Batıl kelimesini siyasi anlamda kullanıyoruz. Yani boş, temelsiz ve geçersizdir.
İhtilâlin bozgunculuk ve müdahale olduğunu bilenler, elbette 12 Eylül İhtilâli’nin bütün parçalarını da batıl ve hatta haram kabul ederler. Küresel münafıkların Türkiye temsilcileri ANAP ve AKP’nin milleti iğfal için kırk küsur senedir çevirdiği entrikaları bilenler; bu partilerin küresel merkezleriyle veya patronlarıyla dirsek temasına girmiş veya üslup olarak onları tasvip etmiş ve bu süreç içinde ortaya çıkan imkânlarından istifade etmiş bütün siyasi hareketlerin ve politikacıların ne kadar batıl, boş davrandıklarını ve millet zararına ömürlerini tamamlayıp hesap mahalline gittiklerini de anlatıyorlar.
12 Eylül İhtilâli’nin hedefinin, İslâmiyet’i ortadan kaldırmak, hayattaki dinî şeairleri Kemalizm’in ilk zamanlarındaki gibi silmek ve bin sene devam etmesi öngörülen süreç içinde doğup büyüyecek nesillerin dinsiz olmalarını sağlamak olduğunu; bu ihtilâlin paşalarından duymuştuk. Merak edenler arşivlere bakabilirler. Bu ihtilâli meşhur 11 Eylül ile karşılaştıranlar zannediyorlar ki, İkiz Kuleler’in yıkılışıyla başlayan ihtilâl daha önemlidir. Hayır. 12 Eylül’ün 11 Eylül’e annelik yaptığını, az sayıdaki araştırmacılar yazabildiler. Başlı başına geniş bir konu. New York’ta yakılan ihtilal ateşinin alevleri, Kandahar’a, Necef’e ve Şam-ı Şerif’e; Troçkicilerin üstadlarından Kissenger’ın direktifiyle yönelince, 12 Eylül’ün, kervanın başını çeken merkep olduğunu ancak anlayabildik.
12 Eylül projesi içinde yer alan “Barzanistan”ın kuruluşu, Kuveyt’in işgali, Körfez Savaşları ve Marksist Kürt hareketinin Doğu’daki yapılanması olmasaydı, elbette 11 Eylül’cüler, BOP’u Erdoğan/Berlusconi eş başkanlığında sahaya süremezlerdi. Ve daha sonraki Arap Baharı’ndan tutunuz, Ukrayna Savaşı ve Filistin katliamı meydana gelmezdi. Bunlar bugünkü makalemizin konusu değil. 12 Eylül’ün; Ukrayna’da ve Filistin’de Hristiyanlarla savaşı netice veren ve Hz. İsa’nın (A.S.) barış projesi olduğuna inandığımız AB’yi dağıtma hedefindeki 11 Eylül’ün yanındaki özgül ağırlığı fazla değildir. Kemalistlerin ön saflarında millet iradesiyle çarpıştığı 12 Eylül, semavi dinlerin özüne karşıydı. Bu süreçte Kur’an galip gelmeseydi, Hristiyanlık hükmen mağlup sayılacaktı.
Bildiğiniz üzere kayıplarımız, çektiklerimiz, hüsranlarımız çok olsa bile, gördüğünüz üzere Kur’an’ın galibiyetini meclislerdeki ve savaş meydanlarındaki siyasetçiler ve komutanlar itiraf ediyorlar. Muhalefetteki siyasi kadroların beyanları, onları bu hususta anlamamızı sağlar. Bir politikacı şayet 28 Şubat ve 15 Temmuz gibi hareketleri müstakilen ele alıyorsa, ne demokrasiyi ne de demokrasi karşıtı ihtilâlleri anlamamış demektir. Anadolu’da büyük anneye “EBE” derler. Yani 12 Eylül olsa olsa 11 Eylül’ün annesi ve diğer hareketlerin de ebesi sayılabilir. Bu sıralamayı veya akrabalığı bilemeyenlere en önemli tavsiyemiz, cehaletlerini okuyarak/araştırarak gidersinler. Bu halleriyle hem siyasete, hem muhalefete, hem demokrasiye, hem yardım bekleyen millete hem de mağdur edilen İslâmiyet’e büyük zararlar getirdiklerini unutmasınlar…
Yazdıklarımızın kaynağı ben değilim. Benim vazifem şahs-ı manevîye mal olmuş düşünceleri; mevcut sosyal ilimler, Risale-i Nur’un prensipleri ve bu sahadaki mütehassısların görüşleriyle yoğurarak okuyucularımıza aktarmaktan ibarettir. Elbette ki yanlış bana ait ve tashih için yardım edenlere de, Allah razı olsun diyoruz. Zahiren 12 Eylül İhtilâli daha çok dahilî bir mesele olarak görünebilir.
Bediüzzaman’ın Sünûhat eserindeki ifadelerini hatırladığımızda, müteharrik-i bizzat olmadığımızı tekrar anlıyoruz. Avrupa üfleyince bizdeki siyaset oynuyorsa, elbette ki 12 Eylül’ün arkasındaki global sosyal Marksistleri öğrenmek zorundalar, siyasetçiler. Hem de münafıklıkta ve tahribatta daima Avrupa dinsizleriyle bir olmuş bizdeki Kemalistlerin, 11 Eylül’cülere ilham ve destek verdiğini asla unutmamalıyız.
Mevzuyu kapatırken, demokrasi için çırpınan gençlere olan tavsiyemizi tekrarlayalım. Dünyamızın yakın tarihindeki Türkiye 12 Eylül’ü ile global 11 Eylül ihtilâllerinin mahiyetleri öğrenilmeden sahaya çıkacak demokrat siyasetçilerimiz, maça 3-0 mağlup başladıklarını unutmasınlar…