Bu yazının esas muhatabı benim, benim 90 yaşlarında ehl-i salât ve dindar annem köyde babamdan kalma evinde ikamet ediyor.
Annemin yanımızda kalmasını istediğimiz hâlde, annem “Ben kendi evimde rahatım” diyor. Biz de tercihi ona bıraktık, evlâtları olarak çoğu zaman yanında bulunuyoruz. Annem bizleri yanında, hele yemek sofrasında görünce çok mutlu oluyor. Biz de ihtiyaçlarını karşılayıp gönlünü bu şekilde almış oluyoruz.
Malûm olduğu üzere Allah’ın şefkatinden sonra ebeveynlerin şefkati öne çıkıyor. Hiç kimse başkasının kendisinden daha üstün olmasını istemez; baba evlâdının kendinden üstün olmasını ister. Ebeveyn evlâdına hasetlik etmez, onunla gurur duyar.
Bediüzzaman Hazretleri, “Hâlis muhabbete tam manasıyla validelerin şefkatleri mazhardır. Valideler, o sırr-ı şefkatle, evlâtlarına karşı muhabbetlerine bir mükâfat, bir rüşvet istemediklerine ve talep etmediklerine delil; ruhunu, belki saadet-i uhreviyesini de onlar için feda etmeleridir.” diye validelerin evlâtlarına karşı muhabbet ve şefkatine değinmiş. 1
Hayatını evlâdı için feda eden ebeveynler Onlar, rahmet ve mağfiret vesilemizdir.
Evlerimizin bereketi, huzurun kaynağı, duaları ile ailenin güveni ve teminatıdırlar. İhtiyarlanmış bir baba ve anne çocuğun yardımına ihtiyaç durumuna gelmiş ise evlâdı üzerinde hukuku vardır. Bu hukuku minnetle değil severek ve isteyerek yerine getirmek evlâdı üzerinde farz kılınmıştır. Evlâtları için ise “İhtiyarlıktaki zaaf ve acz, rahmet ve inayet-i İlâhiyenin celbine vesiledir.”2
Cenab-ı Allah’ın inayet ve celbine vesile olan ihtiyarlık zamanında anne ve babaya yardımcı olmaları lâzım ki, yarın yoklukları yürek yarası olmasın. Ebeveynlerine bakmayan, “insan bozması canavar” ve hayırsız evlâtlar durumuna düşmemek için onların sağlığında onlara yardımcı olmak, onların hayır duasını almak Allah’ın rızasını kazanmaya vesile olur. Çok acıdır ki, nice ulu çınarımız yalnızlığa terkedilip, evinde çocuklarını ve torunlarını bekleyen ebe-veynler vardır. Oysa yüce dinimiz, “anne ve babamızla, aile bireylerimizle, akraba-larımızla” ilgilenmeyi emrediyor.
Hazret-i Muhammed (asm) anne baba-sının sağlığına ulaşıp da onların gönlünü alamayan çocuklar için, “Burnu yerde sürtünsün” diyerek insanları uyarmıştır. O zaman bize düşen, anne ve babamıza, büyüklerimize şefkat ve merhametle muamele etmektir. Nasıl onlar bizleri şefkatle büyüttülerse, biz dahi onları şefkatle, muhabbetle, saygı ve sevgi ile karşılayıp, varsa ihtiyaçlarını görmeliyiz.
Konumuzu özetleyen Cenab-ı Allah ve onun Resulünün şu kelâmları ile yazıyı bağlamak istiyorum: Efendimiz (asm), “Allah’ın rızası, anne babanın rızasında, gazabı da anne babanın gazabındandır.” buyurmuştur.
Cenab-ı Allah Kur’ân-ı Kerîm’de, “Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi ve anne babanıza iyi davranmanızı emretti. Onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlanırsa onlara ‘öf’ bile deme!” buyurmuştur.
Vesselâm.
Dipnotlar:
1-Lem’alar, On Yedinci Lem’a, On Üçüncü Nota, 2-Lem’alar, Yirmi Altıncı Lem’a, Dokuzuncu Rica.