"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Papazlarla ‘Hz. İsa (as) ve deccal’ sohbeti (1)

Şemseddin ÇAKIR
07 Kasım 2012, Çarşamba
Bundan önceki Almanya seyahatlerimde kimi papazlarla bazı hatıralarım olmuş ve bunları çeşitli ortamlarda paylaşmıştım.
Bu seneki Ramazan’da yine Almanya’da idim ve bir İslâm ilâhiyatçısı olarak Hristiyan ilâhiyatçıları olan papazlarla sohbet etmeyi arzu ettim. Sağolsun arkadaşlar randevu aldılar ve bir görüşme yapma imkânı bulduk. Yanımda tercüman olarak Almanya doğumlu Nur Talebesi Nurullah Bey de geldi. Görüşme yerine vardığımızda kapıda iki papaz tarafından karşılandık. Kısa bir tanışma ve hoşbeşten sonra, bize bir saatlerini ayırabileceklerini söylediler. Biz de “Zaman kaybetmemek için hemen sohbete başlayalım” dedik.
Ben önce kendilerine Birinci Dünya Savaşı’ndaki ittifakımızı hatırlatarak Türkiye’nin Asya’nın, Almanya’nın da Avrupa’nın göz bebeği, asil ve kahraman milleti olduğunu, dünyanın bugünkü kaostan çıkması için bu iki milletin ne pahasına olursa olsun, bütün hak dinlerde ortak olan temel insanî ve ahlâkî değerler etrafında yine ittifak içinde bulunması gerektiğini, insanlık için iki milletin de buna mecbur olduğunu anlattım. Bu vesile ile bazı müştereklerimizi de değerlendirmemiz gerektiğini kendilerine izaha çalıştım. İşin vahametine dikkat çekmek için, Bediüzzaman’ın, “Hem ehl-i dalâlet ve haksızlık, tesanüd sebebiyle, cemaat sûretindeki kuvvetli bir şahs-ı mânevînin dehâsıyla hücumu zamanında, o şahs-ı mânevîye karşı, en kuvvetli ferdî olan mukavemetin mağlûp düştüğünü anlayıp, ehl-i hak tarafındaki ittifak ile bir şahs-ı mânevî çıkarıp, o müthiş şahs-ı mânevî-i dalâlete karşı hakkaniyeti muhafaza ettirmek...” sözlerini aktardım.
Bu tesbit çok dikkatlerini çekti ve memnun oldular. Ben de bu vesileyle kendilerine bizi ittifaka sevk etmesi gereken bazı müşterek noktalardan bahsettim. Şöyle ki:
“Biz, İncil’in aslı itibariyle İlâhî bir kitap olduğuna; Hz. İsa’nın (as) ise hak peygamber olduğuna inanıyoruz. Hatta biz de Hz. İsa’nın (as) âhirzamanda yeryüzüne ineceğine ve onunla iş birliği yapacağımıza inanıyoruz, zira bu hususa işaret eden âyet ve hadisler vardır. Hz. İsa’nın âhirzamanda geleceği, orijinal ifadesiyle bizde “edille-i şer’iye”, yani “şer’î (İslâmî) deliller” tâbir edilen, Kitap, Sünnet ve icma-i ümmet (İslâm âlimlerinin ittifakı) ile sabittir. Hatta Osmanlı; Yavuz Sultan Selim 1517 Ridaniye Savaşı ile Şam-ı Şerif’i aldıktan sonra, Birinci Dünya Savaşı’na kadar asırlarca, Hz. İsa’nın (as) ineceği yer olarak haber verilen Şam Emevî Camii’nin beyaz minaresinin dibinde, bir seyis ve bir atı Hz. İsa (as) indikten sonra binip cihada gitsin, diye bekletmiştir. Yani bizim itikadımıza göre bu iş son derece önemli bir hadisedir. Fakat maalesef zamanla yozlaştırılan ve mukaddesatı unutturulan Müslümanlar ve Hristiyanlar bu işin farkında bile değiller” dedim ve konu ile ilgili şimdilik üç âyet-i kerîme meâlini delil olsun diye nakletmek istediğimi belirttim ve devam ettim:
“‘İnsanların mü’minlere düşmanlık bakımından en şiddetlisini, Yahudîlerle müşrikleri bulacaksın. Mü’minlere sevgice en yakınını da, ‘Biz, Hristiyanız!’ diyenleri bulacaksın. Bunun sebebi, onların arasında bilgin keşişlerin ve dünyayı terk eden rahiplerin bulunmasıdır. Bunlar, büyüklenmez.’1
‘Hâlbuki onlar, onu ne öldürdüler ne de astılar. Öldürdükleri onlara Hz. İsa gibi gösterildi. Onun hakkında ihtilâfa düştüler. Bundan dolayı tam bir şüphe içindedirler. Bu hususta sana uyma dışında hiçbir sağlam bilgileri yoktur ve kesin olarak onu öldürmediler. Bilâkis Allah onu kendi nezdine kaldırmıştır. Allah Aziz ve Hâkim’dir.’2
‘Celâlim hakkı için, biz her ümmete; Allah’a ibadet edin ve tağuttan sakının, diye emretmeleri için bir peygamber göndedik.’3
“Bu âyette ‘tağut’ olarak belirtilen kişinin hadis-i şeriflerde ‘Deccal’ olarak belirtildiğini, Bediüzzaman’ın tefsirlerinden anlamaktayız. Deccal da âhirzamanda geleceğine göre onunla mücadele edecek, hatta onu öldürecek olan da yine hadis-i şeriflere göre Hz. İsa’dır (as) ve bu âyet-i kerime de hâliyle Hz. İsa’yı işaret etmektedir.
