Yazının başlığına bakıp sakın sakın ayyaş muhipliği veya müdafiliği yapıldığını düşünmeyiniz. Sorunun cevabını bilenler bilir, bilmeyenlere de Üstad Bediüzzaman’nın cevabı: “Ayyaş bir adam, ayyaş olmadığı vakitte iyi saat yapabilir.” (Münazarat)
Gördünüz mü ayyaş adam çok ince ve hassas olan bir saat tamiri yapabilir ve bizler de yaptırıyoruz.
Neden yaptırıyoruz? Pekiyi cevap yine Bediüzzaman’dan: “Fazîleti ve hamiyeti, nur-u kalb ve nur-u fikri cem’ edenler, vezaife kifayet etmezler.” (Münazarat)
Keşke hem salih, hem mahir olanlar hayatımızda ihtiyacımız olan işlere kifayet edecek derecede çok olsalar da bizde işlerimizi her hususta ehil olan insanlara yaptırsak, o zaman nurun ala nur olur.
Birileri diyebilir ki, “Neden Bediüzzaman’ın sözünü esas alalım?”
Biz de deriz ki; Üstad söylediği her sözünü ya bir ayet-i kerimeye veya bir hadisi şerife istinad ederek söylemiştir.
İşte yukarıdaki verdiği misali de “Şüphesiz ki Allah, emanetleri ehil olanlara vermenizi (...) size emreder.” (Nisâ - 58) ayetine ve Peygamber Efendimizin Hayatında uygulamış olduğu müşrik fakat güvenilir ve maharetli bir kılavuz olan Abdullah b. ÜREYKIT’ı -ücret karşılığında- rehber olarak tutması ve Kâbe’nin anahtarının yine bir müşrike verdirmesi hadiseleridir.
Aslında hemen herkes iş hayatında, sağlığında vb. hususlarda bunu bizzat yapıyorlar. Birçok sanayici iş adamlarımız fabrikalarında istihdam ettikleri mühendis, genel müdür, CEO’larının salih olup olmadıklarına bakmazlar, işin ehlini ararlar. Geleceği ve göz bebeği çocuklarını okutacakları zaman Türkiye’nin en önde okullarına gönderirler bu okulların hiç bir şeyini sormazlar. Hasta olduğu zaman yine hastanenin ve doktorun siyasi kimliğini sormaz kucak dolusu para öderler.
İş devlet idaresine ve siyasete geldiği zaman hemen haram, günah, vebal, ahiret akla gelir, insanları bu kudsi değerlerle yanıltmaya ve korkutmaya çalışırlar.
Şimdi biz de soralım: Sizler işyerinizde istihdam ettiklerinizin, milyon dolarlık dışarıdan aldığınız ürün satıcılarının, çocuğunuzu okuttuğunuz okul ve öğretmenlerinin, canınızı emanet ettiğiniz sağlık kuruluşu ve doktorunun kimliğini neden sormuyorsunuz? Oraya ödediğiniz paralar için günah işliyor muyum? Allah ahirette bunu bana sorar mı diye neden kendinize sorma ihtiyacı hissetmiyorsunuz da devlet kuruluşunda görev verilecek insanlara soruyorsunuz?
Ayyaş ve namazsız insanlara yukarıdaki işler yaptırılıyorsa başka işler de yaptırılabilir demektir.
Hâsılı kelam, ya mahareti kabul veya salahati kabul edeceğiz. Sanatta ise maharet tercih edilir. Vesselam!