Mektubat - page 714

hamiyet ve şuurun ve insafın varsa, şimdiki taksimata
bak, cevap ver. Şöyle ki:
türk milleti denilen şu vatan evlâdı altı kısımdır: Birin-
ci kısmı, ehl-i salâhat ve takvadır. İkinci kısmı, musibet-
zede ve hastalar taifesidir. üçüncü kısmı, ihtiyarlar sını-
fıdır. dördüncü kısmı, çocuklar taifesidir. Beşinci kısmı,
fakirler ve zayıflar taifesidir. Altıncı kısmı gençlerdir.
Acaba bütün evvelki beş taife türk değiller mi? Hami-
yet-i milliyeden hisseleri yok mu? Acaba altıncı taifeye
sarhoşçasına bir keyif vermek yolunda o beş taifeyi incit-
mek, keyfini kaçırmak, tesellilerini kırmak hamiyet-i mil-
liye midir, yoksa o millete düşmanlık mıdır? “
El-hükmü
lilekser
” sırrınca, eksere zarar dokunduran düşmandır,
dost değildir.
senden soruyorum:
Birincikısım
olan ehl-i iman ve
ehl-i takvanın en büyük menfaati, Frenkmeşrebâne bir
medeniyette midir? Yoksa hakaik-ı imaniyenin nurlarıyla
saadet-i ebediyeyi düşünüp, müştak ve âşık oldukları ta-
rik-ı hakta sülûk etmek ve hakikî teselli bulmakta mıdır?
senin gibi dalâletpişe hamiyetfüruşların tuttuğu meslek,
müttakî ehl-i imanın manevî nurlarını söndürüyor ve ha-
kikî tesellilerini bozuyor ve ölümü idam-ı ebedî ve kabri
daimî bir firak-ı lâyezalî kapısı olduğunu gösteriyor.
İkincikısım
olan musibetzede ve hastaların ve hayatın-
dan me’yus olanların menfaati, Frenkmeşrebâne, dinsiz-
cesine medeniyet terbiyesinde midir? Hâlbuki, o bîçare-
ler bir nur isterler, bir teselli isterler, musibetlerine karşı
âşık:
şiddetli muhabbet besle-
yen.
bîçare:
çaresiz.
daimî:
devamlı.
dalâletpişe:
dalâlet ve sapıklığı
meslek edinmiş.
ehl-i iman:
Allah’a ve Allah’tan
gelen her şeye inanan kimseler,
mü’minler.
ehl-i salâh:
ibadet noktasında
çok doğru kimseler, takva sahip-
leri.
ehl-i takva:
Allah’tan korkan din-
dar kimseler.
ekser:
çoğunluk.
el-hükmü lilekser:
çoğunluğa
göre hüküm verilir.
evlât:
veletler, çocuklar.
evvel:
önce.
firak-ı lâyezalî:
ebedî ayrılış.
Frenkmeşrebâne:
Batılıları taklit
edercesine, Avrupa ahlâkını ör-
nek alırcasına.
hakaik-ı imaniye:
iman hakikat-
leri.
hakikî:
gerçek.
hamiyet:
din ve vatan gibi mu-
kaddes değerleri koruma duygu-
su ve gayreti.
hamiyetfüruş:
gayretkeş, hami-
yetli olduğunu iddia eden, fe-
dakârlık taslayan.
hamiyet-i milliye:
millî gaye-
ler uğruna fedakârlıkta bu-
lunma, çalışma.
idam-ı ebedî:
dirilmemek
üzere sonsuz yok oluş.
kabir:
mezar.
keyif:
neşe.
kısım:
takım, çeşit.
manevî:
manaya ait.
medeniyet:
medenîlik, uy-
garlık.
menfaat:
fayda, gelir.
meslek:
gidiş, tutulan yol.
me’yus:
ümitsiz.
musibet:
felâket, belâ, sıkıntı.
musibetzede:
musibet gör-
müş, felâkete uğramış.
müştak:
iştiyaklı, arzulu, is-
tekli.
müttakî:
takva sahibi, Al-
lah’tan korkup emir ve ya-
saklarına titizlikle uyan.
nur:
parıltı, ışık.
saadet-i ebediye:
sonsuz
mutluluk.
sır:
gizli hakikat.
sülûk etmek:
bir yola gir-
mek, iman hakikatleri dersle-
riyle nefsini düzeltmek, ken-
dini eğitmek.
şuur:
anlayış, idrak.
taife:
takım, grup.
taksimat:
gruplar, kısımlar,
ayrımlar.
takva:
Allah’ın emirlerini tu-
tup azabından korunma.
tarik-ı hak:
hak ve hakikat
yolu.
terbiye:
iyi ahlâk, nezaket,
görgü, eğitim.
teselli:
avunma, avutma, acı-
sını dindirme, rahatlatma.
zaif:
zayıf.
Y
irmi
d
okuzuncu
m
ekTup
| 714 | Mektubat
1...,704,705,706,707,708,709,710,711,712,713 715,716,717,718,719,720,721,722,723,724,...1086
Powered by FlippingBook