“Zirâ Efendimizin (asm) ‘Ahirzamanda İsa (as) gelecek, Deccalı öldürecek’ hadis-i şerifine tam uygundur. İncil’den de buna ait bilgiler nakledeceğim. Bence denizden bir katre misâli bu âyet-i kerimeler yeter. İcap ederse yine zikrederiz.
“Ruhulbeyan adlı bir tefsirde de Hz. Peygamberin (asm) şöyle buyurduğu anlatılmaktadır: ‘İsa ölmemiştir ve kıyamet gününden önce size dönecektir’” dedim ve devam ettim:
“İsterseniz bu günkü konumuz, bu kadar da işlemişken, önemine binaen Hz. İsa (as) olsun. Meselâ ‘Ne zaman inecek, nasıl inecek, neden inecek, nereye inecek, inince herkes bilecek mi?’ gibi konuları konuşarak bir konsensüs sağlamaya çalışalım. Zaten benim bu konuda da araştırmalarım ve bir kitap hazırlığım var; hem de bana yardımcı olursunuz, ne dersiniz?” dedim, onlar da onayladılar ve böylece Hz. İsa meselesini sohbetimizin mevzuu yapmaya devam ettik.
Bu vesileyle kendilerine, âhirzaman hadisatıyla ilgili konularda âlem-i İslâm’da bir otorite olan; dost, düşman herkesin hayran olup kendisine ünvan olarak “Bediüzzaman” dediği Said Nursî’nin eserlerinden bazı bölümleri takdim etmeyi arzu ettiğimi söyledim. Bunu da kabul ettiler ve kendilerine şu bilgileri takdim ettim:
Öncelikle Bediüzzaman’ın, Hz. İsa’nın (as) hayat mertebesini belirten Mektubat’ın Birinci Mektubundaki meratib-i hayat bölümünü okuyup, onun üçüncü hayat tabakasında olduğunu söyleyerek semanın kaçıncı katında olduğunu dahi bildiğimizi ihsas etmek istedim. Mektubat’tan şu hususu naklettim:
“Ahirzamanda Hz. İsa (as) gelecek, Şeriat-i Muhammediye (asm) ile amel edecek’4 meâlindeki hadisin sırrı şudur ki: Ahir zamanda felsefe-i tabiyenin verdiği cereyan-ı küfriye ve inkâr-ı ulûhiyete karşı İsevîlik dini tasaffi ederek ve hurafattan tecerrüt edip İslâmiyet’e inkılâp edeceği bir sırada, nasıl ki İsevîlik şahs-ı manevîsi, vahy-i semavî kılıncıyla o müthiş dinsizliğin şahs-ı manevîsini öldürür; öylede Hz. İsa (as) İsevîlik şahs-ı manevîsini temsil ederek, dinsizliğin şahs-ı manevîsini temsil eden Deccalı öldürür. Yani inkâr-ı ulûhiyet fikrini öldürecek.”
(…)
Sohbet böyle devam ederken zamanın bittiğini fark ettik, fakat sağolsun papazlar “Sohbet iyi gidiyor” diye uzattılar.
Onlara Bediüzzaman ve Risale-i Nur’dan; âhirzamanda ortaya çıkacak dinsizlik cereyanından, hakikî İsevîliğin zuhurundan, Hristiyanlığın tasaffi etmesinden; İsevîlerin şahs-ı manevîsinden; dinsizlik cereyanına karşı Müslüman-İsevî ittifakından; Hz. İsa’nın gelmesinden, İslâm şeriati ile amel etmesinden ve Deccali öldürmesinden, hülâsa dünya hayatının son perdesi olan şu âhir zamanda gerçekleşmesi beklenen hadiselerden genişçe bahseden 15. Mektub’un Dördüncü Suâlini ve cevabını aktardım.
(DEVAMI YARIN)
 
Dipnotlar:
1- Maide Sûresi: 82.
2- Nisa Sûresi: 157.
3- Nahl Sûresi: 36.
4- Buharî, 4: 205, Müslim: 1. 136. Feth’ül-Kebîr 2: 335.
Okunma Sayısı: 2048
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı