"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Elvedâ yâ Şehr-i Ramazan

Selim GÜNDÜZALP
27 Temmuz 2014, Pazar
- TRT’nin Kız Kulesi Ramazan ekibine gönül dolusu selâm ve muhabbetle -
Ey güzellik diyarının ışığı…
Şimşek gibi deldin ve geçtin otuz günü.
Işığının âşığıyız.
Geldin, sevindirdin.
Şimdi de tam bulduk ve kavuştuk derken; yine ‘elvedâ’ deyip gidiyorsun.
Bu kaçıncı hasret bu kaçıncı vuslat, kim bilir?
Hiçbir saray, hiçbir sofra sunmadı senin sunduğun zenginliği.
Sultandan dilenciye kadar, kapının eşiğinde herkes mutlu, herkes huzurlu.
İnsanı insan eden, daha da ötesi mü’min eden, çok çabuk mayalayan bir sırrın var.
Dileriz bu sır kalıcı olur üstümüzde…
Bir tohum gibi düştün iman toprağımıza.
Bereketli mahsuller yeşerttin içimizde.
Yedirdin, içirdin, giydirdin, doyurdun kalbimizi.
Kat kat rahmet oldun, kuşattın ruhumuzu.
Şerlere, şeytanlara köstek oldun, kurtardın tuzaklardan bizi.
Güzelleştirdin kalbimizi. Arındırdın günahlardan, Yaradan’ın lütfuyla.
Kimsenin bilmediği bir dil öğrettin.
Kâinatın dilini, yaratılışın o yüce hikmetini öğrettin.
“Mide ölüm evi; ya kalbi seçin, ya da mideyi.” dedin.
Seçmek elimizdeydi.
Tembellik etmeyelim diye yine tuttun elimizden, gönlümüze hürriyetin hasını getirdin.
Zincir vurup kaçmasın diye nasıl bağlanırsa asîler bir köşeye, hiç gerek kalmadı, sen bizi yürekten bağladın kendine.
Beraberinde coşkun bir deniz getirdin.
Engin bir sevgi ve rahmet getirdin.
Fanî değil, bakî bir sevgiydi bu.
Ruhumuzu cennetlere yücelten bir duyguydu bu.
Bugün AREFE... En mutlu bir gün.
Bayramın gelişinin müjdesi...
Niçin bayram yapıyoruz? Sen gittin diye değil sevincimiz..
Rabbimizin emrini senin sayende, seninle beraber dinlemeye ve tutmaya çalıştığımız için...
Gelişin ayrı bir sevinç, gidişinde bile o var...
Hiç üzmedin bizi...
Anlıyorsun değil mi neden kaynaklandığını sevincimizin?
Asla sen gittin diye değil, asla...
Elveda deyişinin hüzünlü günü bu gün…
Bir daha kavuşabilecek miyiz, tekrar mülaki olabilecek miyiz seninle?
O kadar çok ebedî seferine çıkan dostlar oldu ki bu sene, onlara bakıp kaderimizde yine buluşmak var mı diye hasretle bekleyeceğiz gelişini..
***
Duygularımız kabarık, bugün seller sulara karışık.
Sevgiyle korkuyu birbirine karıştırıp, o hamurda yoğurup önümüze koydular bugün.
Sen bir bulut, biz bir tarla olduk otuz gün boyunca.
Dikildik, ekildik ve sonunda olgunlaştık, biçildik.
Sen bir yolcu, biz bir konak olduk.
Ey aziz misafir, yücelerden haber getirdin…
Aşkla şevkle dalgalandırdın gönüllerimizi…
Ne inciler, ne sırlar, ne yıldızlar gizli sende görmediğimiz, bilmediğimiz, o otuz günün her karesinde...
Bir hiçtim dünya çölünde.
Şimdi sayende bir inciyim deniz dibinde.
Dalgıcım oldun.
O inciyi çıkardın içimden.
Allah için açlığa tahammülü öğrendim seninle.
Nefse ve şeytana karşı direnmeyi öğrendim seninle.
Hiç olmazsa bu gelişinde getirdiğin,
ebediyet denizlerinden armağan olan bu inciyi kaybetmemeliyim.
Rabbimden tek isteğim, ona bizden râzı olduğunu sunmandır.
Budur biricik dileğim.
Zaman zaman kapansa da gözlerimiz, sen hiç uyumadın.
Uyanık geldin, uyanık gidiyorsun.  
Gönlümüzü temizledin, en büyüğünden en küçüğüne kadar günahlardan arındırdın, ömür defterinde tertemiz sayfalar açtırdın güller gibi...
Bir gülden geçtik, gül bahçelerine misafir ettin bizi.
Aşkın ile yaktın, kendine yaklaştırdın.
Bizi de kendine benzettin, Ramazanlaştırdın.
Rengine boyandık, ölümsüzlüğe ulaştık.
Ölüm yok gayrı, ölmeyiz artık.
Yûnus gibiyiz; “Ölür ise ten ölür /Canlar ölesi değil!..”
***
Bizi kendimize getirdin.
“İnanan bir kalbin sahibi isen, önce kendi içine dön de bak, Kur’ân’a eğil de bak.” dedin.
Kırdın gurur putumuzu.
“Bir zerresin; kendini olgunlaştır, senden güneşler çıksın.” dedin.
Sıradan bir cam parçasını elmasa dönüştürdün.
Emirlerini tutmak için attığımız her adımda, sayısız güzellikler sundun.
