etseler, ehemmiyet vermeyeceğim ve bir kısım muzır
hayvanattan fazla kıymet vermeyeceğim. Çünkü bana
karşı ne yapacaksınız?
Yapacağınız iş, ya hayatıma hatime çekmekle veya
hizmetimi bozmak suretiyle olur. Bu iki şeyden başka
dünyada alâkam yok.
Hayatın başına gelen ecel ise, şuhut derecesinde kat’î
iman etmişim ki, tagayyür etmiyor, mukadderdir. Madem
böyledir; hak yolunda şehadet ile ölsem, çekinmek değil,
iştiyak ile bekliyorum. Bahusus, ben ihtiyar oldum; bir se-
neden fazla yaşamayı zor düşünüyorum. zahirî bir sene
ömrü, şehadet vasıtasıyla kazanılan hadsiz bir ömr-i bâ-
kîye tebdil etmek, benim gibilerin en âlî bir maksadı, bir
gayesi olur.
Amma hizmet ise, felillâhilhamd, hizmet-i kur’âniye
ve imaniyede Cenab-ı Hak rahmetiyle öyle kardeşleri ba-
na vermiş ki, vefatım ile, o hizmet, bir merkezde yapıldı-
ğına bedel, çok merkezlerde yapılacak. Benim dilim
ölüm ile susturulsa, pek çok kuvvetli diller, benim dilime
bedel konuşacaklar, o hizmeti idame ederler. Hatta diye-
bilirim: nasıl ki bir tane tohum toprak altına girip ölme-
siyle bir sümbül hayatını netice verir; bir taneye bedel
yüz tane vazife başına geçer. öyle de, mevtim, hayatım-
dan fazla o hizmete vasıta olur ümidini besliyorum.
ömür:
hayat.
rahmet:
acıma, merhamet etme,
şefkat etme.
suret:
biçim, tarz, şekil.
şehadet:
şehitlik.
şuhut:
müşahede etme, şahit ol-
ma.
tagayyür etme:
değişme.
tebdil etmek:
değiştirmek, değiş-
mek.
vasıta:
aracılık.
vazife:
görev.
vefat:
ölüm.
zahiri:
görünürde, görünen, açık.
alâka:
ilgi, bağ.
âlî:
yüce, yüksek.
bahusus:
özellikle.
bedel:
karşılık.
Cenab-ı Hak:
hakkın ta ken-
disi şeref ve büyüklük sahibi
Allah.
derece:
ölçü.
ecel:
ölüm.
ehemmiyet:
önem.
felillâhilhamd:
Allah’a hamd
olsun, şükürler olsun.
gaye:
maksat.
hadsiz:
sınırsız, sonsuz.
hak:
doğruluk, Allah.
hatime çekmek:
son ver-
mek.
hayvanat:
hayvanlar.
hizmet:
bir uğurda çalışma,
gayret gösterme.
hizmet-i kur’âniye:
Kur’ân’ın
hizmeti.
idame etmek:
devam ettir-
me.
iman:
inanma, itikat.
iştiyak:
özleme, aşırı isteme.
kat’î:
kesin.
kıymet:
değer.
maksat:
amaç, gaye, hedef.
mevt:
ölüm.
mukadder:
takdir olunmuş,
belirlenmiş olan alın yazısı.
muzır:
zararlı.
netice:
sonuç.
ömr-i bakıye:
ömrün geri ka-
lan kısmı.
Mektubat | 721 |
Y
irmi
d
okuzuncu
m
ekTup