Medine Sözleşmesi tarihte ilk yazılı anayasa olarak kabul edilmiştir. Bu sözleşme siyasi ve sosyal açıdan bir Peygamber modeli olarak günümüzdeki modern anayasalardan çok daha ileri düzeyde hak ve eşitlik kavramlarını ortaya koyar.
İşte 1400 yıl önce böyle yüksek seviyede bir hukuku ortaya koyan bu sözleşmenin mimarı Allah Resulüdür (asm). O hicret ettikten sonra bu anlaşmayı Medine’de bulunan diğer halkları taraf kabul ederek onları Medine vatandaşı olarak eşit haklara sahip kılmıştır. Bu şekilde bize de toplumsal mutâbakatın nasıl olması gerektiği noktasında en doğru bakış açısı verir.
Peygamberin (asm) öncülüğünde Medine Sözleşmesi ile adalet, barış, doğruluk, iyilik, istişare, dokunulmazlık gibi kavramlar yürürlüğe girmiştir. Burada dikkate değer en önemli nokta ise müslüman sayısının azınlıkta olmasına rağmen Peygamberin (asm) bütün şehirde otorite olarak kabul edilmesiydi. Çünkü herkes onun adalet ve hakkı üstün tutacağından emindi. Bu sözleşme ile ona yönetim kolaylıkla ve gönül rızasıyla tevdi edilmiştir.
Sözleşmedeki maddeler içinde cinayet, suç işleme, kötülük planlama, düşmanlık, zulüm, bozgunculuk, suçluya yardım gibi filleri herkese aynı şekilde yasaklar. Sonuç itibariyle Medine Sözleşmesi tüm kavram ve kargaşanın önüne geçmiştir. İşte İslam tarihinde ilk hukuk vesikası olan bu sözleşme; hem hukuki, hem toplumsal krizlerin çok yoğun olduğu günümüze ışık tutarak bize yol gösterir. O zaman bizim sorunları çözmede hangi örneğe baktığımız veya neye bakmamız gerektiğidir. Sözleşmenin maddeleri aynı zamanda, cemiyette İslam hükümlerinin tatbiki için lazım gelen esasları ortaya koyar.
Medine vesikası İslam’ın muâmelatı olmayan bir din olduğu, kanun ve hüküm koymayıp yalnızca ibadetleri düzenlediği yönündeki iddialara cevap verir. Bunun yanında antlaşma, siyasi, iktisadi, içtimai ve dini muhtevasıyla çok yönlülük arzeder. Müslümanların birliğini sağlayan yegane unsurun İslam olduğunu birbiriyle yardımlaşma, aralarında adalet, eşitliği sağlayan en önemli mercinin Allah ve Resulü olduğunu da ortaya koyar. Bu vesika Araplar arasında kabile asabiyetini adalet ve eşitlik prensibi ile tahdit ve tanzim etmiştir. Eğer Yahudiler bu anlaşmayı ihlal etmeselerdi Müslümanlarla bu adil anlaşma devam edecekti.
Ezcümle bu vesika her asra ışık tutup model oluştuğu gibi bu gün bu çağ insanlarına da fevkalade örnek teşkil etmektedir.