Ve şimdi elveda deyip gidiyorsun.
Bugün Arefe. Elvedâ yâ Şehr-i Ramazan, elvedâ…
Bu gece teravih yok, yarın da oruç yok…
Zikirler, tesbihler, hatimler, oruçlar, iftarlar, sahurlar, teravihler…
Ne varsa, getirdiğin bütün o güzellikler,
hepsi seninle beraber bir bir gidiyor, gidecekler.
Cehennemlerin kapısı kapanmıştı, cennetlerin kapısı açılmıştı ardına kadar senin gelişinle beraber.
Elvedâ yâ Şehr-i Ramazan, elvedâ... Şimdi gidiyorsun, elvedâ…
Seni sevenlerin; yoluna düşmüş gönüllerin gözlerinin önünden dörtnala geçiyorsun.
Âhirette şefaatçimiz ol, bırakma bizi burada, al yanına, kat kervanına…
Bırakma ne olur…
Rahman olan Allah adına bırakma…
Bırakma bizi buralarda bir başımıza...
Ya yine gel, ya da bizi yanına al…
Çok bekletme ne olur, takvime, zamana bağlanmadan gel...
Rüzgâr gibi gel..
Tekrar gelmeyi vaad et, kavuşmayı vaad et bize…
Hakikî aşkı, gönülden sevmeyi yeniden öğret bize...
Rahman’ın kapısına kul olup, eşiğine yüz sürmeyi senden öğrendik, seninle öğrendik.
Ta çocukluk günlerimizden âşinayız biz sana.
O günlerden kalma, hiç eskimeyen bir sevdamızsın sen.
Ayların incisi, solmayan gülüsün sen.
Gönül bahçelerimizin ebedî çiçeğisin sen.
Güzelliğini hiç yitirmeyen ve bizi Rabbimize bağlayan bir köprüsün sen.
Dua ve niyazdan başka bir şey yok elimizde.
Ümidimiz o ki; duâlarımıza cevap gelecek, önümüzdeki perdeler kalkacak inşallah.
Zerre de olsa kalbimizde taşıdığımız imanın gücü ve değeri hürmetine Rabbim günahlarımızı affeder diye ümitvârız inşallah.
Allah (cc) kalbimize bütün günahlarımızın affedildiğini ve arındığımızı ilham edecektir inşallah.
Bu son gününde senden dileğimiz; hata ve kusurlarımıza rağmen hepimizden râzı olduğunu ulaştırmandır Rahman’a.
Son gün de olsa, kapındaki dilencilere bir mülk bağışla.
Beratını, Kadir Gecesi alamadıysa sana sevdalı şu insanlar, bu AREFE günü inşaallah alsınlar…
Ne güzel bir gündür bu.
Son orucun, son iftarındaki ne mukaddes bir dua anıdır bu.
Kıymetini bilelim inşallah.
Yeniden buluşmak ve görüşmek üzere.
Elvedâ yâ Şehr-i Ramazan, elvedâ!
Tek başına değil, topyekûn bir kurtuluş istiyoruz senden.
Gazze için, Suriye için, Mısır için, Filistin için,
Ve bütün dünyada acı çeken, şahadet şerbetini içen; nice masum, mazlum ve mağdur kardeşlerimiz için de istiyoruz..
Kurtuluşumuzun beratını istiyoruz Rabbimizden.
Şu mübarek Arefe günü…
Şahit ol ki, gönlümüzde Hak sevgisi var.
Şahit ol ki, Sevgili Peygamberimizin (asm) âdetine ve sünnetine saygımız var.
Otuz günlük dostluğumuzun hatırına,
ne olur râzı ol bizden, râzı olduğunu ilet Rabbimize.
O sevgili Rabbimize ki, bizi nefsimize kul olmaktan, o şerefli, en yüce makama, kendisine kul olmaya çıkardığı
ve o mertebeye ulaştırdığı için sonsuz hamd-ü senâlar olsun.
***
Allah’ım, Sana ihtiyacı olan, Senden korkan ve Senin kapından başka bir kapıya asla kapılanmayan bizleri affet.
Aşkın ile, sevgin ile hür ettin bizi.
Nefsimize kölelikten azad ettin, kurtardın bizi; hamd olsun.
Hiç lâyık olmadığımız hâlde, sevgine, huzuruna lâyık gördün.
Bir mübarek ayla, rahmetine yakın ettin bizi.
Şükürler olsun.
Gönderdiğin bu mübarek aya şükürler olsun.
Ve o ayda indirdiğin Kur’ân’a, Ramazana…
Ve o ayın incisine, Kadir Gecesine ve Arefe gününe şükürler olsun.
Boynumuzu büktük, ellerimizi ve gönüllerimizi açtık, affımızı istiyoruz.
Sonsuz rahmetinden bir damla olsun kurak gönüllerimize ulaşsın istiyoruz.
Bekliyoruz ümitle...
Aşk ve şevk dolu bir gönülle…
Rabbim, şu mübarek AREFE günü hürmetine cümlemizi affeyle.
İsm-i Âzam hürmetine affeyle, bayram günü ve gecesi hürmetine affeyle.
Tekrar merhaba demek üzere elvedâ yâ Şehr-i Ramazan!..
Rabbimize bizden râzı olduğunu bildir lütfen.
***
“Elveda bizden sana ey Şehr-i Rahmet elvedâ.
Sen gidesin ille bizi yaktı hasret elvedâ…
Nur ile zeyn oldu âlem cümle mescidler tamam.
Zikrü tesbih ve terâvih, gitti bunlar elvedâ…”

