CaRuD (?-641):
Asıl adı Bişr bin Amr’dır. Carud lakabıdır. Bahreyn taraflarında yaşayan bir kabilenin
ileri gelenlerinden olup, daha sonra kabile reisi olmuştur. İslâmiyetten önce dindar, Allah’ın varlığına
ve birliğine inanan bir Hıristiyan olarak yaşamış ve tanınmıştır. Dinî konularda önemli bir bilgiye sahip
olup, son peygamberin vasıflarını okuduğu kitaplardan öğrenmiştir. Hz. Muhammed’in (
ASM
)
zuhurundan sonra Medine’ye gitmiş ve burada Müslüman olmuştur. Kendisi Müslüman olduktan
sonra tüm kabilesi de İslâmiyete dahil olmuşlardır. Hz. Ebu Bekir (
RA
) ve Hz. Ömer (
RA
) zamanında da
yaşayarak İslâma hizmet etmiştir. Risale-i Nur’da ismi, zamanın büyük din ve devlet adamları arasında
zikredilmiştir. Diğer bazı meşhur zatlar gibi, Peygamber Efendimizin vasıflarını kendi dinî kitaplarında
görüp öğrendikleri ve iman ettikleri hatırlatılmıştır. Künyesi Ebü’l-Münzir Carud Bişr bin Amr bin Haneş
el-Mualla el-Abdi şeklindedir.
CebRaİL (CİbRİL) (
AS
):
Dört büyük melekten, Cibril, Cibril-i Emin, Ruhü’l-Emin, Ruhü’l-Kudüs
isimleriyle de bilinen vahiy meleği. Allah tarafından peygamberlere vahiy götürmekle vazifeli melek.
CeLÂLeDDİN-İ SÜYutî:
Arap dilinde en fazla eser veren müelliflerinden biridir. Süyutî, h. 849’da
(1445) Mısır’ın Suyut şehrinde doğmuştur. Asıl adı Abdurrahman bin Ebu Bekir Muhammed’dir. Babası
Kemaleddin Ebu Bekir, Şafii fakihlerindendir. Babasından ve devrin çeşitli âlimlerinden ilimler tahsil
eden Süyutî’nin hocaları arasında Askalanî, Cilânî, Kudsî gibi şahsiyetler vardır. Henüz 17 yaşında iken
ilk eserini yazan Süyutî, başta tefsir, hadis ve fıkıh olmak üzere, nahiv, maani, bedi’, beyan gibi ilimlere
de vakıftır. Hadisteki derin ilmi sebebiyle Şeyhü’l-Hadis ismiyle de bilinir. Süyutî Hicrî 911’de (1505) de
vefat etti. Eserleri: Camiü’s-Sağir; Celâleyn Tefsiri; Tarihü’l-Hulefa; Tercümanü’l-Kur’ân
fi’l-Tefsiri’l-Müsned; Kitabü’d-Durr; Mufhamatü’l-Akran; Mecmuu’l-Behraya; Behçetü’l-Marziya.
CeNGİZ (1155-1227):
Moğol İmparatorluğunun kurucusu ve ilk hükümdarıdır. Asıl adı Timuçin’dir.
Tarihin kaydettiği en zalim hükümdar ve kan dökücülerden biridir. Karakurum’da ilk Moğol devletini
kurdu (1205). Cahil ve vahşi Moğol ve Tatarlardan, işi gücü yağmacılık olan büyük bir ordu meydana
getirdi. Moğolistan’ın etrafındaki ülkelere saldırmaya başladı. 1206 yılında; cihan hükümdarı, güçlü,
mükemmel savaşçı anlamına gelen “Cengiz” unvanını aldı ve kağan ilân edildi. Tüm bozkır kavimlerini
egemenliği altında topladı. Topraklarını genişleterek Müslümanların yaşadığı alanlara saldırmaya
başladı. Cengiz, çok geniş bir alanı işgal ve yağmaladıktan sonra 1225 yılında Moğolistan’daki
karargâhına döndü. Hastalanınca oğullarını toplayarak vasiyette bulundu. Bu vasiyete göre;
kendisinden sonra Ögedey kağan olacak, Çağatay yasa işlerinden sorumlu olacak, Tuluy’da ordu
kumandanlığını yapacaktı. 1227 yılında öldü ve Moğolistan’ın kuzeydoğusundaki Burhan Haldun
denilen yere gömüldü.
CeRİR:
Künyesi Cerir bin Abdullah el-Becelî’dir. Yemende bulunan Becelioğulları kabilesine
mensuptu. Mekke’nin fethinden sonra reisi olduğu 150 kişilik bir kafile ile Resulullahın (
ASM
) huzuruna
gelerek biat etti ve Müslüman oldu. Peygamber Efendimiz (
ASM
) Ceriri (
RA
) Yemende bulunan ve
Yemenin kabesi olarak kabul edilen Zülhalasa tapınağını yıkmakla vazifelendirdi. Yemen ile Mekke
arasında bulunan Bu tapınağın içinde üzeri tac gibi nakışlı, beyaz mermerden bir dikili taş
bulunuyordu. Onun adına kurbanlar kesilir, çok büyük hürmet gösterilirdi. Bu itibarla Hz. Cerir’in
vazifesi zordu. Fakat Cerir (
RA
) yanına aldığı 150 mücahidle bu görevi başarıyla yerine getirdi ve
tapınağı yıktı. İslâma bilhassa irşat sahasında önemli hizmetlerde bulunan Hz. Cerir, Dört Halife
devrinde de tebliğ ve irşat vazifesine devam etti. Simasının güzelliği sebebiyle Hz. Ömer (
RA
) onun
hakkında “Cerir ümmetimin Yusuf’udur” demiştir. Bütün ömrünü Islâma hizmet yolunda geçiren ve
birçok hadis rivayet eden Cerir (
RA
) Hicrî 51 yılında vefat etti.
CİbaLİ baba:
Kaynaklarda Cibali kelimesinin aslının Cebe Ali veya Cübbe Ali’den gelmiş olabileceği
belirtilmektedir. Evliya Çelebi, Cibali Baba’nın aslında Mısırlı olup Bursa’ya geldiğini, burada Zeyneddin-i
ş
aHıS
B
ilgileri
| 888 | Mektubat