yarışmalarında ön sıralarda yer alan şairlerin şiirleri Kabe duvarlarına asılır ve uzun süre burada asılı
kalırdı. Muallâka Şairleri denilen bu şairlerin en ünlüleri arasında Antere ayrı bir öneme sahipti.
Antere’nin güzelliğiyle meşhur olmasından ötürü “El-Müzehhebe” olarak da şöhret bulan Muallâka’sı,
86 beyitten oluşmaktadır. Kesin olmamakla birlikte ölüm tarihinin 614 yılı olduğu sanılmaktadır.
Şiirleri dilden dile dolaştığı gibi kahramanlığı da Araplar arasında yayıldı. Destanlara konu oldu.
aSIM beY:
Risalelerde adı Asım Bey ya da Binbaşı Asım Bey olarak geçen Ahmet Asım Önerdem,
1877 senesinde İzmit’te dünyaya geldi. Trablusgarp, Şam, Muğla ve Manisa gibi çeşitli yerlerde subay
olarak görev yaptı. El yazısı güzel olan Asım Bey Burdur’a geldiğinde Bediüzzaman Hazretleriyle tanıştı
ve risaleleri yazmaya başladı. Bediüzzaman Hazretleri Burdur’dan ayrıldıktan sonra da
mektuplaşmaları devam etti. Bu mektupların çoğu Barla Lâhikasında yer almaktadır. Bediüzzaman
Hazretlerinin istikamet şehidi olarak adlandırdığı Asım Beyin vefatı ise şu şekildedir: Emniyetin sıkı
tedbirler aldığı Bediüzzaman Hazretlerinin ve talebelerinin takip edildiği 1934 ve 1935’li yıllarda bir
gün Asım Bey evinde arkadaşlarıyla risaleleri okurken polisler baskın yapar ve evinde bazı risaleleri
bulur. Bu hadise üzerine Asım Bey Isparta’ya götürülür ve sorguya alınır. Asım Bey hakimin sorgusu
esnasında sorulara doğru cevap verse Üstadına zarar gelebileceğini, yalan söylese kırk yıllık askerlik
hizmetinin şerefine yakışmayacağını düşünerek, “Yâ Rabbi, canımı al” diye dua eder ve oracıkta vefat
eder. Kırk yıllık meslek hayatı boyunca elini kara ve kirli işlere bulaştırmayan Asım Bey, Bediüzzaman
Hazretlerinin tabiriyle “istikamet şehidi” olur. Asım Beyin cenazesi eşi Nigâr Hanım tarafından yıkanır
ve korkudan ancak yedi sekiz kişinin katıldığı cenaze namazından sonra Isparta’nın Alâaddin
Mezarlığına defnedilir.
Âtİket bİNtİ HaLİDİ’L-HuZaî:
Ümmü Ma’bed künyesiyle de anılan Âtiket Binti Halidi’l-Huzaî,
Mekke ile Medine arasında Kudeyd bölgesinde ikamet eden Huzaa kabilesine mensuptu. Kocası Ebu
Ma’bed ile birlikte keçi yetiştirerek geçimlerini temin ederlerdi. Kudeyd bölgesinden geçen yolcuları
da misafir ederlerdi. Peygamberimiz (
ASM
) hicret ederken Hazret-i Ebubekir ile birlikte Ümmü
Ma’bed’in evine uğramıştı. Peygamberimiz (
ASM
), Ümmü Ma’bed’den kısır, zayıf ve sütsüz bir keçi
istemiş, keçiden süt sağmış ve Ümmü Ma’bed’de bu mucizeye şahit olmuştu. Bu hadisenin olduğu
akşam Ümmü Ma’bed olup bitenleri eşine anlattı ve Peygamberimizi (
ASM
) tarif etti. Bunun üzerine Ebu
Ma’bed, “Bu adam, hakkında birçok rivayet duyduğum Kureyşî olacak. Onu görmek ve ona refakat
etmek isterim” dedi. Ümmü Ma’bed, eşi ve oğlu bu hadiseden sonra Müslüman oldular.
attab İbNİ eSİD:
Attab ibni Esid 610 yılında, Mekke’de doğdu. Mekke’nin fethedildiği gün
Müslüman olanlar arasındadır. Henüz yirmi yaşlarındayken, Huneyn seferine çıkıldığı zaman
Peygamber Efendimiz (
ASM
) tarafından Mekke valisi olarak tayin edildi. Attab ibni Esid bu görevini Hz.
Ebu Bekir’in hilâfeti zamanında da sürdürdü. Kaynaklarda, Attab ibni Esid’in 634 ya da 644 yılında
vefat ettiği rivayet edilmektedir.
aZRaİL (
AS
):
Dört büyük melekten biri olup Cenab-ı Hak tarafından insanların ruhlarını almakla
görevlendirilmiştir. Ölüm meleği de denilmektidir.
— b —
baĞaVî (?-1122):
Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Çocukluğu ve gençlik yılları ile ilgili
olarak aydınlatıcı bilgiler mevcut değildir. Doğduğu yer olarak da; Herat ile Merverrüz arasında
bulunan Bağşür (Bağ) kasabası gösterilmektedir. Zaten bu kasabaya izafeten Bağavî lâkabını almıştır.
Ebü’l-Hasan Ali el-Cüveyni, Ebu Ömer Abdülvahid el-Melihî, Ebu Bekir Yakub es-Sayrafî’nin de
aralarında bulunduğu kişiler ona hocalık yaptı. Risale-i Nur’da ismi “İmam-ı Bagavî” olarak
zikredilmiştir. Ayrıca, Peygamber Efendimizin (
ASM
) bir mucizesi, ismi anılarak tashihinden geçtiği
şekliyle nakledilmiştir. Peygamber Efendimizin mucize gösterdiği hadise şöyle rivayet edilmiştir:
Mektubat | 883 |
ş
aHıS
B
ilgileri