Sevgili kardeşlerim, Arefeniz, Ramazan Bayramınız mübarek olsun. İçiniz neşeyle, ümitle, huzurla dolsun… Bu mübarek günler hepimizin affına ve uyanışına vesile olsun inşallah…

***
Mustafa Akgül Hocamızın bir tesbiti:
Mübarek Ramazan bize ne bıraktı, ondan geriye bize neler kaldı derseniz… Eğer 30 gün boyunca orucunuzu tuttunuz, namazınızı kıldınızsa heybenizi bunlarla doldurdunuz demektir:
 
510 saat oruç tuttunuz.
1800 rekât namaz kıldınız.
1800 defa rükû yaptınız.
3600 defa secde yaptınız.
9000 defa Allahuekber dediniz.
5400 defa Subhane Rabbiye’l Azîm dediniz.
10800 defa Subhane Rabbiye’l Âlâ dediniz.
900 defa Tahiyyat duâsını okudunuz ve sonunda Kelime-i Şahadet getirdiniz.
750 defa Subhaneke duâsını okudunuz.
750 defa Salli Barik duâlarını okudunuz…
Bunları bir çetele olsun diye değil, moral kazanalım ve gelecek için şevke gelelim diye söylüyoruz. Allah kabul etsin…
Okunma Sayısı: 9506
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Naim kavukcuoglu

    27.7.2014 10:43:00

    Çok değerli bir gönül dostu abimizi bu ramazan vesileyle tanımış oldum. Ehli kalem ve ehli kelam selim abi allah böyle has gönüllü şiir gibi abimizden razi olsun.
    Hayırlı bayramlar.
    Muhabbetle dualarimizla

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı