıl’lıkla itham ede geldiler.
Nasıl ki “Kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.” (Maide: 44) ayetini aynı tarzda kullandıkları gibi.
Bu kardeşlerimiz bir yönden 35 yıldır (belediyeler eliyle) diğer bir yönden 20 yıldır bir şekliyle idarenin başındalar. Eğer iddia edegeldikleri gibi sadece kendileri “hak” ise, Türkiye’nin durumuna Allah için şöyle bir bakalım:
Allah’ın “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve şayet mü’minlerseniz faizi terk edin” (Bakara: 278) diyerek yasakladığı faizi kullananlar azaldı mı, yoksa daha mı arttı?
Ateizm ve deizim fikirlerini savunanların sayısı okullarımızda azaldı mı, yoksa çoğaldı mı?
Bir milleti ve memleketi felakete sürükleyen, dinimizce de haram kılınan uyuşturucu vb. kullananlar azaldı mı yoksa çoğaldı mı? Ahlâksızlıklar, boşanmalar azaldı mı yoksa sıradanlaşarak çoğaldı mı?
Tv kanallarındaki diziler Müslümanların edep, ahlâk ve genel kültürlerine uygunluğu çoğaldı mı, azaldı mı? Yine Allah’ın emri, mü’minlerin bayramı sayılan cumaya gidenlerin sayısı azaldı mı yoksa çoğaldı mı?
Gençlerimizin ahlâkı yükseldi mi yoksa dibe mi vurdu?
Yolsuzluklar, adam kayırmalar, maddî ve manevî kul hakkına girmeler azaldı mı yoksa çoğaldı mı? Dinî değerlerimiz yükseldi mi yoksa azaldı mı? Mü’minler arasındaki birlik, beraberlik, uhuvvet, muhabbet, ittihad, yardımlaşma çoğaldı mı azaldı mı?
Bu sorulara müsbet manada cevap verebileceksek başımızın üstünde yeriniz var. Müsbet cevap verilemeyecekse o zaman da “Kimse bizim kusurumuza bakmasın” demek de bizim hakkımızdır.